Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Faizi dünya gerçeği sayan siyasi iktidar, Türkiyeyi faizle borçlanmaya ve yüksek faiz için gelen sıcak paraya mahkûm etti. Faizsiz bir sistemi hayal bile edemeyen anlayış, sadece faiz oranları üzerinden siyasi kahramanlık yaparken; hem kendi ekonomi politikalarını inkr edip Merkez Bankasını hedefe oturtuyor, hem de dolara rekor üstüne rekor kırdırarak dış borcu sürekli kabartıyor. Devalüasyondan ve cebindeki paranın günbegün eridiğinden habersiz vatandaş ise olan biteni merakla izliyor.
Merkeze vur dolar artsın!
15 Ocakta 2.28 TL seviyesinde olan dolar, 20 günde 2.50 TLye ulaştı. Yüzde 9.5e varan devalüasyon yaşanırken, iktidarın Merkez Bankasını (MB) hedef alan söylemleri ve küresel gelişmeler doların bu yükselişinde etkili oldu. Türkiyenin yaklaşık 400 milyar dolar olan dış borcunun tutarı, 15 Ocakta 913.7 milyar lira iken, doların 2.50 TL olmasıyla birlikte 1 katrilyona ulaştı. Yani, Türkiyenin dış borcu, yaşanan devalüasyonla birlikte 86 milyar lira daha arttı. MB aleyhine verilen her demeçte doların rekorunu yenilemesi ise siyasi iktidarın sorumsuzluğu olarak dikkat çekti.
Kimler kazançlı çıkıyor?
Hükümetin faizler düşsün ısrarı, halka faize karşı savaş olarak yansıtılsa da, gerçekte durum farklı. Enflasyonun yüzde 5 seviyesine bir türlü düşürülemediği Türkiyede, düşen faiz oranlarıyla birlikte halkın ucuzlayan kredilere yönelmesi ve harcamalardaki artışın talep enflasyonuna neden olacağı, bunun da faizleri daha da arttıracağı gün gibi ortada. İktidar, buna rağmen sert söylemlerini değiştirmiyor. Bu söylemlerin doları sürekli yükseltmesi, dış borcun artmasına ve vatandaşın cebindeki paranın erimesine neden oluyor.
Türk Lirası Baş Aşağı Gidiyor
Kasım sonunda 2.2155 lira seviyesindeki dolar, TL karşısında 2 ayda yüzde 12.8 değer kazandı. TLdeki değer kaybı, yani devalüasyon oranı, 2015 başından itibaren ise yüzde 7.2yi buldu.
İlan edilmeyince sanki olmuyor!
Türkiye, sabit kur döneminde hükümet tarafından ilan edilerek yapılan devalüasyonu, kurun serbest bırakılmasıyla unuttu. Kurda yaşanan günlük değişimler, devalüasyon ilan edilmesi kadar toplumun dikkatini çekmiyor. Hükümet tarafından devalüasyon ilan edilmemesi, toplumun döviz kurundaki yukarı gidişleri devalüasyon olarak algılayamamasına neden oluyor. Siyasi iktidarın adeta inadına doları yukarı iten söylemi de, bir dönemlerin Anayasa kitapçığı fırlatma hadisesiyle özdeşleşen dolar spekülasyonu günlerini hatırlatıyor.
Faizi dünya gerçeği sayan siyasi iktidar, Türkiyeyi faizle borçlanmaya ve yüksek faiz için gelen sıcak paraya mahkum etti. Faizsiz bir sistemi hayal bile edemeyen anlayış, sadece faiz oranları üzerinden siyasi kahramanlık yaparken; hem kendi ekonomi politikalarını inkar edip Merkez Bankasını hedefe oturtuyor, hem de dolara rekor üstüne rekor kırdırarak dış borcu sürekli kabartıyor. Devalüasyondan ve cebindeki paranın günbegün eridiğinden habersiz vatandaş ise olan biteni merakla izliyor.
15 Ocakta 2.2844 TL seviyesinde olan dolar, 20 gün içinde 2.50 TLye ulaştı. Yüzde 9.5e varan devalüasyon yaşanırken, siyasi iktidarın Merkez Bankasını hedef alan söylemleri ve küresel gelişmeler doların bu yükselişinde etkili oldu. Türkiyenin yaklaşık 400 milyar dolar olan dış borcunun T tutarı, 15 Ocakta 913.7 milyar lira iken, doların 2.50 TL olmasıyla birlikte 1 katrilyona ulaştı. Yani, Türkiyenin dış borcu, yaşanan devalüasyonla birlikte 86 milyar lira daha arttı. Neredeyse Merkez Bankası aleyhine verilen her demeçte doların rekorunu yenilemesi ise siyasi iktidarın sorumsuzluğu olarak dikkat çekti.
Kimler kazançlı çıkıyor?
Siyasi iktidarın faizler düşsün ısrarı, halka faize karşı savaş olarak yansıtılsa da gerçek durum hayli farklı. Enflasyonun yüzde 5 seviyesine bir türlü düşürülemediği Türkiyede, düşen faiz oranlarıyla birlikte halkın ucuzlayan kredilere yönelmesi ve harcamalardaki artışın talep enflasyonuna neden olacağı, bunun da faizleri bugününden daha da arttıracağı da gün gibi aşikar görülüyor. Siyasi iktidar, bunu gördüğü halde bu yöndeki sert söylemlerinde ısrarını sürdürüyor. Bu söylemlerin doları sürekli yukarı doğru itmesi, dış borcun kabarmasına ve vatandaşın cebindeki paranın erimesine neden oluyor.
İlan edilmeyince sanki olmuyor!
Türkiye, sabit kur döneminde hükümet tarafından ilan edilerek yapılan devalüasyonu, kurun serbest bırakılmasıyla unuttu. Kurda yaşanan günlük değişimler, devalüasyon ilan edilmesi kadar toplumun dikkatini çekmiyor. Hükümet tarafından devalüasyon ilan edilmemesi, toplumun döviz kurundaki yukarı gidişleri devalüasyon olarak algılayamamasına neden oluyor. Siyasi iktidarın adeta inadına doları yukarı iten söylemi de, bir dönemlerin Anayasa kitapçığı fırlatma hadisesiyle özdeşleşen dolar spekülasyonu günlerini hatırlatıyor.