Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İslam Sempozyumu'na katıldım. Adalet vurgusu yaptım. Sabah bir haber, Türk Ocakları Genel Merkezi, İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu görevden alınmış diye. Ne söyleyeyim şimdi, bizim konuşmaya ihtiyacımız var, kavgaya değil.
Sabri Uzun tweet attı, yanlış yapıyorsunuz dedi. Vay sen misin bunu söyleyen. Hanefi Avcı, Demirtaş ile ilgili AİHM kararının uygulanması gerektiğini söyledi. İkisinin de rütbeleri sökülecek. Sabri Uzun ve Hanefi Avcı'nın sökülen rütbelerini aynen dikeceğiz.
Suriye'ye operasyon yapacağım diyor, yapamayacağını ben de biliyorum sen de. Adalar silahlanırken, gıkın bile çıkmadı, şimdi efeleniyorsun.
Dış politikada liyakatli kadrolarla çalışarak, sorunları çözeceğiz. Yeri gelirse uluslararası mahkemelere gideceğiz. Birileri bize kızar mı diye korkuyorlar.
Marmaris'teki yangın, orman yangınlarının olacağını nerden biliyorsun diyor Bahçeli. Bütün dünya biliyor ya. BM'nin dünya kadar yayını var.
5'li çeteye ihaleyi hemen yaparsın. Orman İdaresi her türlü hizmeti yapar diyor. Bakanları göndermişler oraya. Ne yapıyor bakanlar Allah aşkına. Fırsat buldular geldiler, katıldılar eğlenceye. Suudi Prens mi gelmişti buraya. Onunla sofraya oturdular orada ağaçlar yanarken. Senin görevin katilin sofrasına oturmak değil. .
armaris'teki yangından da bahseden Kılıçdaroğlu, "Bakanlar ne yapıyor? Fırsat buldular geldiler bir eğlenceye katıldılar. Suudi Prens gelmişti. Onunla birlikte sofraya oturdular orada ağaçlar yanarken. Senin görevin o, senin görevin katilin sofrasına oturmak değil." ifadelerini kullandı.
Öte yandan Kılıçdaroğlu hayatını kaybeden Cüneyt Arkın için başsağlığı diledi. Kılıçdaroğlu, "Türk sinemasının önemli aktörü Cüneyt Arkın'ı kaybettik. Kara Murat'ı, Komiser Kemal'i o canlandırıyordu. Hepimizin başı sağ olsun." diye konuştu.
SENİN GÖREVİN KATİLİN SOFRASINA OTURMAK DEĞİL
Kılıçdaroğlu, Marmaris yangınlarına değinerek, "Çıkmış açıklama yapıyor Erdoğan. 'Muğla'da Büyükşehir Belediyesi sende' diyor. Bir sefer söyleyeyim, ben senin gibi değilim. Muğla Büyükşehir Belediyesi bende değil, Muğla'dadır ve Muğla halkınındır. Vallahi de billahi de devletin nasıl yönetildiğini bilmiyor. Önce yangın söndürme konusunda çalışan herkese yürekten teşekkür ederim. Bütün imkansızlıklara rağmen mücadele ettiler.
Marmaris Belediyesi 328 personel görevlendirdi. Bunu Vali biliyor. 156 araçla yangına müdahale ettiler. Su takviyesi yapıldı ayrıca. Veteriner hekimler görevlendirdiler, yiyecek, içecek sağlandı. Erzak, makine, ekipman desteği yapıldı. Sadece Muğla değil İzmir, Ankara, Antalya ve Burdur belediyeleri de doğrudan doğruya yardım gönderdiler. Sen ben ayrımı yapıyor bu adam. Bakanlar ne yapıyor? Fırsat buldular geldiler bir eğlenceye katıldılar. Suudi Prens gelmişti. Onunla birlikte sofraya oturdular orada ağaçlar yanarken. Senin görevin o, senin görevin katilin sofrasına oturmak değil." açıklamasını yaptı.m
Kılıçdaorğlu'nun konuşmasından alıntılar:
Dün İstanbul'da Türk Ocakları'nın düzenlediği önemli bir toplantıya katıldım. İslam Dünyası Meseleleri ve Çözüm Konuları sempozyumuydu. Pek çok yerden kendi alanında din insanları, akademik dünyadan insan katılmıştı. Onların görüşlerini ve İslam dünyasının yaşadığı sorunlar konusundaki çalışmalarının bir kısmını dinledim. İslam dünyasının sorunları var ve Türkiye bu konuda bütün İslam dünyasına örnek olmak zorundadır. Sorunları aşan, demokrasi gelişmiş bir ülke algısını yerleştirmek zorundadır. İnsanların inancına nasıl saygı duyulduğunu bütün dünyaya göstermek zorundadır.
