Fatih haber,Haber fatih,Fatih YaÅŸam,Fatih aktuel ,Haber
Fatih Aktüel
20.04.2024
Ä°stanbul /

Ivecçiler Geçmişte de Vardı
Ivecçiler Geçmişte de Vardı

 

OPERASYONCULAR ÜZERÄ°NE

                   SANAL SOHBETÄ° (3)

         Ivecçiler GeçmiÅŸte de Vardı

       DeÄŸerli okuyucu, bu yazımız,  ÖÄŸrenci- ÖÄŸretmen sohbetinin 3. Bölümü. ÖÄŸrencimiz Zeki Bey, gerek görsel gerekse yazılı medyada inançlara yönelik yoÄŸun bir algı operasyonu yapıldığından söz etmiÅŸti.. Biz de ona ÅŸunları yazdık:

   ZekiciÄŸim! Haklısınız, çağımızda, yoÄŸun bir ÅŸekilde algı operasyonları yapılıyor medyada.

    Aslında inançlara yönelik bu tür saptırıcı saldırılara saÄŸlıklı ve doÄŸru cevapların verildiÄŸi bir merkez bulunmalı; genç nesiller buralara rahatlıkla baÅŸvurup tatmin edici cevaplar alabilmelidirler. Meselâ, Diyanet iÅŸlerinin uhdesinde, Hadis, Fıkıh, Kelam gibi bilim dallarında uzman olan bilim adamlarıyla birlikte aralarında edebiyatçı, psikolog ve felsefecilerin de bulunduÄŸu bir komisyon tarafından bu saldırılara, algı operasyonlarına ciddi ve bilimsel cevaplar verilmelidir.

   Unutmayalım ki, algı operasyonları, çağımıza özgü bir eylem deÄŸildir. O, dün de vardı, yarın da olacaktır.. Herkes görevini yapacaktır...  Evet, bu tür faaliyetler geçmiÅŸte de vardı. Kur’an operasyoncuların bu faaliyetini IVEC kavramıyla ifade etmekte ve portrelerini ÅŸöyle çizmektedir.

   “ Onlar ki, dünya hayatını biricik sevgi nesnesi olarak seçip onu ahiret [düÅŸüncesine bütünüyle] yeÄŸ tutarlar ve baÅŸkalarını Allah’ın yolundan çevirip onu eÄŸri ve dolambaçlı göstermeye çalışırlar. Ä°ÅŸte çok derin, onulmaz bir sapıklık içinde olan, böyleleridir. (Ä°brahim, 14/3)
     Âraf Suresinin 45. Ayetinde de ÅŸöyle buyurulur:

Onlar ki, baÅŸkalarını Allah’ın yolundan çevirirler ve onu eÄŸri, dolambaçlı göstermeye çalışırlar ve onlar ki ahiret hayatının gerçek olduÄŸunu kabule yanaÅŸmazlar!" 

    Åžuayb Peygamber de yüzyıllar önce MEDYEN halkına ÅŸöyle seslenmiÅŸti:   “Bir de, inanan herkesi tehditler savurarak Allah’ın yolundan döndürmeye çalışmayın. Ve o dosdoÄŸru yolu eÄŸri göstermek için uÄŸraÅŸmayın.(…)  Ve bakın da ibret alın, sonu ne oldu fesat saçanların!” (A’râf,7/86)

 

   Akıl ve Vahiy örtüÅŸür Ama

     Nefis Devreye Girerse

 

        ZekiciÄŸim!  Bazı akıllar vardır, VAHÄ°Y ile aydınlanır ve geçen sohbetimizde adından söz ettiÄŸimiz Roger e Garaudy gibi ÅŸahsiyetlerde hidayet ile sonuçlanır. Ama, bazı kiÅŸilerde de, ÅŸan, ÅŸöhret ve servet düÅŸkünlüÄŸü bu aydınlanmayı karartır; insana HAKÄ°KATÄ° bir türlü itiraf ettirmez ve yalan söyletir..

    Bu gerçeÄŸi, Allah Resûlü’nün yaÅŸadığı bir olay,  bize çok güzel anlatır.. Rivayete göre bir gün Velid b. MuÄŸire denilen adam, Hz. Peygamber’e gelir ve Rasûlullah (aleyhisselâm) ona Kur’ân okur.  Velid, sükûnetle Kur’ân’ı dinler ve Ä°slâm’a karşı duyduÄŸu KÄ°N ve nefret duyguları yumuÅŸar. Ä°çinde bir sempati oluÅŸmaya baÅŸlar.

     Kısa zamanda bu olayı duyan MüÅŸrikler telâÅŸa kapılırlar ve: “ Velid, aramızda zengin ve itibarlı bir adamımızdır. Åžayet o, dininden dönerse bütün KureyÅŸ halkı, dinlerinden döner!” derler.  Ve “Bu iÅŸi ben hallederim,” diyen Ebu Cehil’i derhal Velid’in yanına gönderirler.

      HoÅŸ beÅŸten sonra sadede gelinir ve Ebu Cehil der ki:

“Amca, hemÅŸehrilerin aralarında senin için mal toplamak istiyorlar.

