Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü, müreffeh ve demokrat bir Türkiyeyi ifade eden yeni Türkiye hedefine ABye tam üyelikle daha hızlı ulaşılacağını söyledi. Erdoğan, Biz tam üyelikte kararlıyız. ABnin siyasi ve ekonomik istikrarının anahtarı Türkiyedir dedi.
Mustafa MeydanCumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki çatışmaların Avrupa Birliğinin Türkiyeyi dışlaması yerine ilişkileri ileriye taşımasını gerekli kıldığını belirterek, “Avrupanın güvenliği bizim batı sınırlarımızla değil, doğu sınırlarımızda başlıyor. Bunu ABnin üyeleri ve organları çok daha iyi anlamalıdır” dedi. Erdoğan, İktisadi Kalkınma Vakfının “50. Yılında Türkiye-AB İlişkileri” programına katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada özetle şöyle dedi:
Müzakere sürecinde kararlıyız
“2005te başlayan Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinde bugüne kadar 14 fasıl açıldı. Açılması gereken diğer fasıllar ise tamamen siyasi engellemelere takılmış durumda. Bölgesel dinamiklerin hareketli olduğu bir dönemde 31 nolu Dış Güvenlik ve Savunma Politikası faslının açılmamış olmasını anlaşılır değil. AB üyesi ülkelerin neredeyse tamamına yakını NATO üyesi. Biz burada beraberiz ya? Niçin bunu engelliyorsunuz? Burada da bizim beraber yürümemiz, dayanışma içerisinde olmamız lazım. Bütün bu tavırlar maalesef hem bizde hem de milletimiz nezdinde ABnin samimiyetinin sorgulanmasına yol açıyor.”
ABnin Türkiyeye ihtiyacı var
“Suriyeden Ukraynaya, Ortadoğudan Kuzey Afriyaya kadar bölgemizde cereyan eden hadiseler ve giderek büyüyen bölgesel tehditler karşısında Türkiye ve AB beraber hareket etmek mecburiyetindedir. Bunun başka çaresi yoktur. ABnin hem küresel finans krizinin etkileri hem de iç dinamiklerindeki kırılganlık sebebiyle Türkiyeye her zamandan daha çok ihtiyacı vardır. Çünkü ülkemiz, kritik gelişmelerin yaşandığı çalkantılı bir coğrafyada olmasına rağmen gerek ekonomik performansı gerekse siyasi istikrarıyla adeta bir güven ve huzur abidesi durumunda.”
AB kan kaybediyor
“AB gerek siyasi çalkantılar gerekse içe dönük politikalar sebebiyle sürekli kan kaybediyor. Birliğin, yeniden küresel güç konumuna yakışır bir vizyon benimsemeye ihtiyacı var. Bunun için de genişleme müzakerelerini tutarlı, ilkeli ve hakkaniyete uygun bir şekilde yürütmesi gerekiyor. Bizim yeni Türkiye hedefimiz, asla ABden bağımsız değildir. Daha güçlü, daha müreffeh, daha demokrat bir Türkiyeyi ifade eden yeni Türkiye hedefimize, AB tam üyeliğimizle daha hızlı şekilde ulaşabileceğimize inanıyoruz. Türkiye-AB ilişkilerini kazan-kazan stratejisine dayalı olarak bugünlere getirdik. Aynı anlayışla devam ettirmek istiyoruz.”
ABnin istikrarının anahtarıyız
“Türkiye ve AB, dış politikadan ekonomik ve ticari ilişkilere, güvenlikten sınır yönetimine, istihdamdan göç politikalarına kadar geniş bir alanda ortak faydayı paylaşıyor. Bölgemizdeki çatışmalar, ABnin Türkiyeyi dışlamasını değil, tam tersine Türkiye ile ilişkilerini çok daha ileriye taşımasını gerekli kılıyor. Avrupanın güvenliği bizim batı sınırlarımızda değil, doğu sınırlarımızda başlıyor. Bunu ABnin tüm üyeleri ve organları çok daha iyi anlamalıdır. Diğer yandan Türkiye, ABnin sadece siyasi değil, ekonomik istikrarının da anahtarıdır.”
Yol haritasını millet çiziyor
“Türkiyenin AB ile ilişkilerinde perspektifini tayin edenin de yol haritasını belirleyen millettir. Burada özgüvenimizi asla kaybetmeyelim. Bundan sonraki yol haritamızı da bir defa kesinlikle milletimiz çizecektir.”
AByi tanıyoruz ama bilmiyoruz
İktisadi Kalkınma Vakfının (İKV) Nisan ayında 18 ilde yaptığı ankete göre araştırmaya katılan her 5 kişiden 4ü AByi daha önce duyduğunu ifade etmekle beraber, katılımcıların %85i AB hakkında ‘hiç veya ‘biraz bilgiye sahip değil. Araştırmaya göre AB hakkında bilgi düzeyi coğrafi olarak ülkenin batısından doğusuna doğru azalıyor. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiyede AB üyeliğine destek %61,8 iken, Türkiyenin AB üyesi olacağına inananların oranı sadece %30. Başka bir deyişle her 10 kişiden 6sı Türkiyenin AB üyeliğini destekliyor. Türkiyenin AB üyeliğine olan destek ise coğrafi açıdan karışık bir tablo sergiliyor. Türkiyenin AB üyesi olacağına inancın en yüksek olduğu bölge, %47,7 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi; en düşük olduğu bölge ise %22,8 ile İç Anadolu Bölgesi. Yaş aralığı olarak bakıldığında ise, 45 yaş altındaki nüfusun Türkiyenin AB üyeliğini daha fazla destekliyor.
Almanya, Rusya ve Fransaya ilk cevap
Türkiye; 1915 olaylarının yıldönümünde takındıkları tutum ve Ermeni tehcirini soykırım olarak nitelendiren ifadeler nedeniyle üç önemli küresel güç olan Rusya, Fransa ile Almanyaya tepkisini ve soykırım iddiaları karşısındaki kararlı tutumunu iki ayrı tören çerçevesinde sembolik düzeyde ortaya koydu. Türkiye; daha önce bakan düzeyinde katılımı tercih ettiği AB Günü resepsiyonuna bir müşteşarı, Rusya resepsiyonuna ise bir albayı temsili olarak göndermeyi tercih etti. Ankaranın bu tutumu; 1915 olayları nedeniyle Türkiyenin Rusya, Almanya ve Fransaya sembolik düzeyde ortaya koyduğu önemli tavır olarak algılandı.
Bir gün bu sorunları kaleme alacağım
Katılım sürecinde karşılaşılan sıkıntıları, bir eser kaleme aldığı zaman yazacağını açıklayan Erdoğan, “Bütün bunlara rağmen AB hala en büyük ticaret ortağımızdır. Dış ticaretimizin yaklaşık yüzde 40ını AB üyesi ülkelerle gerçekleştiriyoruz. Küresel krizin AB ülkelerindeki azalmasıyla bu oran çok daha yukarılara çıkma potansiyeline sahiptir. Bu ortaklığın bize sağladığı yarar kadar ABye katkısı olduğu da açıktır. Türkiyeyi dışlamış bir ABnin, değil küresel, bölgesel güç konumunu dahi muhafaza edemeyeceğine inanıyorum” dedi.