Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Elbette bugünlere kolay gelmedik. Hatırlayın, elde ettiğimiz her başarıya kulp takanlar, dudak bükenler oldu. Birileri sürekli karamsarlık, sürekli umutsuzluk, bunun yanında sürekli belirsizlik pompalamaya çalıştı. Elde ettiğimiz başarıların geçici olduğunu söyleyenler oldu. Sürekli riskleri öne çıkaranlar oldu. Kriz tellallığı yapanlar, hatta ekonomik kriz duasına çıkanlar oldu" dedi.
Erdoğan, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen İstanbul Ticaret Odası ödül törenindeki konuşmasına, gecenin sunuculuğunu üstlenen TRT'nin "Diriliş Ertuğrul" dizisinin başrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan için dile getirdiği, "Tabii Ertuğrul Gazi'nin huzurunda konuşmak, kolay bir iş değil. Serap Hanım'ın az önceki selamı da kolay iş değil, yürekten geliyor, candan geliyor. Onun için gerçekten Diriliş'teki başarınız, performansınız için tebrik ediyorum. Ailece tebrik ediyorum. Milletçe tebrik ediyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum" sözleriyle başladı.
Ödül töreni dolayısıyla katılımcılarla bir arada olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu anlatan Erdoğan, İstanbul Ticaret Odası ödül töreninin ülke, millet ve ekonomi için hayırlara vesile olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Marifet iltifata tabiidir. Bizim böyle bir prensibimiz var. Ekonomimiz ve ülkemiz için değer üreten kendi alanlarında temayüz etmiş kişi, kurum ve kuruluşlara tevdi edilen ödülleri, son derece önemli buluyorum. Ödül için önceki gün fethinin 562. seneyi devriyesini kutladığımız 7 tepeli bu aziz şehre atfen, 7 farklı kategorinin belirlenmiş olmasını da isabetli bulduğumu belirtmek istiyorum" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ekonomi, kültür-sanat, bilim, sosyal sorumluluk, yatırım, marka ve şehircilikle İstanbul Ticaret Odası Özel Ödülü'ne layık görülen kurumları ve kişileri tebrik ederek, bu vesileyle kuruluşundan bugüne kadar İstanbul Ticaret Odası'na emek vermiş, katkı sağlamış herkese şükranlarını sundu.
- "28 ŞUBAT'I, O MEŞHUR GÜNLERİ BİZZAT SİZLER YAŞADINIZ"
"Sizlerle birlikte ülkemizdeki tüm ticaret erbabına ekonomimize katkılarından, millete hizmetlerinden dolayı şahsım ve ülke adına teşekkür ediyorum. Bugüne kadar nasıl sizin yanınızda olmuş, gereken her türlü desteği vermişsek inşallah bundan sonra da yanınızda olmaya devam edeceğiz" diyen Erdoğan, Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu söyledi.
Erdoğan, büyük bir medeniyetin mirasçıları olduklarını belirterek, devlet kurumlarının köklü tarihleriyle olduğu gibi özel sektör kuruluşlarının kadim geçmişleriyle de büyük gurur duyduklarını dile getirdi.
İstanbul Ticaret Odası'nın 133 yıllık tarihiyle bu konuda müstesna bir yere sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "370 binden fazla üyesiyle Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise 5. büyük odası olan İstanbul Ticaret Odası, bu şehirle birlikte ülkemizin de adeta hafızası gibidir. Bugün Türkiye'nin ve İstanbul'un sahip olduğu ekonomik zenginliklerde, hiç kuşkusuz, İstanbul Ticaret Odası'nın ve onun değerli üyelerin büyük payı vardır. Osmanlı'nın dağılma döneminden İstiklal Harbimize, tek parti yıllarından çok partili siyasi hayata geçişe, darbe dönemlerinden demokrasiye dönüşe kadar tüm kritik dönemlere sizler şahitlik ettiniz. Rahmetli Özal'ın, adamlarımızla birlikte ülke olarak yoğun şekilde dünyayı ziyaret ettiği, dolaştığı, Türkiye'yi dış pazarlara, dost ve kardeş coğrafyalara açma gayretine sizler refakat ettiniz. 28 Şubat'ta sermayenin, iş adamlarının, ticaret erbabının renklere ayrıldığı, bir kısmının sırf düşüncesinden, inancından dolayı ötekileştirildiği o meşhur günleri, bizzat sizler yaşadınız."
