Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin, 3 Eylül'de başlattığı oturma eylemi 75. güne girdi.
Diyarbakır'da görev yapan 50 kadın öğretmen, ellerinde çocuklarının fotoğrafıyla bekleyişini sürdüren aileleri ziyaret etti. Ailelerle görüşerek, acılarını paylaşan öğretmenler, onlara desteklerini iletti.
Öğretmenlerden Şirine Eronat yaptığı açıklamada, eğitimci ve anne olarak çocukları için oturma eylemi yapan anneleri desteklediklerini bildirdi.
Anneleri televizyonda izlediklerinde içlerinin sızladığını, onların yanlarında olduklarını göstermek için ziyareti gerçekleştirdiklerini ifade eden Eronat, "Terör örgütü tarafından kaçırılan çocuklar şu anda dağda değil, okulda olması ve bir meslek sahibi olmak için çabalaması gerekirken ailelerinden koparıldı. Annelerin yanlarında olduğumuzu göstermek için eğitimci olarak buradayız." dedi.
Eronat, anneleri dinlediklerini, onların bu durumlarının kendilerini de üzdüğünü aktararak, "Olumlu sonucun alınması, onları sevindireceği kadar bizi de sevindirecek. İnşallah tez zamanda güzel haberler alacağız hep birlikte." ifadelerini kullandı.
Berrin Aksoy, annelerle görüştüklerini ve yaşadıklarından etkinlendiklerini aktararak, "Hepsinin ayrı ve çok acıklı hikayesi var. Ben de bir anneyim. Anne olarak insanın evladından ayrı kalması, evlat hasreti çekmesi çok zor. Hepsinin acılarını yüreğimizde paylaşıyoruz. İnşallah tez zamanda çocuklarına kavuşurlar." diye konuştu.
"İSTERDİM Kİ ÇOCUĞUM OKUSUN, MESLEK SAHİBİ OLSUN"
İstanbul'dan 5 yıl önce 14 yaşında dağa kaçırılan oğlu Tuncay Bingöl için Diyarbakır'a gelerek oturma eylemi yapan anne Fatma Bingöl de öğretmenlerin kendilerini ziyaret etmesinden dolayı mutlu olduğunu, bir o kadar da duygulandığını söyledi.
Bingöl, şunları dile getirdi:
"Çocuğum okulda olması gerekirken şu anda dağda, eline silah vermişler. Ben istemiyordum çocuğum silah taşısın. İsterdim ki çocuğum okusun, öğretmen, polis, meslek sahibi olsun ama bırakmadılar. Çocuğumun elinde silah yerine kalem olması gerekiyordu, bırakmadılar çocuğum okusun. Çocuklarımızın heveslerini kursaklarında bıraktılar, hayallerini, hayallerimizi yıktılar. Rabb'im onlara bırakmasın, ahımızı onlardan alsın, evlatlarımızı da hayırlısıyla bize kavuştursun."