Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. İYİ Parti lideri Akşener, "Bugün Türkiye, Türk tarihinin en başarısız yönetim modeliyle, en basiretsiz ekonomi ekibi tarafından yönetiliyor. Kaloriferleri kapatıp battaniye ile oturmak zorunda, ampulleri kapatıp karanlıkta oturmak zorunda. Türk milleti zor zamanlarda kemer sıkmayı iyi bilir. Bugün yaşadıklarımız milletimizin ümüğünü sıkma politikasıdır. Bunun sebebi de artık başarısızlığı gün gibi ortada duran ucube sistemdir" dedi
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizi sosyal hayattan ekonomiye yıpratan, milletimizi hayat pahalılığına mahkum eden partili cumhurbaşkanlığı sisteminden kurtulmak için çok önemli bir adım attık. Ortak aklı ve istişare kültürünü çalıştırarak parlamenter çalışmamızı tamamladık ve milletimizle paylaştık."
"Yaşadığınız hayata, size sunulan koşullara baktığınızda aklınıza ne geliyor?" diyen Akşener, "Sayın Erdoğan'ın da o cevabı duymaya ihtiyacı var" dedi. Akşener, "Teksir kağıdı nedir biliyor musunuz diye soruyor. Kendisi çok mağdur olmuş, çok acılar çekmiş. O teksir kağıdı dramına rağmen teksirzede Sayın Erdoğan'a cumhurbaşkanı olma gerçeğini söylemiyor. Her hafta yeni bir icadını tanıtan Sayın Erdoğan'ın bu hafta da kuşe kağıdını icat ettiğini öğrendik" diye konuştu.
Akşener, "Bizler teksir kağıdından sarı defterlerle okuduk. Her birimiz teksir kağıdı nedir biliriz. Peki sen kuşe kağıtla okumasına rağmen hiçbir faydasını görememeyi bilir misin? Sınavlarda hakkının yenmesini bilir misin, atanamamak nedir bilir misin, mezun olup harçlık almaya, motokuryeliğe mahkum olmak nedir bilir misin, umutsuzluğa hapsolmak nedir bilir misin? Bilemezsin, sen de benim gibi Cumhuriyetin sunduğu fırsat eşitliğinden faydalandın. Ben büyüdüğüm Türkiye'nin imkanlarını bugün gençlere sağlayamadığım için kendimi suçlu hissediyor ve utanıyorum. Sen da bu tabloyla yüzleş" dedi.
ENFLASYON ELEŞTİRİSİ"Bay kriz ve arkadaşları için her şey sayılardan ibarettir" diye sözlerini sürdüren Akşener, "993 bin öğretmenimizin içinde atanamadığı için intihar eden kardeşlerimizle ilgilenmezler. Üniversite sayısını 207'ye çıkardık derler ama işsizlik sarmalında çile çeken kardeşlerimizle ilgilenmezler. Asgari ücrete yaptığı zamla övünürler ama enflasyon canavarının nasıl götürdüğüyle ilgilenmezler. Kaç köprü ve tünel yaptıklarını söylerler ama yapılan vurgunlarla asla ilgilenmezler" dedi.
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
"TÜİK'in açıkladığı yıllık gıda enflasyonu yüzde 55 olmuş. Zampiyonlar ligine çevirdikleri memleketimizde patlıcan yüzde 166, patates yüzde 123 artmış. Bundan bir yıl önce 100 lira ödediğimiz ürünlere bugün 156 lira ödüyoruz. Ziraat Bankası'nın verdiği 100 liralık kredinin 14 lirası tarıma gidiyor. İYİ Parti iktidarında Ziraat Bankası'nı yeniden çiftçinin dostu yapacağız. Doğalgaz ve elektrik fiyatları bir sene içerisinde elektriğe yüzde 341, sanayide yüzde 435 zam yapıldı. Avrupa'da enerji enflasyonu yüzde 25. Bu durum, AK Parti iktidarının politikasızlığından kaynaklanıyor. Doğalgaz kesintileri yüzde 20 oranında devam ediyor. Karadeniz'de gaz bulan Sayın Erdoğan santrallere gaz bulamıyor. BOTAŞ da özel tedarikçilerin gaz temin etmesine engel oluyor. Doğalgaz dağıtım şirketleri karlı görmedikleri için memleketimizin bir kısmına bu hizmeti götürmüyor. EPDK, tarifeyi şişirip şişirip veriyor ama onlar vatandaşa gaz vermiyor."