"BUGÜNLERE KOLAY GELMEDİK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2001 krizinde faizlerin gecelik 7 bin 500'ü bulduğu, siftahsız günlerin, haftaların yaşandığı, ekonominin çökme noktasına geldiği o meşakkatli döneminin sıkıntılarını en fazla iş adamlarının hissettiğine işaret ederek, "Bunları niye anlatıyorum? Çünkü hafıza-i beşer, nisyan ile malüldür. Yani insanoğluna bir hafta önce yaptığınız bir şeyi anlatın, unutmuştur. Bir ay önce yaptığınız anlatın unutmuştur. Onun için sürekli tekrar gerekiyor. Aynı şekilde 2002'den itibaren sağladığımız istikrar, huzur ve güven ortamının bereketinden de biliyorsunuz istifade edenler sizlersiniz" diye konuştu.
İstanbul'da Mahmutpaşa'nın, Tahtakale'nin, Merter'in, ticaret merkezlerinin, organize sanayi bölgelerinin havasını teneffüs etmemiş olanların Türkiye'nin nereden nerelere geldiğini anlamasının zor olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki ayrımı en iyi yapacak olanların İstanbul Ticaret Odamızın mensupları olduğuna inanıyorum. Açıkçası bugün takdirle ifade edilen büyük Türkiye tablosunun en önemli temsilcileri, işte bu salonda bulunan sizlersiniz. Elbette bugünlere kolay gelmedik. Hatırlayın, elde ettiğimiz her başarıya kulp takanlar, dudak bükenler oldu. Birileri sürekli karamsarlık, sürekli umutsuzluk, bunun yanında sürekli belirsizlik pompalamaya çalıştı. Elde ettiğimiz başarıların geçici olduğunu söyleyenler oldu. Sürekli riskleri öne çıkaranlar oldu. Kriz tellallığı yapanlar, hatta ekonomik kriz duasına çıkanlar oldu. 2008 küresel krizinde ben sizlere inanarak, milletime güvenerek 'inşallah bu kriz bizi teğet geçecek' dediğimde, söylenenleri, yazılanları hatırlıyorsunuz değil mi?"
"TÜRKİYE NEREDE, BUNLAR NEREDE?"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel ekonomik krizin tüm yoğunluğuyla hissedildiği bir dönemde, Türkiye ekonomisinin rekor seviyelerde büyüme kaydettiğini ancak bu gerçeğe dahi sırtını dönenler olduğunu belirterek, "O dönemde ana muhalefet genel başkanı 'Yunanistan ekonomisi bizden daha iyi' tespitinde bulunuyordu. Bu çok anlamlıdır. Bunların ferasetinin ne kadar gerilerde olduğu açıkça ortada. Ülkede güya iktidara talip bu anlayışın Türkiye ekonomisiyle ilgili öngörüsü işte bu kadardır. Daha sonra bize örnek verdikleri komşumuz Yunanistan'ın ne hallere düştüğünü hep birlikte gördük" değerlendirmesinde bulundu.
