Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Ankara Beştepedeki Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde üniversite rektörleriyle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son terör saldırıları ve 30 şehit haberi sonrası sert açıklamalarda bulundu.
Milletimiz müsterih olsun diyorum; bölücü terör meselesini Allahın izniyle çözecektir. Devletin çarkı ağır işler ama bir işlemeye başlayınca da hiç bir algı operasyonunun durması da söz konusu değildir. diyen Erdoğan, isim vermeden MHP ve HDPyi sert sözlerle eleştirdi.
İŞTE ERDOĞANIN AÇIKLAMALARININ SATIR BAŞLARI
Dağlıcada ve ığdırda şehit düşen asker ve polislerimize Allahtan rahmet diliyorum. Yaralı askerlerimize de şifa temenni ediyorum.
16 askerimiz ve 13 polisimiz Türkiyenin 30 yılı aşkındır tevam eden terörle mücadelede şehitler kervanına katıldılar.
Türkiye bizim ortak hayat alanımızdır.
Unutmamalıyız ki TBMM hepimizin meclisidir. Hükümet hepimizin hükümetidir. TSK hepimizin ordfusudur. Adalet Teşkilatımızın mensupları hepimizin hakimidir savcısıdır. Yöntemde söylemde anlaşamayabiliriz ama hedefler konusunda ortak olmalıyız.
ÜLKE BEKAASI SÖZKONUSU OLDUĞUNDA...
Ülkenin bekaası sözkonusu olduğunda bir araya gelmek şarttır. Ben hiç bir zaman siyasi rekabetten kaçmadım. Ülkem söz konusu olduğu zaman görev ve sorumluluktan kaçmadım.
Bölücü terör örgütü ve diğer terör örgütlerinin saldırılarını ama fakat demeden açıkça mertçe kınamayan herkesin bu ülkeyle bu milletle olan bağında sorun vardır.
Moral bozmaya gönülleri karartmaya yönelik her söz teröre hizmet eder. Ülkesine milletine karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen muhalefetin, medyanın sorumlulukları yok mu? Sırtını terör örgütüne dayayan siyasi partinin yaşananlarda hiç mi sorumluluğu yok? Koalisyonda uzlaşmak yerine hesaplaşmacı bir tavrı takınan muhalefetin hiç mi sorumluluğu yok?
TAYYİP ERDOĞAN FANİDİR AMA BU DEVLET BAKİDİR
Tayyip Erdoğan düşmanlığını terör örgütüyle, paralel örgütle aynı hizada duranları görmezden gelebilir miyiz? Tayyip Erdoğan fanidir ama bu devlet bizden sonrakiler için de var...
Söylenen her söz tarihe atılan bir imzadır. Geçmişteki yanlışlarıyla ihanetleriyle ülkemizin bugününe etki yapmış olan herkes bu kıstaslarla değerlendirilmektedir.
MURAT GİRAY HAN ÖRNEĞİ
İkinci Viyana kuşatmasında Osmanlıya ders vermek için Murat Girayhanın ihanetini unutmuyoruz. enver Gireceğine Bulgar girsin diyenlerin ihanetini çok iyi biliyoruz. Bugün de Erdoğan kaybetsin de ne kaybedersek kaybedelin anglayışı var.
(Murat Giray Han (Ölüm. 1696)
Murat Giray Han 1678-1683 yılları arasında Kırım Hanı. II. Viyana Kuşatmasındaki tartışmalı rolüyle tarihe geçti. Osmanlı Sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 1678 yılında Kırım hanı I. Selim Girayı görevden alarak yerine Murat Girayı atadı. Murat Giray 1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşında Osmanlı ordusunun yanında yer aldı. 11 Ağustos 1678de Ukraynadaki Çiğrin Kalesinin Ruslardan alınması sırasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşaya birlikte hareket etti. Murat Giray 1683 yılında II. Viyana Kuşatması sırasında sadrazamla büyük bir görüş ayrılığına düştü. Kuşatma sırasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Murat Girayı küçümsedi ve görüşlerini dikkate almadı. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Murat Giraydan Viyanaya yardıma gelmesi beklenen Leh kralı III. Jan Sobieskiyi durdurmasını bekliyordu. Oysa Murat Giray Tuna nehrini geçmekte olan Leh ordularına müdahale etmedi. Gerçekliği tartışmalı olan bazı iddialara göre Murat Giray Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın hakaretlerine gücenmiş ve ona bir ders vermek amacıyla Viyana Kuşatmasında Osmanlı ordusuna yardım etmemişti. Kuşatmanın başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Murat Girayı görevden aldı. Kısa bir süre sonra Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın kendisi de görevden alınarak idam edildi. Murat Giray geri kalan 13 yıllık yaşamını Saraçeli çiftliğinde geçirdi ve 1696 yılında öldü.)
Bugün terör örgütü karşısında mücadele ederken bu tür küçük hesaplar peşinden koşanları şiddetle kınıyorum.
BEN HESABIMI BU DÜNYADA MİLLETİME ÖBÜR DÜNYADA RABBİME VERECEĞİM
Ben yaptıklarımın hesabını bu dünyada milletime öbür dünyada da rabbime vermeye hazırım. Demokrasilerde hesaplaşma sandıkta olur.
Türkiyenin iktidar partisi kadar muhalefet partilerine de ihtiyacı vardır. Demokrais gücünü sadece iktidar partisinden almaz. Güçlü demokrasi gücünü güçlü muhalefetten de alır. Kamuoyunun haber alma hakkını savunacak medyaya da ihtiyacı var. Türkiyenin birliğini beraberliğini korumaya ihtiyacı var. Siyasi partiler de medya da aydınlar da milletimin bu anlayışına katkı sundukları kadar anlamlıdır.
