Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu haber 2326 kez okundu. | Guncel Haberleri
Haberin Tarihi :   22 Kasım 2018 - 15:33

Kbe Baskınından Günümüze Suudi Arabistan

Büyüt
Küçült
Kbe Baskınından Günümüze Suudi
Eylemin Mescid-i Haram’da gerçekleşmiş olması ve “Mehdî’ye biat” dayatması, Cuheyman’ın Suudi Arabistan yönetimine yönelttiği sert siyasî eleştirilerin ve Harem bölgesinin özgürleşmesi taleplerinin gölgede kalmasına yol açmıştı.

Taha Kılınç, Yeni Şafak gazetesindeki yazısında 20 Kasım 1979da Cuheyman el Uteybî önderliğinde gerçekleşen “Kabe Baskını”nı ve bu olayın günümüze etkilerini yorumluyor:

Mescid-i Haramda o sabah her şey normal ve sıradan görünüyordu. Müezzin Abdulhafîz Havh ezanı okumuş, adet olduğu üzere de 15 dakika sonra kâmet getirerek Müslümanları farza davet etmişti.

55 yaşındaki kıdemli imam Şeyh Muhammed Subeyyil, Tevbe suresinden ayetler okuyarak namazı kıldırdıktan sonra, her zaman yaptığı gibi seccadesinin üzerinde kısa bir süre tesbihatla meşgul olmuştu. Selam verilir verilmez, onlarca kişi aynı anda Hacerul-Esvede doğru hücum ettiğinden, Kâbenin etrafı hem kalabalık hem de gürültülüydü. Şeyh Subeyyil, tesbihatı tamamlayıp, izdiham içinde kalmasın diye kendisine eşlik eden iki askerle birlikte tavaf alanından ayrılmaya hazırlanırken, Safâ ve Merve tepelerinin olduğu tarafta bir karmaşa başladı. Az sonra yaşanacaklar ve devamındaki iki hafta boyunca olanlar, hem Suudi Arabistanın hem de Ortadoğunun yakın tarihinde ciddi bir dönüm noktası teşkil edecekti.

Sayılarının “birkaç yüzü” bulduğu sonradan anlaşılan kalabalık bir grup, namaz kılan cemaati yararak Kâbeye doğru ilerliyordu. Bu sırada, içlerinden biri mescidin mikrofonlarını ele geçirip, “Mehdî geldi, az sonra biat merasimi gerçekleşecek” anonsunu yapmaya başlamıştı bile. Konuşan kişi, bütün Müslümanları, Mehdîye biat etmek üzere Kâbenin kapısının önüne davet ediyordu. Şahit olunan sahne, tatsız bir şakayı andırıyordu, ancak şaka değildi. Şeyh Subeyyil, hadisenin büyüyeceğini tahmin ederek, karmaşa ortamından sıyrılıp hızlıca ikinci kattaki imam odasına çıktı. Odadaki telefondan, Mescid-i Haramın idaresinden sorumlu olan Nâsır bin Hamed Râşidi arayan Şeyh Subeyyil, Kâbedeki bu olağandışı durumdan yönetimin acilen haberdar edilmesini istedi.

Bu sırada, Cuheyman el Uteybî liderliğindeki grup, “Beklenen Mehdî” olduğunu iddia ettikleri Cuheymanın kayınbiraderi Muhammed Abdullah el Kahtânî için insanlardan zorla biat almaya başlamıştı. Grubun diğer bölümü ise Kâbenin kapılarını kapatmış, güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirmişti. Cuheyman ve adamları, silahlıydı. Silah ve diğer malzemeleri, Mescid-i Harama “cenaze kılığında” kilimlere sararak sokmuşlardı.

