Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Ülke TV ekranlarında yayınlanan ve sunuculuğunu Dr. Murat Yılmaz ile Prof. Dr. Mehmet Şahin'in üstlendiği Haftanın Raporu programına bu hafta Dr. Hüseyin Aydın konuk oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da avukatlığını yapan Aydın, darbe kararının Pensilvanya’da nasıl alındığını, darbenin nasıl planlandığını ve 15 Temmuz günü nasıl harekete geçildiğini detaylı bir şekilde izah etti.
Aydın, darbeye giden süreci şu sözlerle anlattı:
Bugün hukuki olarak biliyoruz ki bu örgüt siyaseti dizayn etme yollarına başvurdu. CHP lideri Deniz Baykal ve MHP’li vekillere yapılan kaset kumpaslarının altında bunların parmağı vardı. Aynı şekilde 17-25 Aralık’ya doğrudan hükümeti hedef aldılar. Sayın Cumhurbaşkanımız ve yakın çevresinin tasfiyesini amaçladılar. O da başarılı olmayınca 30 Mart 2014 seçimlerine bel bağladılar. AK Parti’nin oylarının yüzde 30’un altına düşeceği beklentileri vardı. Ama umduklarını bulamadılar. 17-25 Aralık sonrası yine TSK’daki unsurları harekete geçirmediler. Çünkü kendi yapıları içinde riske atmayı en son düşündükleri yapılanma TSK yapılanmasıydı. 12 Ağustos Cumhurbaşkanlığı ve 7 Haziran 2015 seçimlerini beklediler. AK Parti siyaseten zayıflarsa FETÖ ile mücadele de zayıflar ve kendilerini kurtaracaklar şeklinde düşünüyorlardı. 7 Haziran’da ümitleri yeşermişti. Erdoğan’ın tasfiye edildiği ve siyasetten çekileceği bir siyasi çözüm beklediler. Ama 1 Kasım seçimlerini hiç beklemiyorlardı. 4 yıl boyunca FETÖ ile mücadelenin güçlü bir şekilde uygulanacağı ortaya çıkınca örgüt bu durumu yumuşak bir şekilde çözemeyeceklerini anladı ve geriye tek seçenekleri kaldı: Silahlı Kuvvetler.
ÖKSÜZ VE DİĞER SİVİL İMAMLARIN ABD ZİYARETİ
Akıncı Üssü’nde yakalanan sivil imamların 1 Kasım’dan hemen sonra Pensilvanya’ya gittiklerini görüyoruz. Çayyolu’nda 15 Temmuz öncesi son hazırlıkların yapıldığı villa da 15 Kasım 2015’te tutuluyor. 1 Kasım 2015’ten sonra örgütün TSK yapılanması da değişti. ByLock yazışmalarından öğrendiğimize göre darbe hedefine yönelik yeni bir yapılanmaya gidildi. 2015 Aralık ayında Adil Öksüz, TSK imamlığına getirildi. Kemal Batmaz da Hava Kuvvetli İmamı olarak atandı. ByLock yazışmalarına göre örgüt bu değişikliği memnuniyetle karşıladı. Önceki imamdan rahatsız olduklarını da görüyoruz. 2016 Ocak ayının ilk haftasında TSK imamı Adil Öksüz, hava Kuvvetleri İmamı Kemal Batmaz, Deniz Kuvvetleri İmamı Hakan Çiçek ve Jandarma İmamı Nurettin Oruç ABD’ye gidiyor. Hatta Kemal Batmaz ABD girişinde soğuya alınıyor, nerede kalacağı soruluyor. Kemal Batmaz da bir gece otelde kalacağını sonra da Pensilvanya’daki örgüt evinde kalacağını söylüyor. Bu beyanı ABD makamları tarafından paylaşıldı ve bizim dosyalara da girdi. Sivil imamlar burada örgüt lideri ile görüşüyor. Darbeyi planlıyorlar ve aldıkları talimatlarla Türkiye’ye dönüyorlar. Dönünce de örgütün TSK’daki muvazzaf subayları ile buluşuyorlar. Talimatları iletiyorlar.
Mart ayında sivil imamlar tekrar ABD’de birlikte oluyorlar. Örgüt liderinin yeşil cüppesiyle o konuşmayı yaptığı tarihte sivil imamların tamamı Pensilvanya’da… Mayıs ayı sonu ve Haziran’da da tekrar toplu olarak ABD’ye gidiyorlar. En son da 11 Temmuz’da Adil Öksüz ve Kemal Batmaz birlikte ABD’ye gidiyorlar ve 13 Temmuz tarihinde de Türkiye’ye dönüyorlar. Hazırlıklar bu şekilde gerçekleşiyor.
FETÖ ELEBAŞI GÜLEN'İN ÖRGÜT ÜYELERİNE 'YAŞ' TALİMATI
Ordu içinde de darbenin deşifre olmaması için hassas davranıyorlar. Hazırlık toplantılarında bazı tartışmalar yaşanıyor. Darbe, örgüt için de sıra dışı bir adım. Çünkü yıllarca gizlenmiş kişileri darbe gibi bir eyleme yönlendiriyorsunuz ve Türkiye’de bir darbe ortamı yok. Örgüt mensuplarının yetiştirilmez tarzlarına da uygun bir eylem değil aslında bu.