Bu zihniyetin yurt dışına da Türkiye ile ilgili yanıltıcı bilgiler aktarmaktan geri durmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Türkiye'yi takip edenleri yanlış yönlendirmek için ülkeye yatırım gelmesini, sermaye gelmesini engellemek için, her türlü çaba gösterildi. Gezi olaylarında ekonomiyi durdurma çağrısı yaparak bunu yaptılar. Şimdi bugün de Gezi'nin ikinci yılını kutluyorlar. Toplanmışlar 3 bin kişi sağda, solda, toplamda bu kadar, bunu kutluyorlar. Dert başka, sıkıntı başka. Türkiye nerede, bunlar nerede? Bakınız, şurada bir Marmaray açılışımız oldu. Marmaray'ı yaptık, 18 ay oldu açılışı yapılalı ve Marmaray'dan şu ana kadar 73 milyon 500 bin yolcu geçmiş vaziyette. Aynı şekilde şu anda Avrasya Tüneli yapılıyor. İnşallah 2017 başında Avrasya Tüneli'nin açılışı olacak. O da şimdi hızla devam ediyor. Bunun ötesinde Yavuz Sultan Selim Köprüsü, yani Boğaz'da üçüncü gerdanlık o devam ediyor. Bu yıl sonuna kadar bitmesini planlamıştık. Burası da şu anda hızla devam ediyor. Dünyanın en geniş köprüsü olarak şu anda devam ediyor. Dört gidiş, dört geliş, ortasında da hızlı tren geçecek. Bu şekilde planlandı. Tabii bütünleştiği bir yer de nedir? Üçüncü havalimanı. Üçüncü havalimanı da şu anda dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi olacak. Yılda 150 milyon yolcu kapasiteli bir havalimanı. Bu havalimanının maliyeti 12 milyar avro. 25 yıl çalıştıracaklar ki şu anda süreç başladı ve 25 yıllık çalıştırma karşılığında da devlete 22 milyar avro kira ödeyecekler. Böyle bir anlaşmayla, yani iş bilenin, kılıç kuşananın. Yani cebinizde para var iş yapıyorsunuz o kolay bir iş. Önemli olan kaynakları farklı yerlerden elde edebilmek. Biz bunu başardık. Şu an o da hızla devam ediyor. Aynı şekilde İstanbul-İzmir. Şu anda İzmit geçişi köprü yapılıyor. Bu da yine asma köprü olarak dünyanın ilk üçü içerisinde ve İstanbul-İzmir arası 3,5 saate iniyor. Bunun da yine değeri 9 milyar dolar. Aynı zamanda bunlar burayı çalıştırırken belli anlaşma çerçevesinde de kira ödemeleri de yapacaklar."
Bolu Dağı Tüneli'nin önceki iktidarlar tarafından "patates deposu" veya "doğalgaz depolama merkezi"ne çevrilmesinin planlandığını anımsatan Erdoğan, projeyi aslına uygun şekilde bitirenin kendileri olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi yüksek hızlı trenle tanıştıranın da kendi başkanlığındaki hükümet olduğunu hatırlatarak, "(Eğer muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacaksak hala çuf çuf diyen trenlerle çıkılmaz. Artık hızlı treni yapacağız) dedik. Şu anda yaklaşık bin 250 kilometre bitirdiğimiz hızlı tren var ve bu hızla diğer illerimizde de devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Başbakanlığından önceki dönemde Türkiye'de 25 bankanın batırıldığını ve bunun devlete 40 milyar dolar maliyet çıkardığını anlatan Erdoğan, bu paranın da kendi döneminde ödendiğini kaydetti.
Erdoğan, "Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank... Bunlara devamlı ne yazıyordu? Görev zararları. 16 milyar sadece görev zararının bedeli. Bunları da halleden biz olduk ve şimdi bu bankalar uluslararası piyasalarda öncü bankalar arasında yer almaya başladı" değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE'Yİ ESİR VERMEYİZ"
"Kredi derecelendirme kuruluşlarının notları üzerinden bize politik yaklaşımlar sıraladılar. Fakat öyle yaptılar, böyle yaptılar tutmadı" diyen Erdoğan, Davos Zirvesi'ne son gidişinde dönemin IMF Başkanı'na "Siz bize para verip bu parayı mı alacaksınız, yoksa Türkiye Cumhuriyeti'ni mi idare edeceksiniz? Eğer bize verdiğiniz borcu tahsil edecekseniz, tamam, biz bunu size hangi şartlarda bize verdiyseniz ödemeye hazırız. Ama Türkiye'yi yönetmeye talipseniz, kusura bakmayın biz Türkiye'yi gayet iyi yönetiyoruz, size vermek suretiyle de Türkiye'yi esir vermeyiz" dediğini aktardı.
Erdoğan, başbakanlığa geldiğinde Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu, bugünse IMF'ye 5 milyar dolar borç verecek konuma gelindiğini kaydetti.
Başbakanlık görevine geldiğinde Merkez Bankası'nın döviz rezervinin, yarısı yurt dışında yaşayan vatandaşların olmak üzere 27,5 milyar düzeyinde olduğunu aktaran Erdoğan, bu rakamın bugün 122 milyar dolara çıktığını ifade etti.