SİYASETÇİNİN, AYDININ BÖYLE BİR HAKKI YOK
İlkesiz bir şekilde işine geldiğinde teröre destek veren, işine geldiğinde askeri polisi suçlayan bir siyaset anlayışını kabul edemeyiz. Dünyanın hiç bir yerinde ne siyasetçilerin ne de aydınların kendi devletinin aleyhinde yalanla gerçek dışı algılar oluşturma hakkı yoktur. Bu demokrasi ve özgürlük hakkı değildir. Bu ülkesine yabancılaşma ve ihanettir.
Milletimiz müsterih olsun diyorum; bölücü terör meselesini Allahın izniyle çözecektir. Devletin çarkı ağır işler ama bir işlemeye başlayınca da hiç bir algı operasyonunun durması da söz konusu değildir.
ÖRGÜTÜN KAYBI BİNLERLE İFADE EDİLİYOR
Şu anda yurt içinde yurt dışında bölücü örgüte ciddi zararlar verildi. Örgütün kayıpları binlerle ifade edilyor.
Biz terör sorununu çözmek için samimiyetle her yolu denedik. Önce demokratik açılım dedik, ardından milli birlik dedik ve ardından çözüm süreci dedik. Ne yazık ki açılan eller karşılığını bulmadı. Bugüne kadar şehit aileleriyle görüştüm. Kendilerine taziyelerini ilettim. İşte bu acıların yaşangmasını, annelerin babaların gözyaşını engellemek için çok uğraştık, vermeye de devam edeceğiz. Terör örgütü yeniden silaha başvurarak bizim arzu ettiğimiz çözüm yolunu kapattı.
MİLLETİMİZİN RAZI OLACAĞI TEK ÇÖZÜM VAR
Elinde molotof varsa bu bir silahtır. Güvnelik güçlerine silah kullanma yetkisini veriri. Bu saatten sonra devletin ve milletin razı olabileceği tek çözüm terör örgütünün tüm faliyetlerine son verip silahları gömmesi ya da Türkiyeyi terk etmesi gerekiyor. Terör örgütünün silah bırakması konusunda en büyük görev bölgedeki halkımıza düşüyor. Bölge insanı Şemdinlideki gibi güvenlik güçlerimizin yanında durursa terör örgütü amacına ulaşamaz.
Ceylanpınarda evlerinde uyuyan polislerimizi, alçakça kurşunlayanlar örgütün ta kendisidir. Polisleri olay var diye çağırıp saldıranlar örgütün ta kendisidir. Hastanenin acil servisinde nöbet tutan polisi şehit eden terör örgütünün ta kendisidir.
Cami, okul dinlemeyen, rektörümüzün de ifade ettiği gibi fakültelerimize kadar adım atanlar terör örgütlerinin ta kendisidir.
ÇATIŞMALARI ŞAHSIMIN BAŞLATTIĞI İDDİASI...
Israrla çatışmaları devletin hükümetin, ve hatta şahsımın başlattığı iddiası dezenformasyondan kara propogandadan başka bir şey değildir. Bu iftirayı ortaya atanlar dökülen her şehit kanına ortaktır. Yıllarca yaşatmanın mücadelesini verdik.
Bu ülkenin ayağa kalması için neler yaptığımız ortada. Bugüne kadar yapılanglar karşısında bugün bakılacak yer ankara değil Kandildir.
İşte yaptıkları açıklama, biz gücümüzü YPKdan alıyoruz, biz gücümüzü PKKdan PYDden alıyoruz. Vahşet ortada. Başka aranacak bir şey yok. Ülkesinin ve milletinin yanında, dağdaki teröriste araç yüklü gıda götüren bakıyorsunuz o partinin milletvekili. Bir TV programında düşünün bana birlikte mülakatı yaptığımız arkadaşımız 400 vekille ilgili soru soruyor ve ben kendilerine 7 Haziran öncesi Kırşehirdeki sözlerimi söylüyorum ve hemen Tweetler hemen başlıyor. Basında Amiral gemisiyiz diyenler başlıyor ve Ne yani 400 vekil olsaydı şehitler olmaz mıydı diyor. Ondan sonra kalk biz aramızda toplantı yaptığımızda medyada dürüstlük ilkelerimizdir bu değişmez diyorlar.
BİZ DE MUHALEFET OLDUK
Biz de muhalefet yaşadık. Muhaleftteyiz diye ortalığı şiddete hiç bir zaman mahkum etmedik. Ama bu mücadelenin hukuk dışı mücadelelerle yürümesine asla müsade etmeyiz.
Şu anda yaşanan olaylar şahsımın, devletimin tercihi değildir. Bingöl Üniversitesi rekötümü dinlediğim zaman demekki üzerimize düşen daha farklı görevler var. Orada gerek hocalarımızın, öğrencilerimizin can güvenliğini koruma devlet sorumluluğundadır. Bunu yapmaya mecburuz. Yetkiyi aldığımız millete karşı sorumluluğumuz bunu yapmaktır.
Polisimiz, askerimiz, istihbartımız, klöy korucularımızla çok daha sıkı bir işbirliğiyle yürüyen mücadelenin başarıya ulaşacağından hiç kimsenin kuşkusu olmaz. Milletin geleceğini üç beş teröriste teslim etmedik etmeyeceğiz.