Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu yazı 2539 kez okundu.
Yazının Tarihi :   18 Mayıs 2020 - 17:21:09

BİR ÖĞRENCİMLE SANAL SOHBET (1)

Büyüt
Küçült
BİR ÖĞRENCİMLE SANAL SOHBET

Şerif Ali Minaz

Kütahya'nın Simav ilçesinde doğdu. İlköğrenimini köyünde, orta öğrenimini Bursa’da, yüksek okulu da İstanbul’da bitirdi. Öğretmen olarak başladığı memuriyet hayatına önce İznik Lisesinde, daha sonra da İstanbul Eyüp Sultan, Kabataş Erkek, Beşiktaş kız, Pertevniyal Akşam Liselerinde devam etti. 1997 yılında Davutpaşa Akşam Lisesinden emekli oldu. Şişli Terakki Lisesi ve Özel Beyoğlu İtalyan Lisesinde de(1985-2005) ücretli olarak görev yaptı. Bir TV. Kanalında, “Yarınlara Doğru” adlı sohbet programını hazırladı ve sundu. Fatih Aktüel.com’da haftalık yazım hayatına devam etmekte.

 


 


Gurbet Bitti Kurbet Başladı


    Değerli okuyucu, bir anlamda bizler çok şanslı nesilleriz. Zira GURBET’in KURBET olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Artık dünyanın öbür ucundaki dostlarla her an iletişim kurma, hal hatır sorma, hasret giderme imkânlarının olduğu bir dünya oldu dünyamız. Zamanın ve mekânların değişmesiyle göremediğiniz yıllar öncesinin aşina çehrelerini karşınıza çıkarıveriyor bu sanal dünya.


      Hocam Siz, K.… Lisesinde


    İşte böyle bir dünyada, yıllardır görmediğim bir öğrencimden, sanal dünyadan bir mesaj aldım.


Aldığım mesaj “Hocam, siz, K . E….Lisesinde öğretmenlik yapan Şerif Bey misiniz?” sorusuyla başlıyordu. “Evet” cevabını verince rutin devam etmekte olan sohbetlerimizin ilki başlamış oldu. Bu yazımda onunla yaptığımız sohbetlerden bazı pasajları sizinle paylaşmak istiyorum.


“ …..Hocam, bendeniz Lise yıllarımda dini ve felsefi konularda yazılı medyayı takip eden bir öğrencinizdim. Hatırlar mısınız bilmem; 110 kişilik sınıftaydım. Adım Zeki M…  Ama ben, soru sormak için parmak kaldırdığımda siz bana “SÖYLE ABİ” derdiniz. Özellikle o yıllarda zihinleri bulandıran T. Dursun adlı bir yazar vardı. Derslerimizde onun yazdıklarıyla ilgili sorular yönetirdim size. Allah sizden razı olsun ki, bize aydınlatıcı açıklamalar yapardınız.


    Lakin Hocam, şimdi o denli T. Dursunlar çoğaldı ki bu sosyal medyada.. Deistinden tutun da Ateistine varıncaya dek saymakla bitmez.. Her birinin siteleri var. Oralardan saçtıkları zehirlerden, virüslü düşüncelerden, itikada yaptıkları saldırılardan Allah genç nesilleri korusun. Bunların saldırılarına, iftiralarına, algı operasyonlarına Diyanet İşleri Başkanlığı’nca ciddi ve ilmi olarak cevap verildiği bir internet sitesinin niçin oluşturulmadığını hep merak ederim.


       Gençler Soruyor, Sorguluyor


       Hocam! Edebiyat Dersi hocamız değil de, sizin sayenizde Mehmet Akif’in Safahat’ını okumuş olduk lise yıllarımızda. Bize, Safahat’ın 6. Bölümünü dönem ödevi olarak vermiştiniz. “ Bu bölümü okuyun, en az dört sayfa halinde anladıklarınızı özetleyiniz,” demiştiniz. Asım’ın neslinde aranan özellikleri o zaman öğrenmiştik. Yine siz şöyle derdiniz: “ Çocuklar! İmanınızı sağlam temellere dayandırınız.. Onun için iyi dinleyin ve çokça okuyunuz. Okuyunuz ki, imanınız TAKLİDİ İMAN olarak kalmasın, araştırma ve bilgiye dayanan TAHKİKİ İMAN olsun.” derdiniz. Hiç unutmuyorum Hocam, imanı da şöyle tarif ederdiniz: “İman, dil ile İKRAR, kalb ile TASDİK etmektir.


     Kalp ile tasdik etmek için de bazen sorgulamak gerekiyor değil mi Hocam? Malumunuz, insan, sorgulayan, neden, nasıl sorularını soran bir varlık. Rabbimiz de bu sorgulamayı yasaklamamış.. Nitekim yeri gelmiş O’nun en seçkin kulları olan Peygamberler de sorgulamışlar. Meselâ, Rabbimiz, İbrahim (a.s.)’ın sorgulamasını bize şöyle beyan ediyor değil mi?:


Hani İbrahim, "Ey Rabbim! Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster!" demişti. O da, "Yoksa inancın yok mu?" diye sormuştu. [İbrahim de] cevap vermişti: "Hayır, ama [görmeme izin ver] ki kalbim tamamen MUTMAİN olsun." (Bakara, 2/ 260)


Yüce Rabbimiz de ona şöyle bir yol göstermişti:


“ Öyleyse, dört kuş al ve onlara sana itaat etmeyi öğret; sonra onları (etrafındaki) her tepeye ayrı ayrı sal; sonra da çağır: Uçarak sana gelecekler. Bil ki Allah her şeye kâdirdir, hikmet sahibidir." (Bakara, 2/260..)