Olayların başladığı 20 Kasım 1979da, Suudi Arabistan tahtında Hâlid bin Abdulaziz oturuyordu. Ağır şekilde kalp hastası olan Kral Hâlid, ülkenin fiili yönetimini veliaht prens olan kardeşi Fahda bırakmıştı. Diğer kardeşi Abdullah da, Ulusal Muhafız Alayının başındaydı. Tarihe “Kâbe Baskını” olarak geçen hadisenin başladığı gün Fahd ve Abdullah, yurtdışı seyahatindeydiler. Kral, içişleri bakanı olan diğer kardeşi Nâyefi duruma el koyması için görevlendirirken, ulemaya da -kan dökmenin haram olduğu- Mescid-i Harama askerî müdahalenin şartlarını sordurdu. Birkaç kansız taarruz sonuçsuz kalınca, ulema, “fitnenin önlenmesi” gerekçesine dayanarak Mekkede silah kullanılmasına fetva verdi.

İki hafta boyunca devam eden krizde, Suudi Arabistan silahlı kuvvetlerinin yetersizliği ortaya çıkınca, Fransa ve Pakistana müracaat edilerek, özel timlerin Mekkeye intikali sağlandı. Fransız askerlerinin Mekkeye girişi, Haremin sınırında göstermelik bir törenle “kelime-i şehadet” getirmeleri suretiyle mümkün oldu. Çok sayıda hacının ve umre ziyaretçisinin de hayatını kaybettiği çatışmalar sona erdiğinde, geride en az 1000 ölü vardı. Cuheyman ve 67 arkadaşı ise sağ ele geçirilmişti. Onlar da daha sonra Suudi Arabistanın çeşitli şehirlerinde idam edildiler.

Eylemin Mescid-i Haramda gerçekleşmiş olması ve “Mehdîye biat” dayatması, Cuheymanın Suudi Arabistan yönetimine yönelttiği sert siyasî eleştirilerin ve Harem bölgesinin özgürleşmesi taleplerinin gölgede kalmasına yol açmıştı.

***

Suudi Arabistan Kralı Faysal, ABD ve Batılı ülkelere başlattığı petrol ambargosunun hemen akabinde, 25 Mart 1975 günü Riyaddaki sarayında öldürülmeseydi, Kâbe Baskını gerçekleşebilir miydi? Muhtemelen hayır. Hem Faysalın şahsına duyulan saygıdan, hem de ulema sınıfıyla siyaset kurumu arasında kurulan dikkatli dengeden ötürü, Cuheyman ve arkadaşları bu eylemlerini ortaya koymayı düşünmeyebilirlerdi. Kral Faysal suikastından sonra, Riyad yönetiminin CIAye tamamen teslim olması ve ülke siyasetinin ABD tarafından rehin alınması, Kâbe Baskınının en önemli sebeplerinden biriydi. Bu açıdan bakıldığında, Faysalın yokluğunun, silsile halinde birçok olayı tetiklediği görülüyor.

Kâbe Baskını vesilesiyle ülke içindeki “radikal damar”ı dehşet içinde fark eden Suudi Arabistan yönetimi, -yine ABDnin yönlendirmesiyle- bu damarı Sovyetler Birliği tarafından işgal edilen Afganistana ve diğer sıcak savaş coğrafyalarına kanalize etmeye başladı. Hikâyenin devamında, Usame bin Ladinin yıldızının parlaması ve silahlı Selefî hareketlerin dünya çapında hızla yükselişi var. Suudiler açısından, fiyasko üzerine fiyasko kısacası. Eğer amaç, zaten bu silahlı hareketlerin İslâm dünyası çapına yayılıp sahayı domine etmesini sağlamak değil idi ise…

***

Suudi yönetiminin çeşitli alanlarda sergilediği hoyrat tavır nedeniyle, İslâm dünyasının çeşitli mahfillerinden “Harameynin geleceği ne olacak?” endişeleri yükseliyor bugün. Yakın tarihte Cuheyman ve arkadaşlarının şahsında en uç biçimde kendisini gösteren bu endişe ve tepkilerin, günün birinde, Suudi Arabistanı sarsacak şekilde yaygınlaşacağında kuşku yok.

O günler gelmeden, Riyaddaki devlet aklı makul ve mantıklı çizgiye dönüş yapabilecek mi? Hem Suudi Arabistan hem de bölgemiz açısından, hayati bir soru bu. Cevabına dair bugün gördüğümüz işaretlerse, maalesef, pek iç açıcı değil.

 

Kaynak: Kâbe Baskınından Günümüze Suudi Arabistan





E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
DİĞER HABERLER
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024