Hazırlık toplantılarında neler konuştuklarını o toplantılara katılan bazı itirafçılar vasıtasıyla biliyoruz. TSK içindeki örgüt mensuplarına iki seçenek sunuyorlar. “Ya bu darbeyi yapacağız ve ülkede mutlaka iktidara geçeceğiz. Ya da yapmayacağız ve tasfiye olacağız.” Yani “Siz tasfiye olacaksınız” deniyor. Çünkü 2016 YAŞ’ta 3 bin kişilik bir listenin olduğu ve atılacaklarını biliyorlardı. Sıkıyönetim emrinde imzası olan Mehmet Partigöç’ün odasında ele geçirilen, eşine hitaben yazdığı el yazısı notta “Bu darbeyi yapmasaydık ömür boyu hapiste yatacaktık” yazdığı görülüyor. Örgüt mensuplarına “Olmak ya da olmamak” seçeneği sunulduğu görülüyor.
Nitekim Fetullah Gülen’in örgüt üyelerine kesin talimatı var: “Bu sene kesinlikle hükümete Yüksek Askeri Şura yaptırılmayacak” diye…
Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ı derdest eden başçavuşlardan biri darbenin ertesi günü yanına gidiyor ve “Komutanım bizi affedin” diyor. İki yıldır başımızın etini yiyorlar “Sizi tasfiye edecekler” diye, biz onlara kandık. Bu darbe girişimini yaptık, bizi affedin” diyor. Başka beyanlar da var. Tüm bu beyanlardan çıkardığımız sonuç “Bu darbeyi yapmazsak örgüt biterek ve TSK yapılanması deşifre oldu, hepimiz tasfiye olacağız” düşüncesinde oldukları… TSK, örgütü içindeki yapılanmanın en güçlü olduğu yer. Buradaki bir örgüt üyesinin verilen emre talimata uymaması, direnmesi zaten çok zor.
ADİL ÖKSÜZ'ÜN SON SÖZLERİ
Ordu içinde bulunan bir subay şunu bilir ki amir-komuta zinciri içinde yapılan bir darbe ile emir-komuta zinciri dışında yapılan bir darbe girişiminin başarılı olma ihtimalleri arasında dağlar kadar fark vardır. Hazırlık toplantılarında bu mesele çok tartışılıyor. En son Adil Öksüz başkanlığında yapılan toplantıda da ana gündem maddesi “Darbe emir-komuta zinciri içinde mi yapılacak” sorusu oldu. Onlar da biliyorlar ki bu şekilde yapılmazsa darbenin başarılı olma ihtimali düşük. Başarılı olamazsak örgüt mensubu olmanın dışında “Hepimiz hain damgası yiyeceğiz” korkusu yaşıyor. Adil Öksüz’ün beyanı ise “Hulusi Akar bir şekilde ikna edilecek. O ikna edilince diğer kuvvet komutanları da ikna olacak” şeklinde oluyor. Subaylar da buna inanıyor. Zaten bu tarz sorular çok gelince Adil Öksüz “Şeytanın vesveselerini çok ciddiye almayın, Allah’ın izniyle bu darbe başarılı olacak” diyerek tartışmalara son veriyor. Şüpheleri kalmıyor.
13 Temmuz’da Kara-Havacı subaylarla yapılan toplantıda “ABD’nin, NATO’nun tavrı ne olacak” sorusu soruluyor. Oraya katılan bir özel kuvvetçi subay “Bunları (hükümeti kastediyor) içeride de dışarıda da kimse sevmiyor. Hepsi ayarlandı. İçerisi de ayarlandı dışarısı da ayarlandı” cevabını veriyor.
Aslında başarılı bir darbe planlaması yapıyorlar. O gece öngöremedikleri olaylar gelişmese ve darbeyi planladıkları saatte icra edebilseler teknik olarak darbe başarılı olurdu. Ama daha sonrasını yönetebilir miydi bilmiyorum.
GECE SAAT 3'TE BAŞLAYACAKLARDI
Darbe planları şu şekilde yapılmıştı:
16 Temmuz gece saat 03.00’te başlayacaklardı. Herkes uykuda olacaktı. Halk da devletin tepe kadrosu da uykusunda olacaktı. Devletin tepe kadrosunu derdest etmek kolay olacaktı, vatandaşlar da sabah uyandıklarında iş işten geçmiş olacaktı.
Dolayısıyla halkın direnişi hiçbir şekilde onların öngörülerinde yok. Onları o gece en çok tedirgin eden şaşırtan asimetrik gelişme halkın direnişiydi.
Onları planlarına göre saat 3’te darbe icra edilecek bütün önemli hedefler ele geçirilecek saat 6’da da sokağa çıkma yasağı ve sıkıyönetim ilan edilecekti.
ATATÜRKÇÜ DARBE OLARAK LANSE EDECEKLERDİ
16 Temmuz Cumartesi akşamı Donanma Komutanı Veysel Kösele’nin Fenerbahçe Orduevi’nde düğünü vardı. Komutanların çoğu bir gün önceden Fenerbahçe Orduevi’ne yerleşmiş olacaktı. Onların hepsine orduevinde darbe tebliğ edilecek, kabul edenler ortak olacaklar, etmeyenler odalarında derdest edilecekti. Emir-komutayı önemsiyorlardı. Çünkü darbe bildirisine baktığımızda bu darbeyi Fetullahçı değil Atatürkçü bir darbe olarak lanse etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bu yöntemle ayrıca Genelkurmay içindeki kuvvet komutanlarını ve Genelkurmay Başkanı’nı da ikna etmeyi hedefliyorlardı.+
HABER7