Erdoğan, 17-25 Aralık darbe girişimiyle de Türkiye'nin milli kurumlarının, milli bankalarının, milli projelerinin ve milli itibarının hedef alındığını belirterek, "Tabii bütün bunlar bize karşı olmaktan öte, aynı zamanda size, sizin gibi başarılı iş adamlarına, topyekün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına haksızlık ettiler. Ama biz bunların hiçbirine prim vermedik, hiçbirine 'eyvallah' demedik. Yere sağlam bastık, kararlı yürüdük, sizlere güvendik ve hamdolsun bugünlere ulaştık" diye konuştu.
Reel sektörün, sanayinin, ticaretin, sokağın, çarşının, pazarın taleplerine daima kulak verdiğine işaret eden Erdoğan, "Politikalarımızı buna göre belirlemenin gayreti içinde olduk. Bu salondaki arkadaşlarımız tevekkül ederek, Türkiye'nin potansiyeline inanarak, el birliği, gönül birliği yaparak heyecanla işlerine sarıldılar ve yeni Türkiye'nin kapılarını araladılar" dedi.
Gerek başbakanlığı, gerekse cumhurbaşkanlığı döneminde gezilerinde iş adamlarına da yer verdiğini hatırlatan Erdoğan, "Oralarda karşılıklı olarak sektörel anlamda bu görüşmeler yapıldı ve her gittiğimiz yerde iş bağlantıları vesaire, bu adımları bu şekilde attık. Çünkü güçlü devlet olmanın adımlarını, bir şekilde atmamız gerekiyordu. İstanbul Ticaret Odası'nın hafızası ve birikimi, geçmişi doğru değerlendirmemize yardımcı olduğu kadar, geleceği şekillendirmemizde de yol gösterici olacaktır" değerlendirmesini yaptı.
"SİYASETTE, ESKİ USULLER PRİM YAPMIYOR"
Salonda bulunan iş adamlarına seslenen Erdoğan, "Sizler ticaret erbabısınız. Hem dünyadaki gelişmeleri hem de toplumumuzun içinden geçtiği değişimi yakından takip ediyor, izliyorsunuz. Ekonomide olduğu gibi siyasette de artık babadan kalma, eski usuller prim yapmıyor. Güncelleme, toplum değişirken, iş dünyası değişirken, siyaset de buna göre değişmek zorunda kalıyor. Geleneği hor görmeden, zamanın ruhunu iyi okuyarak, değişimi takip edip buna göre kendilerini ayarlayabilenlerin başarıyı yakaladıkları bir dönemdeyiz. Değişime direnenler sonunda çemberin dışına atılmaktan kendilerini kurtaramazlar" görüşünü dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 2 aydır seçim sürecinde olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Siyasi partiler açıkladıkları seçim beyannameleriyle, mitinglerle, kampanyalarla yoğun bir şekilde sahadalar. Şahsen ben de bu süreçte gerek toplu açılış programları, gerekse teşekkür ziyaretleriyle vatandaşlarımızla, toplumumuzun çeşitli kesimleriyle bir araya geliyor, hasbihal ediyorum. Hem seçim sürecini hem de siyasi partilerin vaatlerini yakından takip ediyorum. Bazı siyası partilerin 1970 model, 1990 model popülist siyaset yöntemleriyle öne çıkmaya çalıştığını üzüntüyle görüyorum. Bu ülke, değerli arkadaşlarım, popülizmden çok çekti. Öyle ki 'bir veren ben 5 veririm', 'iki anahtar veririm', 'iki konut dairesi veririm' bunların hepsini gördük. Milletimize kaşıkla verip kepçeyle geri alan siyaset anlayışının Türkiye'ye faturası çok ağır oldu."
"CUMHURBAŞKANI OLARAK GÖZ YUMAMAM"
Erdoğan, Başbakanlık görevine geldiğinde işçi ve memurdan yapılan zorunlu tasarruf ve konut edindirme yardımı kesintilerinin 18,5 milyar dolar düzeyinde olduğunu dile getirerek, "İşçiden, memurdan kesilmiş. Ya devlet işçisine, memuruna borçlu olur mu? Bunlar ödemeleri yapamaz hale geldikleri için işçiden, memurdan kesmek suretiyle bu devleti 18,5 katrilyon, sadece bu noktada, bu iki başlıkta borçlandırdılar. Biz bunları ödedik" dedi.