Toplantıya katıldım. Adalet vurgusunu yaptım. Sabah bir haber 'İstanbul İl Yönetimi görevden alınmış' diye. Ne söyleyeyim? Bizim konuşmaya ihtiyacımız var kavgaya değil. İslam dünyasında dünya kadar sorun var. Kan akıyor İslam dünyasında. Birbirlerini öldürenler İslam dünyasında ağırlıklı olarak. İslam dünyasında kan durmasın mı? İslam dünyasına güzellik, demokrasi olmasın mı? İslam dünyasında adalet olmasın mı? Bunu dillendiriyorsunuz, tahammül edemiyorlar. Akıllarını yitirmiş bunlar. Kimse endişelenmesin biz adaleti getireceğiz. Her kavga sonlarını getiriyor. Kendileri kendi sonlarını getiriyorlar. Bizi dinleseler emin olun çok güzel şeyler olacak. Doğruları dinlemeye tahammül edemiyorlar, yanlıştan, kinden, öfkeden besleniyorlar. Yönetemiyorlar, yönetme güçleri yok. Akıllarını kullanmıyorlar. İstişare nedir diye düşünmek dahi istemiyorlar. Bir kişi ben her şeyi bilirim diyor. Sizler de bilirsiniz ki bir kişi 'Ben her şeyi biliyorum' diyorsa hiçbir şey bilmiyor demektir. Geldiğimiz nokta budur. Adalet önemli bir kavram. İstanbul'daki toplantıda adaletin ne olduğunu da ifade ettim.
SABRİ UZUN VE HANEFİ AVCI KARARI
Toplumda bir adaletsizlik bir haksızlık görürse bunlara itiraz etme hakları vardır. Belki kamu görevlisi olarak rahat konuşamaz ama ayrıldıktan sonra rahat konuşabilir. Düşüncesini rahatlıkla açıklayabilir. Sabri Uzun ve Hanefi Avcı'dan söz ediyorum. Sabri Uzun, Canan Kaftancıoğlu'nun haksız yere görevden alınması üzerine bir tweet attı. Vay sen misin bunu söyleyen. Arkasından Hanefi Avcı, Selahattin Demirtaş'la ilgili AİHM kararı uygulanması gerektiğini söylüyor. Vay sen misin bunu diyen. İkisinin de rütbeleri sökülecek. Gerekçe ise, FETÖ terör örgütü ile iltisaklı. Bunların ikisi de yazdıkları kitaplarla yaptığınız hataları sizin yüzünüze vurdular. Az kaldı, gelecek zaten sandık. Onlarda biliyor geliyor gelmekte olan. Onların sökülen rütbelerini aynen iade edeceğiz.
Bir ipte iki cambaz oynamaz. Cambazlardan birisi düştü, diğer cambaz ipte duruyor. O da düşecek inşallah, halkın iradesi ile düşecek. İntikam duygusuyla devlet yönetilmez. TSK'nın 80-90 yaşındaki emekli generalleri hapse atıyorsunuz. Bazıları hapiste olduklarını da bilmiyorlar. Bu mudur devlet yönetimi? Böyle bir yönetim olur mu? KHK ile görevine son verilen akademisyenler, 80-90 yaşında hapse atılan generaller, avukatlar, Harp okulu öğrencileri, boşu boşuna yatan siyasetçilere de söylemek isterim. Bazen insanlar bedel öderler. Haksız yere ödenen bir bedel şereftir.
