Enstitüden yapılan açıklamada, son yıllarda önem kazanan bitki çaylarının, yanlış kullanım ya da yetersiz denetim gibi faktörler nedeniyle sağlığı tehdit edebildiği belirtildi.

Bitki çaylarının yalnızca tat ve aromaları bakımından değil hastalıklardan korunma veya tedavi amacıyla da yaygın tüketildiği vurgulanan açıklamada, son dönemdeki bilimsel araştırmaların sonucuna göre, bazı bitki türlerinin duyarlı bireylerde ciddi alerjik reaksiyonları tetikleyebildiği, bitki çaylarının bilinçsizce kullanımının toksik etkiye neden olabildiği kaydedildi.

BİTKİ ÇAYLARINDA GIDA GÜVENLİĞİ SAĞLANMALI

İYTE Moleküler Biyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sami Doğanlar, aktarlarda toz, marketlerde poşetlenmiş halde satılan bitki çaylarında gıda güvenliğinin sağlanmasının önemine işaret etti.

Ticari olarak paketlenen veya açık ambalajda satılan 26 çeşit bitki çayını analiz ettiklerini bildiren Doğanlar, şu ifadeleri kullandı:

Çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde alternatif destek olarak kullanılan ve özellikle açıkta satılan bitki çaylarında bakteri ve küf sayılarının tahmin edilenin üzerinde bulunduğu ve sağlık açısından risk oluşturduğu, daha önceden de belirlenmiştir. Ürün içeriğinde bulunmasına rağmen ürün ambalajında belirtilmeyen bir bitkisel içerik, buna hassas kimselerde alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor. Bu yüzden bitki çaylarında bitki tür orijininin takip edilebilirliği, tüketiciyi toksik veya alerjen etkileri bilinmeyen bitki türleriyle yapılabilen taklit ve tağşişten korumak bakımından önemlidir.

DNA TEMELLİ ANALİZ YÖNTEMİ

Yöntemin her türlü işlenmiş bitkisel üründe uygulanabileceğini vurgulayan Doğanlar, analizle, taklit ve tağşişi kısa sürede, düşük maliyetle ve tekrar edilebilir şekilde moleküler düzeyde belirleme gücüne sahip olacaklarını ifade etti.

Uncu ise çalışmanın DNA barkodlama yöntemiyle gerçekleştirildiğini bildirdi. Uncu, işlenmiş bitki çaylarında bitki tür orijininin moleküler düzeyde belirlemesini sağlayan DNA temelli analiz yöntemi geliştirdiklerini kaydetti.