Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Türkiye ile terör örgütü PKK ın Suriye kolu PYD arasında Suriyede yaşanan çatışmaların sonlandırılması için anlaşmaya varıldığını iddia eden ABDye Ankaradan sert tepki geldi. Böyle bir anlaşmanın olmadığını açıklayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye ile PYD ve YPG terör örgütünü adeta aynı kefeye koyan onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez dedi.
Ankarada basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, (Fırat Kalkanı Harekatı) Bunu, Suriye Kürtlerine karşı yapılan bir harekat gibi, Kürtlerin kazanımlarını engellemeye yönelik bir operasyon gibi yansıtma girişimlerini şiddetle kınıyoruz. Böyle bir şey söz konusu değildir. Türkiye in Suriye Kürtleri ile bir sorunu yoktur. Türkiye in Türkiyedeki Kürtlerle, Irak aki Kürtlerle, İrandaki Kürtlerle, dolayısıyla bölgedeki ve dünyadaki hiç bir Kürt vatandaşımızla ya da bölge insanı ile bir sorunu yoktur. Bizim bir PKK sorunumuz vardır, bizim bir terör örgütleri sorunumuz vardır dedi.
Kalın, Fırat Kalkanı Harekatı ın öncelikli amacı sınır güvenliğimizin sağlanması ve buradaki terör unsurlarının bütünüyle temizlenmesidir. Zaman zaman özellikle Amerikalı yetkililerden, Türkiye ile PYD ve YPG terör örgütünü adeta aynı kefeye koyan onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez diye konuştu.
ANLAŞMA FALAN SÖZ KONUSU DEĞİL
Kalın, PYD ile anlaşma falan söz konusu değil. PYD, PKK ın Suriye uzantısı olarak bir terör örgütüdür. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu yapıyla, bu örgütle, bunun o koluyla bu koluyla herhangi bir ilişkisi, anlaşması, vesairesi söz konusu değildir ifadesini kullandı.
ERDOĞAN-OBAMA GÖRÜŞMESİ
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 4 Eylülde Çinde yapılacak G20 zirvesinde gerçekleşecek Erdoğan-Obama görüşmesi hakkında, Uzun bir gündemimiz var. FETÖ ün iadesi meselesi de elbette gündeme gelecek dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanımızın yoğun ikili görüşme trafiği olacak. Bugün itibarıyla kesinleşmiş olanları sizinle paylaşmak istiyorum. Programlar devam ediyor, muhtemelen bu sayı bir hayli artacak. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ile, Japonya Başbakanı ve AB başkanları ile görüşmeleri olacak, BM Genel Sekreteri i kabul edecek. Ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Şansölyesi ve İtalyan Başbakanıyla da dörtlü toplantı planlanıyor açıklamasında bulundu.
ÇELİK: BİR ANLAŞMA VARMIŞ GİBİ GÖSTERİYORLAR
Anadolu Ajansı Editör Masası da soruları yanıtlayan Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelikde Suriyedeki gelişmelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, Şunu kesinlikle kabul etmiyoruz, bunu bazı ülkelerin sözcüleri de söylüyorlar, Türkiyeyle Kürt unsurlar arasında PYDyi kastederek bir uzlaşma ya da bir ateşkes sağlandı gibi. Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlettir, meşru bir devlettir. Bir terör örgütüyle eşit değerlendirilerek bu ikisi arasında bir mutabakat varmış, bir anlaşma varmış gibi, bu değerlendirilemez dedi.
Çelik ayrıca, PYD in oradaki (Suriye in kuzeyi) hareketliliği Kürtlerin kazanımlarına dönük bir hareketlilik değildir. PYD in oradaki hareketliliği bir terör örgütünün kazanımıdır ifadesini kullandı.
BUGÜN PYDYİ KULLANANLAR...
Çelik, bugün PYDyi IŞİDe karşı kara gücü gibi kullanma şeklindeki mantığın, yarın IŞİDden daha tehlikeli, daha acımasız bir örgüt çıktığında bazılarının IŞİDi de kara gücü olarak kullanılabileceği anlamına geldiğine işaret ederek, şunları söyledi:
Bugün PYDyi kullananlar yarın da DAEŞ ile ittifak yapacaklar manasına gelir bu. Buradaki bizim korumaya çalıştığımız şey hiç kimseyi suçlamadan, herkesi ortak bir duyarlılığa davet ediyoruz. Böyle yaparsanız, terörle mücadele konusunu zayıflatırsınız. Terör örgütleri arasında ayrım güderseniz Suriyede etnik ve mezhep grupları arasındaki fay kırıklarını, terör örgütleri üzerinden artırırsınız. Ve orada esas olarak ne güvenliği sağlarsanız sağlayın, güvenlik sosyolojisini koruyamazsınız. Bütün bu tabloya baktığımızda DAEŞ ile PYD in eşit muamele görmesinin aslında savunduğumuz ortak değerler açısından ortaya konması gereken bir mesele olduğunu görürüz.