ŞEKER KRİZİ
Adalet olarak yönetmiyorlar ama ekonomik olarak da yönetemiyorlar. Gerçekten batırdılar. Şekerde hiçbir sıkıntımız yoktu. Durduk yerde IMF'nin talimatına uydular. Esiyor ya bazen... Kota uyguladılar. Şeker üretimimiz düştü. Şeker fabrikalarını sattılar. Türk Şeker'e ait fabrikaları sattılar. 10 fabrikayı 680 milyon dolara sattılar. Sadece Nisan ayında tefecilere ödenen faiz 19 milyar lira. Bunların yatacak yeri var mı? 24 yıl sonra Türkiye şeker ithalat etmek zorunda kaldı.
Şeker Fabrikaları neden özelleştirilmez? Çünkü bunlar zaten 3-4 ay çalışıyor. Tarladan alırsın, şekeri üretirsin sonra kalır. O nedenle devlet çalıştırır şeker fabrikalarını. Bu yükü özel sektör kaldıramaz. Şimdi özel sektör ne yapıyor? Alıyor, şekere zam üstüne zam fatura millete çıkıyor.
"KAÇAK ÇAYLARIN TAMAMINI RİZE MEYDANI'NDA YAKACAĞIM"
Çayda da benzer bir olaya gidiyoruz ağır ağır. Şekerde hangi oyunu oynamak istiyorlarsa, çayda da aynı oyunu oynamak istiyorlar. Bize oy versinler ya da vermesinler kim çalışıyorsa onlardan yanayız. İktidar olacağız Rizeli kardeşim sende duy bunu. Kaçak çayla nasıl mücadele edilir göreceksin. Rize'nin meydanında kaçak çayların tamamını yakacağım. Biz oy peşinde koşan kısır bir siyaset yapmıyoruz. Bizim için her şeyden önemli insanların refahı, mutluluğudur. Bu millet artık uyandı, Milletin sesi var artık.
Aslında bizi dinleseler güneş enerjisini onların yapması lazım oy alacaklar çünkü ama dinlemiyorlar. Çiftçiden, alın terinden yana değiller. Onlar lobilerden yanalar. Erdoğan beni dinlese çok şey olacak ama dinlemiyor. Arada bir dinliyor ama. Eczacılar da büyük sıkıntı içindeler. İlaç fiyat kararnamesi, 13 yıldır güncellenmedi. 13 yıldır aynı fiyat. Güncellenmesi lazım. Eczacılar giderlerini karşılayamaz noktaya geliyorlar. İlaç fiyat kararnamesini güncellesinler.
'ÖLENLERE SAHİP ÇIKMADILAR AMA BİZLER SAHİP ÇIKTIK'
Devleti yönetenlerin akılla, bilgiyle devleti yönetmeleri gerektiğini söyledim. Vatandaşına bilgi verirken de doğruları söylemesi gerektiğini söyledim. Halka doğruları söylememek gibi bir gelenekten geliyorsanız devleti sağlıklı yönetemezsiniz. Arada bir efelenirsiniz ama efelendiğinizle kalırsınız.
Mavi Marmara'da hayatını kaybeden şehitlerimiz vardır. Uluslararası sularda. Bir aileyi ziyaret ettim. Oğlu olayı anlatırken gözyaşlarını tutamadı. 'Bize kimse sahip çıkmadı' dedi. Onların yanında olacağımızı, sahip çıkacağımızı söyledik. Daha acı olanı 'Giderken bize mi sordunuz' cümlesi. Oraya gideceğini biliyordun, tahrik ettin, gemiler verdin. Bazı AKP'li milletvekilleri de katılacaktı son anda vazgeçtiler. Ölenlere sahip çıkmadılar ama bizler sahip çıktık.İşgal edilen adalarla ilgili cümle kur diyorum, cümle bile kuramıyor. Şimdi ortalık başka yerde Yunanistan'a 'Beni kızdırmayın gelirim' Suriye'ye yok operasyon yapacağım. Yapıyorsan yap kardeşim ne bağırıp duruyorsun. Yapamayacağını biliyoruz. Biz Güney Kıbrıs'ı tanımıyoruz şimdi gidip onla aynı masada yemek yiyecek. Onlar gelecekse KKTC'de burada olmalı diyemiyor. Bu mu milletin çıkarlarını koruyor? Dış politikada da liyakatli kadrolarla çalışarak Türkiye'nin derin diplomasiyi harekete geçirerek bütün sorunlarını çözeceğiz. Bize de bir dönem 'gel' dediler. Ecevit ile Erbakan gittiler ve Kıbrıs'ın Türk kesimini aldılar bitti mesele. Bağırdılar mı, hayır. Gereğini yaptılar.