"Ülkemizin yeniden böyle bir felakete sürüklenmesine, tabii ki bir cumhurbaşkanı olarak göz yumamam" ifadesini kullanan Erdoğan, "Ben damdan düştüm ama bunlar damdan düşmüş değil. Bunların hastaneleri yönettikleri zamanı biliyoruz. Hastanelerin hali neydi, biliyorsunuz. Hijyen koşulları diye bir şey kalmamıştı. Zaten hastane yoktu. Sağlam girseniz hastaneden hasta çıkarsınız. Bu hale gelmişti. Ama şimdi biz bütün hastaneleri birleştirmek suretiyle vatandaşımız istediği hastaneye gitme şansını yakaladı bu dönemin içerisinde. Onun için düşüncelerimi, eleştirilerimi, tekliflerimi her fırsatta milletimle paylaşıyorum. Gittiğim illerde vatandaşlarıma yeni Türkiye teklifiyle, yeni anayasa ve başkanlık sistemi teklifimle birlikte ifade edilen vaatlerin yanlışlığını da anlatmaya çalışıyorum. Bu konuda beni en iyi anlayacak olanın sizler olduğuna inanıyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yılda 1 milyon istihdam vaat ediyor, halbuki sadece geçtiğimiz yılın yeni istihdam sayısı ne biliyor musunuz? 1 milyon 350 bin. Mevcut Hükümet, 1 milyon 350 bin istihdam yapmış o ise 1 milyon istihdamdan bahsediyor. '800 bin kişiye mesleki eğitim' diyor. Halihazırda mesleki eğitim verilenlerin sayısı 1 milyonu aşmış durumda. Yani bunlar, olanları da takip etmiyor. Kadın ve genç istihdamını teşvik etmeyi vaat ediyor, bu konudaki teşvikleri en iyi sizler biliyorsunuz. Anamuhalefetin çalışma hayatıyla ilgili 160 vaadi var, 110'u zaten şu anda yapılmış durumda. '100 Yılın Projesi' diye güya bir proje açıkladılar, çıka çıka bizim Kanal İstanbul projesindeki iki şehirden biri çıktı. Bir de her gittiği yerde 'Bana 4 yıl verin işsizliği bitireyim' diyor. Açıkladığı projede ise, orayı okudum, orası da çok enteresan, işsizliği '2035 yılında yüzde 5'e indireceğim' diyor, bunu vaat ediyor. Nasıl bir iş bu? Allah aşkına bir projesiyle diğer vaadini tekzip eden, yalanlayan siyasetçi olur mu?"
"ŞOKE OLDUM"
Milletin bu kadar ciddiyetsiz, ülkesinden ve milletinden bihaber siyasetçileri hak etmediğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bakınız çok enteresan, Eskişehir'de konuşuyor, diyor ki, 'Üniversite öğrencileri sizden nasıl harç alırlar.' Şoke oldum. Yani neredeyse 2 yıl oldu biz harcı kaldıralı, ben Başbakandım harcı kaldırdık, 'üniversite harcı' diye bir şey yok. İnsan buna üzülüyor. Bunların kılavuzu da sıkıntılı. Bundan dolayı durumlar çok kötü."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin "istikrar ve güven ortamı" derken, onların "Türkiye'yi kaosa sürükleme ittifakı yaptıklarını" dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti: "Anamuhalefet bunun içinde, milliyetçi olduğu iddiasındaki parti bunun içinde, bölücü örgütün güdümündeki parti zaten bu ittifakın tam merkezinde. Değerli dostlar, değerli kardeşlerim, şurayı çok iyi bilmemiz lazım; Türkiye istikrar ve güven ortamını asla kaybetmemeli. O kadar enteresan ki 6-7-8 Ekim olaylarında halkı sokağa dökenler, düşünebiliyor musunuz bu ülkede kandan beslenenler, işte Van'da bizzat gördüm, önce bilboardlarda kan akan musluklar... Biz eleştirileri yükseltince 1 hafta sonra kan akan muslukların bilboardlardan kaldırıldığını gördük ama bunlar zaten su dahi akıtmıyorlardı ki, bunlar ancak kan akıtabilirler. DSİ'ye talimat verdim ben 'Van'a su götür' diye. Halbuki suyu götürmek veya getirmek belediyenin işiydi, yapmadı ve biz DSİ ile Van'ın su sorununu çözdük, bu adımları attık."