  Bundan sonra O güzel Peygamberin de (a.s.) kalbi mutmain oldu ve şu kanaate vardı. “Mademki insan, kuşları bile çağrısına uyacak şekilde eğitebiliyorsa, her şeyi yaratan ve kendi iradesine bağlı kılan yüce Allah da elbette ”OL’ emrini vererek her şeye hayat verebilir,” dedi.


      Sadece İbrahim (a.s.) değil ki


     Sevgili Öğrencim! Evet, sadece İbrahim Aleyhisselâm örneği değil, başka örnekler de vardır Yüce kitabımızda: Meselâ Hz. Meryem’in de bir sorgulama örneği vardır ve o da şöyle anlatılır bizlere:


“ Vaktiyle melekler, "Ey Meryem!" demişlerdi, "Allah, kendisinden bir söz ile sana, Meryem oğlu İsa Mesih adıyla bilinecek, bu dünyada ve öteki dünyada büyük şeref sahibi ve Allah’ın en yakınlarından olacak [bir oğul] müjdeliyor


Ve o, (çocuk,) insanlarla hem beşikte iken hem de yetişkin bir adam gibi insanlarla konuşacak; dürüst ve erdemli kişilerden olacak."


 Meryem :"Ey Rabbim!" dedi, "Bana hiçbir erkek dokunmadığı halde nasıl olur da çocuk sahibi olabilirim?" [Melek] cevap verdi: "Pekâlâ olur! Çünkü Allah dilediğini yaratır; bir şeyin olmasını istediğinde sadece “Ol!’ der -ve o (şey de hemen) oluş sürecine girer.


O, senin oğluna, (hem) vahyi ve hikmeti öğretecek, (hem de) Tevrat’ı ve İncil’i…”  (Âli İmran, 45, 48)


       Bir Başka Misal


    Sorgulayan ve yol gösterilen Peygamberlerden bir diğeri de Zekeriya’dır(a.s.). Yüce Allah, sünnetullah diye isimlendirdiğimiz tabiat yasalarının dışında da yaratma olayını gerçekleştirebileceğini vurgulamıştır bu örnekle. O Peygamber de şaşkınlıkla şu soruyu sormuştu:


"Rabbim!" dedi, "Yaşlılık beni yakalamışken ve karım da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?" [Ona]: "Pekâlâ olabilir!" denildi, "Allah dilediğini yapar."


[Zekeriya] yalvardı: "Ey Rabbim! Bu yaşlı halimle bir çocuk sahibi olacaksam, bana bir işaret göster!" diye istekte bulundu. "İşaretin şudur ki," denildi, "üç gün boyunca yüz işaretleri dışında insanlarla konuşma! Bu süre içinde Rabbini hiç durmadan an ve gece gündüz O’nun sınırsız yüceliğini zikret!" (Ali İmran, 40, 41) 


 Sevgili Öğrencim, senin de zikrettiğin gibi akıl, neden, niçin, nasıl, ne zaman, kim sorularını sorar ve mümkün olanların cevabını bulur, bulmalıdır da. Ama MÜMKÜN olmayanların peşine takılmanın da bir anlamı yoktur değil mi? Bu konuda Cenabı Hak, Hz. MUSA (a.s.) vesilesiyle bizlere şu güzel mesajı verir:


“ Ve Musa belirlediğimiz vakitte, belirlediğimiz yere (Sina Dağı’na) gelince, Rabbi onunla konuştu. [Bu arada Musa:] " Rabbim!" dedi, "göster bana [Kendini] ki SENİ GÖREYİM!" [Allah da şöyle buyurdu]: "Beni asla göremezsin. Ama yine de [bu gerçeği anlamak istersen] şu dağa bir bak; eğer ben tecelli ettiğimde o dağ öylece yerinde kalırsa, ancak o zaman, sen de beni görebilirsin!"


 Ve Rabbi şavkını (sınırsız güç ve kudretini) dağa yansıtınca, dağı yerle bir etti.


O anda Musa da bayılıp düştü; uyanıp kendine geldiği zaman şöyle yakardı: " Rabbim! Sen yüceler yücesisin. Pişmanlık içinde sana sığınıyorum;[bundan böyle senin gözle görülemeyeceğine] inananların ilki ben olacağım!" (A’râf, 143)


       Velhasıl


     Zekiciğim, dilerseniz sohbetimizi şimdilik burada noktalayalım. Ben de notlarıma bir göz gezdirdikten sonra, gelecek sohbetimizde şu soruların üzerinde duralım:


   1) Aklı zayıf olanların, sorgulayamayanların dindeki yeri nedir?


2)Aklın bir sınırı var mıdır, olmalı mıdır?


3)Deney ve gözlemlerin dışında aklı aydınlatmanın başka bir yolu var mıdır?


 4) Aklını iyi kullanan yabancı filozoflar, İslâm ve İslâm Peygamberine nasıl bakmışlardır?


5) Ateizm ve Deizmin devlet eliyle icra edildiği ülkeler ne hale dönüşmüştür? İnsanı fıtratından koparınca sonuç ne olur?


 6) Fıtrattan ayrılıp bir yerlere gidenler sonunda nereye dönerler?


7) Algı operasyonculuğu, bu çağa özgü bir olgu mudur?


   Evet, gelecek sohbetimizde bu ve benzer sorular üzerinde duralım inşallah. Şimdilik Allah’a emanet olunuz diyor, sağlık ve esenlikler diliyorum..

E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR



Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024