Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Dün STAR ekibi olarak Başbakan Davutoğlunun misafiriydik. Ankara Temsilcimiz Mustafa Kartoğlu, Başbakanlık Muhabirimiz Şerife Güzel ve foto muhabirimiz Hakan Tekin AK Partinin Sinop, Tokat ve Amasya mitinglerini yerinde izledik.
Nuh Albayrak - Analizİlk dikkatimi çeken şey her güne üç miting, birkaç açılış, TV programı ve muhtelif devlet işleri sığdırmasına rağmen Sayın Davutoğlunun performansı oldu. Sayın Başbakanın ruh ve beden sağlığının maşallahı var.
Zira bir parti lideri olarak seçim öncesi bütün illeri fiziken dolaşmak değil, gittiğiniz yerlere pozitif enerji götürebilmek önemlidir.
Sayın Davutoğlunun bu dinamizminin en önemli tezahürü ise mitinglerdeki giriş fasılları.
Gittiği her ilde konuşmasına başlarken özellikle seyyar mikrofonu kullanıyor ve partililere iyice yaklaşarak o ilin tarihteki yerini, Türkiyeye mal olmuş önemli şahsiyetlerini zikrederek başlıyor.
Tokatta Hazreti Mevlananın, Hacı Bektaş-ı Velinin, Evliya Çelebinin Tokat hakkındaki anlamlı methiyelerini ezberden sayan Davutoğlu ile pörsümüş pırasaya benzer parmaklarla Ülkücü selamı veren Bahçeliyi ve “Benim adım Kemal... Sözüm söz...” nakaratında patinaj yapan Kılıçdaroğlunu ve Kudüse “Yahudilerin kutsal şehri” Taksime “Kabe” diyen Demirtaş cehaletiyle karşılaştırdığınız zaman bahsettiğimiz bu “Bilge Adam” farkı çok daha net hale geliyor.
Nitekim Kılıçdaroğlunun günlerdir, “Pek yakında...” anonslarından sonra açıkladığı “Seçim sürprizi”ni, “Benim 15 yıl önce yazdığım Stratejik Derinlik kitabımın arka sayfasındaki ‘Merkez Ülke ifadesini çalmış, büyük seçim buluşu olarak sunuyor” cümlesiyle etkisini başlamadan bitirdi.
Bir o kadar da insanî...
Türkiyenin en büyük problemlerinden biri akademisyenlerin bilimde derinleştikçe halktan uzaklaşmasıdır.
Ve sosyal bir insan olmak, tevazu ile zînetlenmek bir yaratılış özelliğidir. Bu hasletleri zoraki yapmaya çalışanlar suni davranışlar ortaya koymakta, daha da itici olmaktadır. Türk siyasetinin en büyük problemi bu samimiyetsizliktir. Muhafazakarlığın iş yaptığını gören muhalefet taklitçiliğe başvurmakta, daha da rezil olmaktadır.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğanın siyasette en büyük avantajı olan bu hasletlerin tek farkı doğal olmasıydı.
Sayın Davutoğlunun da bütün o bilge derinliğinin yanı sıra Anadoludan; halktan biri olma özelliğini de muhafaza etmesi meydanlardaki en büyük farkı oluşturuyor.
Kürsüde, sunucusu Muhammedin de Sinoplu olduğunu, birkaç gün önce babasının vefat ettiğini zikretmesi, karşıdaki balkondan açılan, “Başbakanım çaya bekliyoruz” pankartını anında okuyarak, “İnşaallah geliriz” diye mukabele etmesi ve mitingten hemen sonra da gerçekten o eve gidip çay içmesi bu içten hasletlerin tezahürüdür.
Netice olarak bu milletin keşfettiği siyasette samimiyet farkı Sayın Davutoğlunun da en önemli avantajı olarak görünüyor.
ÇAY SOHBETİ
Çaya davet edilen evde eski bir öğrencisinin olması Başbakan için de sürpriz oldu. Dilek Özdemir isimli öğrencisi “Çok seviyorum. Bizi kırmadı” diyerek gözyaşları içinde öğrencilik hatıralarını anlattı. Başbakan, sohbetten sonra balkona çıkıp çayını yudumlarken, meydanda hâlâ bekleyen kalabalığı selamladı.