- "DAĞDAN TALİMAT ALIYORLAR, GELEMİYORLAR"
Ziyaret ettiği bazı illerde belediye başkanlarının kendisini karşılamaya gitmemesine de değinen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Çok ilginç, Hakkari Havalimanı'nın açılışından sonra 'Ben de çağrılsaydım oraya gelirdim' gibi de bir açıklama yaptı. Ben şu ana kadar bu partinin mensuplarının belediye başkanı olduğu 5 ile gittim. Hiçbir yerde bunlar beni karşılamaya gelmedi. Karşılamaya gelseler ben makamlarında kendilerini ziyaret edeceğim. Mesela Çanakkale'de CHP'li belediye başkanı, karşılamaya geldi, ben makamına gittim, ziyaret ettim. Karabük'te MHP'li belediye başkanı geldi, biz de makamına gittik. Hatta bir de toplu açılış törenine geldi. Ben de kendisinden rica ettim, 'Bir konuşma yapar mısınız' dedim, 'memnuniyetle' dedi ve çıktı bir selamlama konuşması yaptı. Biz bu ülkede dayanışmayı, birliği, beraberliği bu şekilde tesis edeceğiz ama onlar dağdan talimat alıyorlar böyle bir yere gelemiyorlar. Bakınız çok ilginç, Ermeni lobisiyle, The New York Times ile Ekonomist ile bir olmuşlar Türkiye'nin üzerine kara bulutlar çağırma seansları düzenliyorlar. Pensilvanya'daki Paralel Yapı'nın elebaşının beddua seansları işe yaramayınca şimdi kaos senaryosu seanslarına başladılar. Biz bunlara aşinayız."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önce 2007 ve 2011 yıllarında da benzer senaryoların ortaya konulmak istendiğini, benzer tehditler savuranların olduğunu, Gezi olayları ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde benzeri oyunların oynanmaya çalışıldığını vurguladı.
Erdoğan, "Tüm bu saldırılar karşısında ülkesinin ve milletin yanında yer alması gereken insanlarımızı, özellikle küçük çıkar hesaplarına karşı dikkatli olmaya davet ediyorum. Yazılan senaryolarda kendilerine biçilen figüran konumlarını bunlar adeta başrol oyuncusu olarak sanıyorlar" diye konuştu.
Siyasi hayatı boyunca karşısında daima güçlü bir muhalefet görmek istediğini ve bunu TBMM konuşmalarında da söylediğini hatırlatarak, konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: "Demokrasi güçlü bir muhalefetle güç bulur ama maalesef Türkiye'de güçlü bir muhalefeti göremedik. Her zaman zayıf bir muhalefet ve bu siyasete rekabet getirir ama bunu göremedik. Bakınız ben '2023' diyorum, bunun için 'başkanlık sistemi' diyorum. Muhalefet partileri Türkiye'yi yeniden koalisyon dönemlerine döndürmenin hesabını yapıyor. Benim gündemimde yeni anayasa ve onunla birlikte de başkanlık sistemi var. Türkiye'nin rotasını 1990'lara çevirmek isteyen bir muhalefetle karşı karşıyayız. 'Eski Türkiye daha iyiydi' diyebilecek kadar kontrolü kaybetmiş durumdalar. Yeni Türkiye'nin karşısına alternatif olarak eski Türkiye'yi koyan bir anlayışla 7 Haziran'da Türkiye seçime gidiyor. Ben milletimin bu seçimlerde bir kez daha irfanıyla, izanıyla, vicdanıyla hareket edeceğine, bu şekilde doğruyu ispat edeceğine kesinlikle inanıyorum. İş dünyamızın da bu konuda inisiyatif alması gerekiyor. Çünkü eski Türkiye özlemcilerinin hedefi olan kaostan ilk ve en fazla etkilenecek olan ticaret camiasıdır, sanayi camiasıdır. "