ORMAN YANGINLARI
Marmaris'teki yangın. Orman yangınlarının olacağını... Bahçeli sen orman yangınlarının olacağını nerden biliyorsun diyor. Bütün dünya biliyor, anladığım kadarıyla iklim değişikliğiyle ilgili tek bir makale bile okumamış. BM'nin dünya kadar yayını var. Allah akıl, fikir versin. Yangın çıktı, gittik oraya. Üç gün söndüremediler. Gece görüşlü helikopter yok, ihale yapılmış ancak 4 Temmuz'da gelecekmiş. Bu yangının çıkacağını bir yıl önceden bütün dünya söyledi. Gittim söyledim. Beşli çete olunca 10 dakikada ihale sonuçlanıyor. Ormanları korumak için açtığı ihale 4 Temmuz'u bekleyecek. Ben bunu söyledim diye kıyameti koparıyorlar. Ne söylerseniz söyleyin ben haklıyım. Çıkmış açıklama yapıyor Erdoğan. 'Muğla'da Büyükşehir Belediyesi sende' diyor. Bir sefer söyleyeyim, ben senin gibi değilim. Muğla Büyükşehir Belediyesi bende değil, Muğla'dadır ve Muğla halkınındır. Vallahi de billahi de devletin nasıl yönetildiğini bilmiyor. Önce yangın söndürme konusunda çalışan herkese yürekten teşekkür ederim. Bütün imkansızlıklara rağmen mücadele ettiler.
Marmaris Belediyesi 328 personel görevlendirdi. Bunu Vali biliyor. 156 araçla yangına müdahale ettiler. Su takviyesi yapıldı ayrıca. Veteriner hekimler görevlendirdiler, yiyecek, içecek sağlandı. Erzak, makine, ekipman desteği yapıldı. Sadece Muğla değil İzmir, Ankara, Antalya ve Burdur belediyeleri de doğrudan doğruya yardım gönderdiler. Sen ben ayrımı yapıyor bu adam. Bakanlar ne yapıyor? Fırsat buldular geldiler bir eğlenceye katıldılar. Suudi Prens gelmişti. Onunla birlikte sofraya oturdular orada ağaçlar yanarken. Senin görevin o, senin görevin katilin sofrasına oturmak değil.
20 MİLYON EURO İLE KAYIPLARA KARIŞAN KAYYUM
Biz kul hakkına sahip çıkarız bunlar kul hakkı yerler. Bunlarda devlet kavramı bile yoktur. 15 Temmuz sonrası şirketleri aldılar TMSF'ye devrettiler. Başlarına da birer kayyum atadılar. Sonra piyasada simsarlar dolanmaya başladı. Şu fabrikayı kaça almak istiyorsan ben ayarlarım' diye. Bunlar firma firma gezdiler. Bazıları biz böyle bir rezalete ortak olmayız dediler.
Nurettin Canikli, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı... Bir yakınını getirip BOYDAK Holding'e kayyum olarak atıyor. Slovakya'da depo yapmamız lazım diyorlar oraya dünyanın parasını gönderiyorlar. 20 milyon avro gönderiyorlar. Bu deponun sahibi Ertunç Laçiner. Aynı zamanda kayyum. Nurettin Canikli'nin atadığı. Bu para yok şu anda, adam da yok ortada. Canikli hiç konuşmuyor. Buradan Canikli'ye sesleniyorum. Niye konuşmuyorsun? Bu adamı neden koruyorsun? Kayseri Milletvekilimiz Çetin Arık, Binali Yıldırım'a soruyor cevap verilmiş değil hala. Binali Yıldırım bu soruya cevap vermemişse TBMM'yi tanımıyor demektir. Aynı şekilde Fuat Oktay'a da soruyor. Ondan da tık yok. Niçin? Ya bunların hepsi o yolsuzluğun ortağı, üzerine gidemiyorlar.