Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Bugün Halepçe Katliamı ın yıldönümü. Kuzey Irakaki Halepçede 30 yıl önce kimyasal silahla öldürülenler anılıyor.
Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak, 1980li yılların ortalarında, bir yandan İranla savaşırken, diğer yandan da Kürt isyancılarla mücadele ediyordu. Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi ile Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği, Saddam Hüseyin yönetimine karşıydılar. İki rakip örgütün ‘Kürdistani Cephe adı altında birleşmesi ve Süleymaniye çevresini kontrol altına almaya başlaması Saddam Hüseyini kızdırdı.
Halepçe Katliamı Fotoğrafları
‘Kimyasal Ali işbaşında
Önce kuzeni Hasan Ali Mecidi (Kimyasal saldırıları operasyonları yönettiği için Kimyasal Ali olarak tanındı) Baas Partisinin Kuzey Bürosu (Kürtlerin yaşadığı bölge) Genel Sekreteri olarak atadı. 27 Mart 1987de de Mecide kuzeydeki tüm devlet birimlerini yönetme yetkisi verdi. Yani kendisiyle eşdeğer yetkilerle donattı. Saddam Hüseyin ve Mecid, Kürt sorunundan sonsuza kadar kurtulmak için Enfal ismini verdiği ülke tarihinin en kanlı operasyonuna girişti. Kara harekatları, havadan bombalamalar, yerleşim yerlerinin sistematik bir şekilde yıkılması, toplu zorunlu göçler, idam mangaları ve kimyasal saldırılar Enfal operasyonunun başlıca yöntemleriydi.
Kimyasal bombalar ilk olarak Balisan Vadisi de kullanıldı. Bu saldırıda kaç kişinin öldüğü hâlâ tam bilinmiyor. Balisanı, Şanexşê köyü takip etti. Rejim güçleri burada toplanan Talabaniye bağlı güçlere ve ailelerine saldırdı. 28 kişi öldü, 300 kişi yaralandı. Kimyasal saldırıların üçüncü ve en büyüğü ise Halepçeye yapıldı.
Halepçe Katliamı
Irak Kürdistanının İran sınırına çok yakın kasabası Halepçede yaklaşık 76 bin kişi yaşıyordu. Hemen yukarısında, İran sınırına oldukça yakın Hurmal kasabası vardı. Her iki yerleşim merkezi de Irak için stratejik öneme sahipti.
İran-Irak savaşı tüm şiddetiyle sürerken, 1988in 15 Martında İran ordusu ‘Zafer-7 adıyla, Irakın içlerine doğru bir taarruz başlattı. Celal Talabaniye bağlı güçler de, İran askerleriyle birlikte hareket ediyordu. İran ordusu ve Talabaninin peşmergeleri Halepçeyi geçerek, gece botlarla Derbendikan Gölünün güneyine çıktı ve Süleymaniye karayolunu tuttular.
Tüm iletişim hatları kesilmiş ve bölgenin Irakla bağı kopmuştu. Bu bölgede dört bin Irak askeri de vardı. İran ordusunun bu kadar yaklaşması ve bölgenin Kürtlerin denetimine girmesi Baas rejiminde panik oluşturdu. Saddam Hüseyin İran Ordusunun ilerlemesini durdurmak için Mecide bir kez daha kimyasal saldırı emri verdi.
Mecidin komuta ettiği Irak birlikleri 16 Martta Enfalin en acımasız saldırısı için düğmeye bastı. Önce hava bombardımanı, ardından topçu atışı başladı. Ancak Halepçe sakinleri çok korkmadı. Saldırıyı, yıllardır süren savaş nedeniyle, artık yaşamlarının bir parçası olarak algıladı. Evlerine ve sığınaklara girdiler. Ancak Irak Ordusunun taktiğinden haberdar değillerdi.
Irak ordusu önce bölgeyi konvansiyonel silahlarla bombalayarak camların kırılmasını sağladı. Bununla ikinci harekatın önünü açtı. Sonra da kimyasal bombalar devreye girdi. Camlar kırıldığı için içeri kaçanlar da zehirli gazlardan kurtulmadı.
İkinci bombardıman başladığında ortaya kesif bir koku yayıldı. Hayatta kalanların çoğunun “elma kokusu” dediği kokuya kimse anlam veremedi. Verecek zaman da kalmadı zaten. Kokuyu genizlerinde hisedenler birer birer ölmeye başladı. Hem insanlar, hem hayvanlar…
Bombardımanda hardal, sarin ve VX gibi gazlar içeren bombalar kullanılmıştı. Gazı soluyanların derisi yanmaya başladı, solunum sistemleri çöktü. Kimisi evinin kapısının eşiğinde, kimisi bahçesinde, kimisi duvar dibinde, kimisi ise ‘kurtulurum umuduyla kaçtığı dağ yolundu ölüme yakalandı.
17 Marta kadar aralıklarla süren saldırılarda ölenlerin sayısı hâlâ bile net değil. Bir çok kesiminin kabul ettiği ortak sonuç, çoğu kadın ve çocuk en az 5 bin kişinin öldüğü, 14 bin 765 kişinin yaralandığı. Ancak savaştan sonra kasabaya giden yabancı gözlemciler, sayının çok daha fazla olduğu görüşünde.
Me gotî Hîtlerî miriy, carê şîn na bitin.
Me nizanî dê kurê wî Bexda mezin bitin...
(Biz Hitler öldü, bir daha doğmaz diyorduk,
Oğlunun Bağdatta büyüdüğünü bilmiyorduk.)
Eyaz Yusif bu sözlerle anlatmıştı Halepçe Katliamını. Elma kokusuyla gelmişti ölüm. Bir karabasan, bir ahir zamandı Halepçeyi bir anda teslim alan