- "YARIN SIKINTIYA DÜŞERSEK FATURA BÜYÜK OLACAKTIR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin her alanda olduğu gibi ekonomide de ölçeklerinin çok büyüdüğüne dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Dün bu ülkede kriz çıkarmak için 5 milyar dolarlık bir manipülasyon yetiyordu. Bugün biz bu meblağdan çok daha fazlasını Suriye'den gelen sığınmacılar için harcadık, en küçük bir olumsuzluk da hamdolsun hissetmedik. İş adamlarımızın önlerindeki rakamlar da aynı şekilde onlarca kat büyüdü. Yarın sıkıntıya düşersek hem ülke olarak hem de iş adamları olarak önümüze çıkacak fatura da buna göre büyük olacaktır. Türkiye'nin istikrar ve güven ortamına sahip çıkma konusunda hep birlikte sorumluluk üstlenmek mecburiyetindeyiz. İstanbul Ticaret Odası üyesi her bir arkadaşımın bu gerçeğin bilincinde olduğunu biliyorum. Sizlerden beklentim; istikrar ve güven ortamının devamı konusundaki hassasiyetinizi icraata dönüştürmenizdir."
Erdoğan, törende ödül alanları tebrik ederken, iş adamlarına çalışmalarında başarılar diledi.
- TÖRENDEN NOTLAR
Sunuculuğunu oyuncu Engin Altan Düzyatan'ın gerçekleştirdiği ödül töreni, Ankara Devlet Tiyatrosu Opera ve Bale Sanatçısı Selva Erdener'in konseriyle başladı.
İTO'nun tanıtım filminin gösterildiği törende daha sonra ekonomi, kültür-sanat, bilim, sosyal sorumluluk, yatırım, marka ve şehircilik olmak üzere 7 ayrı kategori altında başarı göstermiş kişi, kurum ve kuruluşlara ödülleri verildi.
Ödülleri sahiplerine Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İTO Başkanı İbrahim Çağlar tarafından takdim edildi.
Törende, "Erguvan" ödülünü sanata ve kültüre katkılarından dolayı Mercan Dede aldı.
"Cesaret" ödülünün dünyada en fazla ülkeye uçan havayolu şirketi olması nedeniyle Türk Hava Yolları'na (THY) verildiği törende, "Sıradışı" ödülüne ise dünya bilgisayar piyasasında geliştirdiği sıra dışı fikirlerle Cevat Yerli layık görüldü.
Törende, "Proje Ödülü"ne, Türkiye ve İstanbul'a son 13 yılda yaptığı iletişim ve ulaşım projeleriyle katkı sağladığı için Binali Yıldırım'a takdim edildi.
"İstanbul'un Martısı" ödülünü, Kadınlar Voleybol Dünya Şampiyonası'nda dünya şampiyonu olarak Türkiye'yi uluslararası platformda başarıyla temsil ettiği için, Eczacıbaşı Vitra Voleybol Takımı'na verildi. Ödülü takım adına Faruk Eczacıbaşı aldı.
Törende, "Bilim" alanında astro fizik alanında Türkiye'yi uluslararası bilim camiasında başarıyla temsil ettiği için Prof. Dr. Serap Tilav'a sunuldu.
"İnsan ve Doğa" ödülünü ise iş sağlığı ve işçi güvenliğine verdiği önemden dolayı Tosyal Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı layık görüldü.
İTO tarafından verilen "Özel Ödülü" ise, odanın halen faaliyette bulunan en eski üyesi olması dolayısıyla 1917 yılında kurulan dünyanın en esti tıraş bıçağı firması Zaza Group adına Paul Zazadze'ye verildi.
Ödül töreninin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ödül alan katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.
Törende, İTO Başkanı Çağlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a üzerinde annesi Tenzile ve babası Ahmet Erdoğan'ın isimlerinin hat sanatıyla yazılı olduğu hediye takdim etti.
Törene, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, AK Parti İstanbul Milletvekili Egemen Bağış'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.