BİRBİRİNİN ALTERNATİFİ OLAN İLİŞKİLER DEĞİL
Türk-Rus ilişkilerinin normalleşmesi ve bunun Suriye krizinin iyileşmesine yönelik katkılarının ne olabileceği konusunda ise Çelik, Rusya ile ilişkilerin özel bir formatının olduğunu, iki ülke arasında karşılıklı verilen sözlerin tutulmasının güven ortamını tesis ettiğini dile getirdi.
Çelik, İstenmeyen bir kaza ortaya çıktı. Rus uçağı düşürüldü. Kimliği tespit edilemediği için angajman kurallar çerçevesinde hedef alındı o zaman. Bu, çok büyük sertleşme yaşanmasına rağmen çok hızlı şekilde aşıldı. Karşılıklı olarak yaptırımlar ortaya konuldu ama görüldüğü gibi onlar da hızla kaldırılıyor dedi.
Rusya ile uçak krizinden sonraki dönemde, Türkiye in Rusya ile yakınlaşmasını savunan pek çok ülkenin, Türkiye in yakınlaşmaya başladığı zaman başka konuları gündeme getirmeye başladığını söyleyen Çelik, Henüz bir şey anlaşılmamış tam olarak. O da şu. Türkiye in AB, Rusya, ABD ilişkisi ve İslam dünyası ile ilişkisi birbirinin alternatifi olan ilişkiler değil, birbirini tamamlayan ilişkiler. Dolayısıyla ister AB perspektifi açısından ister Ortadoğu perspektifi açısından bakın Türkiye ile Rusya gibi büyük devletin ilişkilerinin bir kriz içerisinde olmaması bütün dünya için iyidir ifadelerini kullandı.
İlişkilerin Suriye krizine etkisi konusunda ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde bu konuda Rusya ile pozitif ilerleme sağlamak için son derece ciddi gayretler sarf ettiğini anımsatan Çelik, Açık ve net. Orada şimdiye kadar Rusya ile olan pozisyonlarımız örtüşen pozisyonlar değil, farklı bakış açılarımız var orada. Ama gelinen noktada, herkesin şunu dikkate alması gerekiyor. Eğer bir müddet daha Suriyede bu durum devam ederse devletin bütün bir altyapısı kaybolduğu zaman, o saatten sonra orada hangi gücün vekalet savaşıyla destek verdiği, hangi yapının kazandığının bir önemi olmayacak. Çünkü hiç kimse hakim olamayacak o bölgeye. Hiçbir şekilde milli polis ve ordusu kalmamış, meşruiyeti kalmamış bir şeyin bölge ve küresel açıdan yaratacağı güvenlik riski çok büyük bir risktir. Bu güvenlik riski Türkiyeyi tehdit ettiği gibi AByi de ABDyi ve Rusyayı tehdit eder değerlendirmesinde bulundu.
Suriyede ortak güvenlik açısından istikrarlı bir modelin ortaya çıkması gerektiğini vurgulayan Çelik, Cenevre sürecinin etkili bir biçimde işlemesi gerektiğini kaydetti. Bakan Çelik, Cenevrede toplantılar yapılırken muhaliflerin masaya oturmamasının nedeninin Rus bombardımanının devam etmesi olduğunu hatırlatarak, İnşallah, önümüzdeki dönemde bu aşılır. Aşılmadığı takdirde oradaki durum daha karmaşık bir hale geliyor. Suriye in topyekün bir devlet olarak altyapısının bir daha kurulamayacak şekilde ortadan kalkması demek oranın tam bir kaos coğrafyası haline gelmesi demektir. Eski Afganistandan bugüne çok büyük bedeller ödenerek gelindi. Suriye eğer eski Afganistana dönerse bölgesel şartlar gereği onun şimdiki Afganistan haline gelmesi mümkün olmaz. O hale gelmesi bile mümkün olmaz dedi.
ABYE TEPKİ
Bakan Çelik, Türkiye in ABye ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğandan sonra alınabileceğini iddia eden AB Komisyonu Üyesi Günther Oettingere de tepki gösterdi. Çelik, Öttingerin açıklamalarını da kültürel ırkçılık olarak niteledi.
Çelik ayrıca, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Mogherini in 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaptığı açıklamalar hakkında, Bize namlu doğrultmuşlar, taraflara itidal tavsiye ediliyor. Beni öldürmek isteyen ile bana itidal tavsiye edildiği zaman bu benden yana olmak değildir diye konuştu.
Çelik, AB Komisyonu un Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn, Türkiye in bu paraya ihtiyacı var demiş. Türkiye in o paraya ihtiyacı yok. İkincisi, Türkiye satın alınabilir bir ülke değil. Hann, bu şekilde konuşarak Türkiye ve AB arasında bir kazanım olarak ortaya çıkmış bu süreci de sabote eden açıklamalar yaptığının farkında olmalıdır diye ekledi.