Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
HZ. İSA KİMİN PEYGAMBERİ?
Bütün elçiler gibi Hz. İsa da bütün insanlığa gönderilmiştir. Kimi, Onun Allahın elçisi olduğunu kabul etmiş, kimi de kabul etmemiş. Ona inanan müminlere de Müslüman denmiş.
Nitekim Maide Suresinde şöyle deniyor:
“Havariler de: İman ettik. Bizim “Müslüman” olduğumuza Sen de şahit ol demişlerdi.” (Maide,5/111)
Hz. İsaya inananlar namaz kılıyor. Rükû ve secde ediyor. Oruç tutuyor. Salih ameller işliyor. Çirkin işlerden kaçınıyor. Bol bol infak ediyorlardı.
Daha önceki elçiler de Allahın dini İslamı tebliğ etti. İnananlara da Müslüman dendi.
Hz. Yakupun oğullarına vasiyeti, Kuranda şöyle yer alıyor:
“Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslamı) seçti. Siz de ancak Müslümanlar olarak ölün” dedi. (Bakara,2/132)
Hz. Yusuf, anne ve basına kavuştuğunda yaptığı dua da, bunun bir benzeri:
“Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada da ahirette de benim yardımcın sensin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salih kullarının arasına kat.” (Yusuf,12/101)
Dün olduğu gibi bugün de Hz. İsa, Hatem-ül Enbiya olan Hz. Muhammedden bir önce gönderilmiş Allahın elçilerinden biridir. Biz müminler:
“Onun elçileri arasında hiçbir ayrım yapmadan” (Bakara,285)
Onu örnek alır ve severiz. O, tüm diğer elçilerin özelliklerini taşır. Beşerdir, yer, içer. Vahiy alır. Tebliğini yapar. Bu uğurda çok sıkıntılara katlanır.
Peki Hz. İsaya “bizim peygamberimiz” diyen, sayıları 2,5 milyarı geçen Hristiyan toplum, Onun için neler diyor:
“İbrahim doğmadan önce ben varım.” (Yuhanna,8/58)
“Bana iman edin, Ben Babadayım. Baba da bendedir.” (Yuhanna,14/9,10)
“Ben ve Baba biriz.” (Yuhanna,10/30)
“Baba, dünya var olmadan önce ben senin yanındayken sahip olduğum yücelikle şimdi beni yanında yücelt… Çünkü, dünyanın kuruluşundan önce sen beni sevdin.” (Yuhanna,17/24)
“İsa: Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada, onların arasındayım.” (Matta,18/20)
Bugün Katolik, Ortodoks ve Protestan inancını taşıyanlar, Hz. İsa için şu bilgileri kabul eder:
“İsa, gökyüzünde Tanrının yanında oturup kâinatı birlikte yönetmekte; O ölmedi sağ, kıyamete yakın yeryüzüne inecek; İsa üçten biridir; İsa Tanrıdır, Tanrı da İsadır.”
Bu konuda Kuran ne diyor:
“Ey Ehl-i Kitap! Dininizde aşırılık etmeyin. Allah hakkında sadece gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa, başka değil, yalnızca Allahın elçisidir. Meryeme ulaştırdığı “ol” sözü ile kendinden bir ruhtur. Öyle ise Allaha ve elçilerine inanıp güvenin.
“Tanrı üçtür” demeyin. Bundan vazgeçin. Bu sizin hayrınıza olur.
Allah tek ilahtır, başkası da yoktur.
Onun çocuğa ne ihtiyacı olur!
Göklerde ne var yerde ne varsa hepsi Onundur.” (Nisa,4/171).
Kuran, Hz. İsa hakkındaki yanlış inanışları eleştiriyor ve düzeltiyor. “HZ. İsa ölmedi, kıyamete yakın yeniden gelecek” anlayışını onlarca ayetle yalanlıyor.
“Senden öncekilerden hiçbir insanı ölümsüz yapmadık.” (Ebiya,21/34)
“Her canlı ölümü tadacaktır. Hayır ve şer ile sizi bir imtihandan geçiririz. Sonunda bizim huzurumuza çıkarılacaksınız.” (Enbiya,21/35)
Tüm canlılar için söylenen bu ölüm gerçeğinin yanında Hz. İsanın öldüğünü bildiren apaçık ayetler de var:
“(İsa): Bana ne emrettiysen onlara onu söyledim. “Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allaha kul olun” dedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara şahittim. Beni VEFAT ettirdikten sonra onlar, sadece Senin gözlemin altındaydılar. Zaten her şeye şahit olan sensin.” (Maide,5/117)
Mahşer günü gerçekleşen bu konuşmada Hz. İsanın vefat ettiği açıkça anlatılıyor.