     Velid:

 “Hayırdır, Niçin mal topluyorlarmış ki? diye sorar

ve sohbet ÅŸöyle devam eder:

“Sana vermek için. Çünkü sen Muhammed’e gitmiÅŸ ve ondan sus payı sızdırmaya kalkışmışsın.”

  Velid: - “KureyÅŸliler, içlerindeki en zengin adamın benim olduÄŸumu bilmiyorlar mı ki?

- Biliyorlar bilmesine, ama onlar, yine de kuÅŸku içindeler.

 Bu kuÅŸkuyu yok etmen için Muhammed’in ALEYHÄ°NDE

sözler söylemen gerekir. Böylece hemÅŸehrilerin, onun sözlerini

reddettiÄŸini, ona karşı sempati duymadığını anlasınlar.”

 - “ Ahhh! Ah! Onun için ne diyebilirim ki? Vallahi aranızda benim kadar ÅŸiirden anlayanınız yoktur.  Åžiirin, recezini, kasidesini, cin kaynaklısını kısacası her türünü benim kadar bileniniz var mıdır ki?

Yemin ederim ki, MUHAMMED’in OKUDUKLARI bunların hiç birine benzemiyor. Yine yemin ederim ki, onun okuduklarında ayrı bir TAT, ayrı bir ÇEKÄ°CÄ°LÄ°K vardır. O, önüne kattığını kırıp geçirir. Onun okudukları üstündür, onların üzerine çıkmak mümkün deÄŸildir…”

         Ebu Cehil:

 - Amca! Åžunu iyi bil ki, Muhammed hakkında muhalif bir söz söylemedikçe hemÅŸehrilerini memnun edemezsin”

          Bunun üzerine ÅŸan ve ÅŸöhret düÅŸkünü VELÄ°D, derin bir ahh çekti :

“Öyleyse beni yalnız bırak da, onun için ne söyleyeceÄŸimi düÅŸüneyim” dedi.

MEKKE KODAMANI VELÄ°D bir süre düÅŸündü.. Bu arada nefsi de devreye girdi.. Åžan ve ÅŸöhret düÅŸkünlüÄŸü onu tahrik etti ve bakınız Velid’e neler söyletti:

“MUHAMMED’Ä°N OKUDUKLARI, baÅŸkalarından aktarılmış bir BÜYÜDÜR.

 Görmüyor musunuz, karı ile kocayı, evlât ile babayı, köle ile efendiyi birbirinden ayırıyor”

      Ä°ÅŸte böyle diyordu Velid. Onun aklı baÅŸka, dili baÅŸka ÅŸey söylüyordu.

Ama gelin görün ki:

“Biz yarattıklarımızdan habersiz deÄŸiliz”(23/17) diye ferman buyuran Yüce Rabbimiz, onun bu çeliÅŸkisini, bizlere beyan ediyordu. 

   Evet, Yüce Allah, Müddessir Sûresinde kötü bir prototip olarak onun ruh halini ve tavrını ÅŸu ayetlerle ÅŸöyle açıklıyordu:

18- Bakınız, [mesajlarımız, hakikati inkâra ÅŸartlanmış olan

 birine aktarıldığında, onları nasıl çürüteceÄŸini]düÅŸünür ve (onu) hesaplar,

19- kendini de mahveder böyle hesaplar yaparak:

20- evet, o kendini mahveder böyle hesaplarla!

21- Ve sonra [yeni dayanaklar bulmak için çevresine] bakar,

22- sonra kaÅŸlarını çatarak dik dik süzer,

23- sonunda [mesajlarımıza] sırtını döner ve küstahça böbürlenir,

24- ve: “Bu, [eski zamanlardan] intikal eden büyüleyici bir sözdür!

25- Bu (Kur’an), ölümlü beÅŸer sözünden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir!” der

     Ä°ÅŸte böyledir biz insanoÄŸulları. Tıpkı Velid gibi VAHYÄ° duyan insanların birçoÄŸu, düÅŸünür taşınır aklı bir ÅŸey söyler, kalbi de onu tasdik eder. Lâkin  NEFÄ°S devreye girince dil baÅŸka bir ÅŸeyler söylerse tehlike çanları iÅŸte o zaman çalıyor demektir...

 Rabbimiz, akıllarımızı vahiyle örtüÅŸen,

bu örtüÅŸmeyi dilimiz ve kalbimizle

 onaylayan kullarından eylesin……

    Narkodizasyona UÄŸramayalım

     II. Cihan harbinde, adına “Kâğıt MERMÄ°” denilen iletiÅŸim araçlarıyla yaygın olarak "psikolojik savaÅŸ" uygulanmış ve hummalı bir ÅŸekilde kitleler üzerinde algı operasyonları yapılmış. Evet, bu savaÅŸta uçaklarla havadan atılan broÅŸürler, gazete ve dergiler büyük bir önem kazanmış.
   Günümüzde ise kitle iletiÅŸim araçlarının bu denli geliÅŸmesiyle bizler yoÄŸun bir bilgi ve haber bombardımanıyla karşı karşıya kalıyoruz.