"Buradan bir söz vermek istiyorum" diye sözlerini sürdüren Akşener, "Kendi doğalgaz hubımızı kuracağız. Hem doğalgaz bulacağız, hem de şirketlerin şişirmelerinden arındıracağız. Depolama tesislerini sağlayacak kapasiteyi de kuracağız." AKARYAKIT FİYATLARI: SEBEBİ SENSİN
Akaryakıt fiyatlarındaki artışın sebze ve meyve fiyatlarındaki artışa sebep olduğunu vurgulayan Akşener, "Ülkemizde canımızı yakan bir başka konu da akaryakıt fiyatları. Akaryakıtı ABD, Angola, Afganistan'dan, Suriye'den ve Arjantin'den daha pahalı kullanıyoruz. Benzin fiyatları yüzde 134, mazot yüzde 139 arttı. Mazot 17 lirayı geçmişken tarladaki 1 liralık domates, tezgahta nasıl 1 lira kalsın? Domatesin tarlada 1 lira, markette 20 lira olmasının sebebini sanayiciyi üretemez hale getiren maliyetlerin sebebi, dış güçler ve faiz lobisi de değil. Tüm bunların sebebi sensin. Sen ısrarla anlamak istemesen de biz hakikati konuşmaya devam edeceğiz" dedi.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI: TARİHİN KIRILMA NOKTASINDAİYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Biz, Türk milletiyiz, biz ağacıyla, çiçeğiyle, deniziyle vatan toprağına sahip çıkanlarız. Biz eşiyle, dostuyla, oğluyla, çocuğuyla vatan toprağı için mücadele edenleriz. Biz acısıyla, sevinciyle bağımsızlığın kıymetini bilenleriz. Bağımsızlığın ne demek olduğunu en iyi bilen milletiz. Mağdurun yanında durmak Türk milletinin doğasında vardır. Adalet Türk'ün karakteridir. Bugün Türk milleti olarak hepimizin yüreği başka bir millet için çarpıyor. Ukrayna'nın cesur evlatlarını saygıyla selamlıyorum" dedi.
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tarihin kırılma noktalarından birisine tanıklık ediyoruz. Rusya, Ukrayna'ya bir saldırı başlattı. Ukrayna'nın şehirleri, sivillerin yaşam alanları hedef alındı. Rusya lideri Putin, Ukrayna halkının iradesini tanımıyor, siyasi egemenliğine saygı duymuyor. Putin artık cüretinin boyutlarını ifşa etmiş bulunuyor. Dünyamızın artık Rusya yayılmacılığı sorunu var. Karşımızda herhangi bir ülke tarafından saldırıya uğramadığı halde istediği ülkeyi işgal etme cüretini gösteren bir ülke duruyor karşımızda. Şimdiye kadar Putin'in Gürcistan'da, Kırım'da, Berarus'ta yaptığı budur. Bu bize Stalin'i hatırlatıyor. Stalin öyle hırsıydı ki Doğu Avrupalı siyasetçileri kaldırmış, kendi emir erlerini atamıştı.
1956 yılında Budapeşte'de 1968'de Prag'da dolaşan Sovyet tanklarının tek amacı Rusya'nın tahakkümünü korumaktan başka bir şey değildi. Soğuk savaş sona erdikten sonra ardına gizlenecek bir ideoloji de kalmadı.
Bu tutku Putin ile yeniden dirilmiş durumda. Bugün ise Çarlık Rusya nostaljisi almış görünüyor. Uluslararası toplum daha fazla sessiz kalamaz. Başta Kırım'daki kardeşlerimiz olmak üzere onca insanı kaderine terk edemeyiz. Vakit yaptırım vaktidir. Vakit çekimser kalma değil dik durma vaktidir.
Putin'in kafasındaki eksik parçaların Kars, Erzurum, Ardahan olmadığını kim söyelyebilir? Herkes güvenliğinin tehlikede olduğunun farkında. Rusya'nın durumunda memnuniyet duyanların, ilişkiyi destekleyenlerin, kendilerine milliyetçi diyerek millli güvenlik konularında ahkam kesmeleri beni şaşırtmıyor. Ortada açık bir gerçek duruyor. Karşımızda ülkelerinin sınırlarını tanımayan bir Rusya var.
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişki dengeli değildir, Rusya için asimetriktir. Akkuyu'dan turizme kadar bu ilişkiyi görüyoruz. Sayın Erdoğan geçen hafta NATO'yu göreve çağırdı. Aynı günün akşamında Strasburg'da Türkiye çekimser kaldı. Aynı gün AK Parti'nin dış politkada düşürdüğü durum. Denge politkası yapalım derken Türkiye ve dış ilişkilerini dengesizliğe itti.
Artık tüm dünyada yeni bir dönemin başladığına inanıyorum. Bizler yaşanan bu badirelere topraklarımızı, egemenliğimizi korumak adına müdahil oluruz. Lozan'ı ve Montrö'yü imzalayıp Anadolu'nun tapusunu alanlar 'Yurtta barış cihanda barış' demişler. Türkiye böylesine hassas bir dönemde görmediği ufkun ardındakinin masalını milletimize anlatanlar tarafından sevk ve idare ediliyor.