“Vefat” kelimesinin geçtiği diğer bir ayette de Hz. İsanın öldüğü açıklanıyor:
“Allah buyurdu: “Ey İsa! Seni vefat ettirecek ve katıma yükselteceğim.” (Al-i İmran,3/55)
İnsanlar bir şeye inanmaya görsün, her söze inandığı anlamı vermekte çok beceriklidir. Ayette :
“Seni katıma/kendime yükselteceğim” deniyor ya:
“Bak işte, Allah Hz. İsayı yanına yükseltti, kıyamete yakın da dünyaya geri gönderecek.”
Bu ayete böyle anlam verirsek, şu ayet mealine ne diyeceğiz:
“Kitapta İdrisi de an. Çünkü O sözünde duran bir elçiydi. Onu yüce bir yere yüceltmiştik.” (Meryem,19/56,57).
Birçok müfessir, ayetlerde geçen “yüceltme” yani “REF” sözcüğünü iki şekilde açıklıyor:
1) Ölen mümin kişilerin ruhları, Allahın katına yükselir. Mahşerde, diriliş gününde her ruh kendi bedeniyle birleşir.
2) Ref/yükselme mecaz anlamda kullanılmıştır. Rabbim o Elçilerin makamını, şerefini yükseltmiş, sonsuz ikramlara boğmuştur.
Her iki şekilde anlamak da doğrudur.
“ Hz. İsa ölmeden, bedeniyle gökyüzüne yükseldi” diyorsak, Hz. İdris için söylenen “yükselmeyi” nasıl anlayacağız? O da mı ölmedi, O da mı bir gün geri dönecek?
İsrailiyattan etkilenip İslam kültürüne yerleşen: “Hz. İsa kıyamete yakın geri gelecek” inancı, apaçık ayetleri doğru anlamaya da engel oluyor.
Bütün canlılar ölümlü mü?
Evet.
Al-i İmran 55 ve Maide 117. Ayetlerinde Hz. İsanın vefat ettiği söyleniyor mu?
Evet.
Niçin bu ayetlere “evet” demiyoruz?
“Vefat” ve “ref/yükselme” sözcüklerine farklı anlamlar vererek, illa da “Hz. İsa gelecek” diyorsun, ey mümin kardeş!
Yukarıda farklı İncillerden alınan Hz. İsa hakkında söylenenlere inanıyor musun?
Biliyorum, “hayır inanmıyorum” diyeceksin.
“Hz. İsa Allahın oğludur” inancına,
Biliyorum, “haşa” diyeceksin.
“Teslis/üçleme” inancını,
Biliyorum, kökten reddedeceksin.
Peki güzel kardeşim bu inat niye? “Hz. İsa ölmedi gelecek” inancını sürdürmenin anlamı ne?
Hz Muhammedin elçiliğini kabul etmeyen Hristiyanlar, bir umut Onun gelmesini bekleyebilirler.
Hz. İsanın yeniden gelmesini sen hangi umutla bekliyorsun?
Kuran yetmiyor da, Hz. İsanın yeni vahiyler getirmesini mi istiyorsun?
Hz Muhammed, “Hatemül Enbiya/son nebi” (Ahzab,33/40) değil mi?
Bak kardeşim. Hz. İsa, bugün kendisini Hristiyan diye tanıtanların Peygamberi değil. Onlar kendilerinin uydurduğu, bir takım sıfatlar verdikleri hayali bir kişiye inanıyor.
Biz Müslümanlar, Kuranın tanıttığı, aralarında hiçbir ayrım gözetmediğimiz, hepsi de ölüp aramızdan ayrılmış olan, Nebilerden bir Nebi Hz. İsaya inanıyoruz.
Hz. Nuh, HZ. İbrahim, Hz. Yunus, Hz. Süleyman, Hz. Musa gibi, Hz. İsa da biz müminlerin ELÇİSİ.
Biz Ona, Hristiyanların inandığı gibi inanmıyoruz.
Biraz dikkatli olmak gerekmez mi?
Mustafa GÜL