Sosyologların diliyle “NARKODÄ°ZASYONA" sürüklenmekte, yani uyuÅŸturulmaktayız. Onun içindir ki bu çaÄŸda çok uyanık olmak, mavera ile göbek bağımızı koparmamak zorundayız. Kurandaki ÅŸu uyarıyı hiç unutmamalıyız:

 “SÄ°Z EY inananlar! Yoldan çıkmışın biri size [yalan] bir haber getirirse, muhakemenizi kullanın; yoksa istemeden insanları incitir ve sonra yaptığınızdan piÅŸmanlık duyarsınız.” ( Hucurat, 49/6)

                                                  

         Hepimiz ÇaÄŸrılıyoruz Ve DöneceÄŸiz

    ZekiciÄŸim, herkes bir yerlere çaÄŸrılıyor bu dünyada; Rabbimiz, SELAM EVÄ°NE, algı operasyoncuları da SAPKINLIK EVÄ°NE çağırıyor.

    Bu çaÄŸrılara uyarak kimilerimiz selamet evine gidiyor, kimilerimiz de dalalet evine.. Ama unutmayalım ki, dalalet evine gidenler için, selamet evinin kapıları her an açık. Fakat korkarız ki, bu dönüÅŸ büyük bir felaket yaÅŸayarak Kızıldeniz’de boÄŸulmak üzere olan Firavun’un dönüÅŸü gibi olmasın.. Korkarız ki, onlara da Firavun’a ulaÅŸan ÅŸu ilahi hitap ile hitap edilmesin: "Åžimdi mi (inanıyorsun? Oysa bu güne kadar [Bize] hep baÅŸkaldırmış ve bozguncular arasında yer almıştın!” (Yunus, 91)

     Evet, evet, kim olursak olalım neticede bir gün mutlaka bir yere dönüÅŸ var.. Çünkü öyle buyuruyor Rabbimiz:

 Hepiniz [sonunda] dönüp Bana geleceksiniz; o zaman [hayatta iken] yapmış olduÄŸunuz her ÅŸeyi [iyi ve kötü yönleriyle] gözünüzün önüne sereceÄŸim.(Ankebut, 29/8)

  Sonunda hepiniz Bana döneceksiniz ve o zaman [hayatta iken] yapmış olduÄŸunuz her ÅŸeyi [gerçek ÅŸekliyle] size göstereceÄŸim’". (Lokman31/15)

    Sevgili Zeki, bu  dünya böyle bir dünya iÅŸte.. Åžeytan ve melek, kâfir ve mümin; müslim ve gayrimüslim; deist ve anti deist; avam ve mütebahhir, mütefekkir.. ÇeÅŸit çeÅŸit insan suretleri var. Her birimiz, BÂKÄ° ÂLEM’in tiyatrosunda teÅŸhir edilmek için kendi senaryomuzu yazıyoruz ve dönüÅŸ oraya.

    VELHASIL

   Dilerseniz bu sohbetimizi bir akademisyenin tebliÄŸinde dile getirdiklerini hatırlayarak bitirelim..
     
Yıl, 1996. Bir akademisyen, Balkan Konferansına katılır ve bir tebliÄŸ sunar.
TebliÄŸinde, Kominist rejimin iflasından sonra, Sovyet topraklarına ÅŸu iki kelimenin taht kurduÄŸundan söz eder: DÄ°N ve MAFYA.
   Evet, Rusya’da 140’dan fazla mafyalaÅŸmış örgüt bulunduÄŸunu, bunların 30’unun Uluslararası çalıştığını; uÄŸraşı alanlarının SÄ°LAH, KADIN VE UYUÅžTURUCU olduÄŸunu söyler.
   Bu akademisyen, okullarında Ateizmi yıllarca ders olarak okutan Sovyet rejiminin enkazı üzerinde yüzlerce sahte Peygamberin, Mehdi ve Ä°sa Mesihlerin cirit attığını; ne yazık ki, inanca ve hürriyete susamış insanların bu sahtekarların peÅŸine takıldıklarını da ilave eder tebliÄŸine.
 Görülüyor ki, hayatta hiçbir ÅŸey boÅŸluk kabul etmiyor.. Fıtri olan Ä°NANMA duygusunu yok etmeye çalışırsanız, onun yerini bir baÅŸka ÅŸey gelip iÅŸgal eder. Gerçek bir din, insan fıtratına uygun olan bir hayat tarzının yol haritasını sunar bizlere… KaynaÄŸa inip o dini iyi öÄŸrenmek, Ivecçilere, ÅŸarlatanlara iltifat etmemek, onlarla da iÅŸin ehli olan LÄ°YAKATLÄ° müminlerin gerekli mücadeleyi yapması gerekir

     Bu sanal dünyada deÄŸil de gerçek dünyada, SELAM EVÄ°NE dönmek

ve orada buluÅŸmak üzere hoÅŸça kalınız.

  Selam ve muhabbetlerimle.



Ä°sim Soyisim :
E-Mail :

Bu habere ilk yorumu siz yapın.