Hüseyin Demir
Hüseyin Demir
Zaman, zaman hep aynı soruyla karşılaşırım. Durumu nasıl görüyorsun?" Ülkenin gidişi hakkında ne düşünüyorsun?" Ekonomi ne olacak?"
Bu tip soruları soranlara hep aynı cevabı veririm:
Yakın tarihimize baktığımızda bu ülkenin bugünü dününden, yarını da bugününden daima daha iyi olmuştur-
Ki, bu millet, Yeter artık söz milletin diye haykıran, on yıllarca bu ülkede hüküm süren gayri demokratik tek parti dönemini yıkıp, 18 senelik ezan yasağını kaldıran, kimliğine, özüne bağlı bir Menderes gibi lideri idarenin başına getirdi.
Ki, bu ülke, Demirel’in deyimiyle, “70 sente muhtaç olan” Türkiye’de doları yasak olmaktan çıkarıp, Türkiye’ye savunma sanayiyi, ihracatı öğreten. 12 Eylül’ün baskıcı ortamından sonra bir zihniyet devrimi gerçekleştiren, Türkiye’yi dışa açan. AB’ ye tam üyelik başvurusunu yapan. 141-142 ve 163. maddeleri ni kaldıran. Komünizm ve şeriat suçlamasıyla solcuların ve dindarların cezaevlerinde çürümesinin önüne geçen, Türkiye’ye değişimi öğreten, geniş görüşlülük sahibi bir Turgut Özal gibi bir lideri de idarenin başına getirdi.
Zamanın darbeci yönetimi ve statüko Özal’la mücadele edemeyeceğini anlayınca Demirel’in önünü açtılar.
Özal’ın vefatından sonra Türkiye el değiştirdi. Yenilikçi, reformist, Batı’ya açık Türkiye gitti. Yerine statükocu bir Türkiye geldi. O Türkiye toplumu 90’lı yılların terör cehennemine ve 28 Şubat’ın yasaklarına sürükledi.
Dönemin muhalefeti, Özal’la mücadele ederken onun değişimciliğiyle, vizyonuyla, serbest piyasa ekonomisiyle mücadele etmedi. Özal’ı ve ANAP’ı geçim sıkıntısı, traktörüne haciz gelen köylü, çocuğu işsiz olan baba, işyerine haciz gelen esnaf üzerinden vurdu. Tütün üreticisine, “Onlar ne verdilerse ben 5 lira fazlasını vereceğim” dedi. Traktörüne mazot koymakta zorlanan çiftçinin, geçim sıkıntısından bunalan halkın, iflas eden esnafın umudu oldu. “Kurtar baba” denildi. Kurtar baba denilerek seçim kazandırıldı ama Türkiye’yi daha beter batırdı. Kendi deyimiyle Türkiye’yi 5 sente muhtaç hale getirdiler.
Şimdi Erdoğan’ın Türkiye kazanımlarının önünü kesmeyi hedefleyen, Türkiye’nin rotasını eski Türkiye’ye çevirmek isteyen muhalefetin Demirel taktiğini izlediği görülüyor. O nedenle AK Parti’nin, Özal örneğini iyi incelemesi gerekiyor.
Demokrat Parti’nin “yeter, söz milletindir” dediği, Özal’ın dört eğilimi birleştirdiği, AK Parti’nin erdemli siyaset yürüyüşünü başlattığı dönemlerde değiliz. Ama milletin elbette sorunları var.
Millet çözümü yine AK Parti’den bekliyor, çare olarak da Erdoğan’ı görüyor. Ama çözüm bulamazsa bu millet yeni arayışlara girebileceğinin de sinyalini de vermiyor değil.
Erdoğan ın güçlü lider olduğunu bu millet biliyor ve dahi görüyor. Yapılan gerçek anketlerde de bu millet, muhalefetin Erdoğan’dan ekonomiyi daha iyi yöneteceğine inanmıyor. Çare olarak yine Erdoğan’ı görüyor.
Ve dahi bu millet Erdoğan’dan, Türkiye’yi içinde bulunduğu gerilim ortamından çıkaracak samimi, merhametli, kucaklayıcı, insani yeni bir siyasete, yeni bir tarza ihtiyaç olduğunu, zamanın ruhuna uygun yeni bir siyaset istiyor.
Bir millet, onu oluşturan fertlerin ortaklaşa umuduyla ayakta durur. Bizi bir arada tutacak ortak bir gaye, etrafında kenetleneceğimiz bir gelecek hayali veya bölüşülen bir umut olmalı. Birlikte göreceğimiz bir düş. Buna ihtiyacımız var. Selam ve dua ile.
20-05-2021