Hani iki ayyaş deniliyor ya, kimse sesini çıkarmıyor ya, 1. ayyaş dedikleri, 1. Dünya Savaşı'nın küllerinden bir ülke kurdu. Anadolu'nun her evinde iki gencimizin şehit olduğu dönemden bahsediyorum. Havza'dan Amasya'ya giderken otomobilin tekerleği patladığında tamiri için beklerken çiftçinin yanına giden Gazi Mustafa Kemal der ki, 'İzmir işgal edildi'. Çiftçi der ki, 'Haberim var. Oğlum Çanakkale'de, ağabeyim Yemen'de. Her bir savaşta evinden bir erkek şehittir. O da gazidir. Onun için bu tarlayı sürmek zorundayım. İzmir'deki işgalciler tarlama gelsin o zaman bakarım'. Bu çiftçiye ne olmuştur diye Afet İnan sormuştur, der ki 'Sakarya'da şehit düştü.' İşte bu devlet bu akılla kuruldu, ayyaş dediğiniz buydu. Utanmadan anasına 'Genelevde çalışıyor' dediniz. Ayıp.
2. ayyaş, 2. Dünya Savaşı'na sokmadı bu ülkeyi. Bir gencinin burnunun kanamasına müsaade etmedi. O ayyaş dediklerinizin, Atatürk'ün ailesini benim ailem tanıyordu. Her savaşta oğlunu takip eden Zübeyde Hanım, o genelevde çalıştığı söylenen o Zübeyde Hanım bütün akrabalarıyla Fetih Suresi'ni okurdu. Rıza Nur'un hatıratına bakın rahmetli İnönü'yü hiç sevmezdi. Ama orada Mevhibe Hanım'dan bahseder. Mevhibe Hanım ve İsmet İnönü'nün Kuran'ı Kerim üzerinden konuştuklarını söyler.
2 ayyaş değil mi? Bu delilik hali ülkemizi sarmış durumda. Asıl unutturmak istedikleri kendi kanlı geçmişlerinden başkası değildir.
Dün 1 Mart tezkeresinin yıldönümüydü. Meclisimizin 'BOP Eşbaşkanıyım' diyenlere verilen en iyi cevaptı. ARadan 19 yıl geçti. O karanlık irade 1 Mart 2003'te gazi Meclisimize karşı açtığı hırs ve intikam savaşı uğruna galip geldiğini zannetti. Büyük yalanlarla büyük mesafeler aldığını zannetti.
Meclisimizin gücünü ve iradesini tek adamcılık oynayan, kravatlı ergenlere karşı her daim üstün kılabilmemizin çabasının nedeni budur. Ey batı, ey NATO diye yola çıkanlar bugünün matruşka bebeği olma hevesine kapılmışlardır. Dahası, söz konusu kimseler Aziziye Tabyaları'nı, Pilevne'yi, Kırım'ı, Erzurum'u unutmuşlar ama hikmetse yerlilik ve millilik panayırı düzenlemekten geri durmamaktadırlar. Kirli ve kara para ağlarının, mafyatik iradelerin ortak dosyalarıyla bir araya gelmek isteyenler bilsinler ki bu millet ölmedi ve yılmadı.
Büyük Türk milletine bugün kendisinin mucidi olduğunu iddia ettiği, fakat onlara ihanet eden bir batı dünyasının sözde Avrasya'nın küçük stratejik ortağı olamazsın. Kaderini, 11 askerinin başına çuval geçiren hadsizlere, ne de 34 askerini bombalayarak şehit eden zorbaya bağlayamazsın. Ne vatandaşlığını bir avuç dolara satanların, ne de limanlarını devredenlerin marabası olamazsın. Ne savaş tamtamları çalarken Afrika ziyaretine çıkanların öngörü fukaralarının kara düzenine araç olamazsın.
Büyük Türk milleti, Türkiye küresel dünyada yalnız kalamaz, yanlız bırakılamaz. Türkiye, ya NATO'cusun, ya Avrasyacısın diyerek iç veya dış tek adamcıların hüllecisi olamaz. Saldırganlık ve hamasetle yoğrulmuş fırsatçılığın memleketimizi ve dünyayı sürüklediği bataklık ortadadır.
Biz huzurlu bir dünyayı kurmanın en büyük şuur meselesin olduğuna inanıyoruz. Biz, Türkiye'nin üretken hale gelirse imtiyazlı hale gelebileceğine inanıyoruz. Biz, hiçbir maceraya milletin ekmeğini kaybetme pahasına bağlanmaması gerektiğine inanıyoruz. Kendi kendine yeten Türkiye'yi inşa etmek isteyenleriz. Masallarla avutulmayan güçlü bir Türkiye'yi var etmek isteyenleriz. Biz, gerçek bir Cumhuriyetin hukuk devletinden geçtiğini bilenleriz. Gerçek güven ve istikrarın şahsa bağlı olmayan bir diplomasiden geçtiğini bilenlerdeniz.
Atatürk, yozlaşmış Avrasya rejimlerine duyulan hayranlığı gizleyecek bir maske değildir. Atatürk'ün ülkemizi medeni milletler ailesinin onurlu bir üyesi yapma gayretleri, aklı önceleyen felsefesi bizim ilham kaynağımızdır. Onun sahip olduğu ülkemizin kalkınmayı destekleyen dış politka anlayışı bizim de anlayışımızdır."