Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Hale Ören, löseminin çocukluk çağında görülen kanserler arasında ilk sırada yer aldığını söyledi.
Türkiyede her yıl yaklaşık bin 200 çocuğa lösemi tanısı konulduğunu vurgulayan Ören, çocukların erişkinlerle kıyaslandığında tedaviye daha iyi yanıt verdiğini ve yaşama oranlarının çok daha yüksek olduğunu ifade etti. Ören, çocuklarda lösemiye yol açan faktörlerin kesin olarak belli olmadığının altını çizerek bazı kalıtsal kemik iliği hastalıklarında, Down sendromu gibi kromozomal bozukluğu olan çocuklarda, doğuştan bağışıklık sisteminde sorun bulunan hastalarda lösemi gelişme riskinin yükseldiğine dikkati çekti.
İyonize radyasyon, kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, tarım ve böcek ilaçları gibi kimyasal toksinler ve bazı viral enfeksiyonların da lösemi gelişimine neden olduğunu aktaran Ören Elektromanyetik alanlar, anne ve babanın doğum öncesi dönemde sigara ve alkol kullanımı, boya endüstrisinde kullanılan çözücülere (benzen) maruz kalınması, annenin doğum öncesi konserve meyve tüketmesi, antibiyotik kullanması, çay, kahve içmesi ile ilişkili çelişkili sonuçlar vardır uyarısında bulundu.
BAĞIŞIKLIK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Ören, anne sütünün lösemi gelişimini engellediğinin çeşitli bilimsel araştırmalarla ortaya konduğunu vurgulayan Ören, bu konuyla ilgili sekiz ayrı çalışmanın analizine yer verilen Epidemiology of Childhood acute myeloid leukemia başlıklı bilimsel değerlendirmede, anne sütünün özellikle bağışıklığı artıran ve enfeksiyonlardan koruyan özelliği nedeniyle lösemi riskini düşürdüğünün belirtildiğini aktardı.
Ören, ayrı ayrı 14 çalışmanın incelendiği bir başka araştırmada da çok sayıda sağlıklı çocuğun yanı sıra kanın ve kemik iliğinin bir çeşit kanseri olan akut lenfoblasitk lösemi (ALL) hastası 6 bin 835 çocuk ile kemik iliğinin anormal hücreler ile dolması, bu hücrelerin kana ve tüm dokulara yayılması ile ortaya çıkan akut miyeloid lösemi (AML) hastası bin 216 çocuğun verilerinin incelendiğini belirtti.
Ören, bu çalışmada da 6 aydan daha çok anne sütü alanlarda hem ALL hem de AML riskinin azaldığının belirlendiğini söyledi. Bu yıl rapor edilen son çalışmada 1960-2014 yılları arasında yayınlanan bu konudaki tüm makalelerin analiz edildiğini ve 18 araştırmanın değerlendirmeye alındığını ifade eden Ören, şunları söyledi: Buna göre, 17 bin 500 sağlıklı çocuk ve 10 bin lösemili çocuk karşılaştırıldı. Araştırma sonucunda, 6 aydan daha uzun süre anne sütü alan hastalarda, lösemi gelişme riskinin yüzde 19 oranında azaldığı tespit edildi. Azaltma nedeni de, anne sütünün bebeğin bağışıklık sistemini geliştirmesi olarak belirlendi.
RİSK ANNE KARNINDA BAŞLIYOR
Ören, bilimsel araştırmaların löseminin tek bir nedene bağlı gelişmediğini ortaya koyduğunu dile getirerek farklı zamanlarda birden fazla etkene maruz kalmanın söz konusu olduğunu söyledi.
Bu etkenlerin kanserin gelişimi baskılayan genlerde veya kansere yatkınlık yaratan genlerde bozukluğa neden olduğunu anlatan Ören Bazı bebeklerde süreç anne karnında başlamakta, doğumdan sonra ikinci bir risk faktörünün etkisiyle lösemi ortaya çıkabilmektedir. Ailesinde kanser çok görülen ve kansere yatkınlık yaratan genetik bozukluğu olan kişilerde de lösemi gelişme riskinin yüksek olduğu iyi bilinmektedir dedi.
Prof. Dr. Ören, löseminin halsizlik, solukluk, kemik ağrısı, kanama ve morluklar, ateş, lenf bezlerinde büyüme, karaciğer ve dalak büyüklüğü ile kendini gösterdiğini ifade ederek bu gibi belirtiler karşısında vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerektiğine işaret etti.
AA