Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Kürkçünün İngilizce sorusuna cevaben:
Sayın Kürkçünün, AKPMde çalışma gününün Türkçe olarak belirlendiği bugünde Türk Başbakanına Türkçe hitap etmesini beklerdim. Kendisine oy verenler de daha memnun olurdu. Devletlerin vatandaşlarına karşı görevleri vardır. Bir devletin vatandaşlarına iki görevi vardır: Güvenlik ve özgürlük. İnsan onuru bu iki şey üzerine talimdir. Çağdaş devletlerdeki temel mesele kamu düzeni olgusudur. Kamu düzeni olmadan devletler yaşayamaz.
Gerilla diyerek meşrutiyet kazandırılmaya çalışılan PKK teröristlerinin kazdığı hendeklerin yanından okula gitmek zorunda olan çocuğu olsaydı, Kızılayda katledilen kişilerden birinin akrabası olsaydı PKKya gerilla değil alçak bir terör örgütü derdi. Ben burada son seçimde halkında yüzde 49.5 oy almış bir başbakan olarak bulunuyorum.
Halkıma bir söz verdim: Türkiyenin her köşesi güvenli olacak. Kim yaparsa yapsın, yollara mayın döşerse, bomba yüklü arabalara vatandaşlarıma saldırırsa onu durdurmak benim asli görevimdir ve bu mücadele her Türkiye vatandaşı kendini güvende hissedene kadar sürecektir. Çözüm süreci ilan edildiğinde silahlar bırakılsaydı bugün başka şeyler konuşuyor olabilirdik. Terör örgütü eylemere devam edecek, siz dönüp bu operasyonların ne zaman biteceğini soracaksınız. Ama Türkiyede her şey konuşulabilir. TBMMde istediğiniz ifadede bulunuyorsunuz. Sorularınızın cevabı bu satırların arasındadır. Türkiyeyi dinlemeyi bilseydeiniz, sorularınızın cevaplarını alırdınız.
Başbakan Davutoğlu, Türkçe dinleyip anlamayı bilseydiniz sorunuzun cevabının bu satırlarda olduğunu anlardınız diye ekledi.
Davutoğlunun konuşmasından ve Avrupalı parlamenterlerin sorularına verdiği yanıtlardan satır başları ise şöyle:
Düzensiz göçün yarattığı ortak sınama Türkiye ve ABnin birbirinden ayrılamayacağını göstermiştir. Göçmen sorunu ortak sorunumuzdur.
Ekim 2015te başlayan müzakereler ilişkilerimizin temelidir.
Dostlarımız maalesef külfet paylaşımında gereken sorumluluğu üstlenmemiş, bölge ülkeleri yalnız bırakılmıştır. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum, Suriyeli kardeşlerimiz için yaptıklarımızdan ve yapacaklarımızdan, takdir edilmek için bahsetmedim ve buraya da takdir edilmek için gelmedim. Biz sadece sorunun ciddiyeti, boyutları ve külfet paylaşımının önemine dikkat çekmek için bunları uluslararası kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Mutabakat etkin biçimde uygulanabilirse göçmen sorununda etkin bir sonuç alınabilir ancak kalıcı çözüm için Suriyedeki sorunlar çözülmelidir.
Bizim, mazlumlara, masumlara kapımız açıktır, ülkemiz açıktır ama en önemlisi yüreğimiz ardına kadar açıktır ve açık kalacaktır. Önümüzdeki dönemde de bu insani tutumu sürdüreceğiz.
Kitlsel göç dalgalarının önüne geçmek için mültecilerin kendi ülkelerinde kalabilecekleri ortamı yaratmak zorunludur. Suriye baskıcı bir rejimin zulmü altındadır.
DAEŞ ile mücadele için de Suriyede ihtilafın sona erdirilmesi gerekmektedir.
Küreselleşmenin hayatın her alanını etkilediği böyle bir ortamda, adalet ve merhameti de küreselleştirmek zorundayız. Aksi halde dünyanın hiç bir bölgesinde, ne adaletten ne özgürlükten ne de güvenlikten söz edebiliriz.
Kızılayda, Ankaranın göbeğinde otobüs beklemekte olan ve akşam barış içinde ailesine kavuşmak isteyen gençleri, çocukları, torunlarına kavuşmak isteyen yaşlıları canlı bomba ihtiva eden bir arabayla kendisini patlatarak katledenleri, DEAŞın teröründen ayırt edip, onları insancıl bir örgüt gibi gösterme çabalarına karşı insanlık adına buradan haykırıyorum, terör terördür ve kim yaparsa yapsın, hepimiz omuz omuza durmadıkça terörle başa çıkamayız.
Bu saldırıları yapanlar belliyken ve o belgeler bütün dünyaya ifşa edilmişken, PKK ya da PYDyi meşrulaştırma çabaları DEAŞı meşrulaştırma çabalarından farklı değildir. PKK veya YPG, PYD için Avrupanın ortasında para toplama kampanyaları ve propaganda toplantıları düzenlenirken ve bunlar silahla takviye edilirken, terörle mücadele konusundaki dayanışma mesajlarının anlamı kalmamaktadır. DEAŞın Avrupadaki faaliyetleri bizi ne kadar endişelendiriyorsa PKKnın Avrupadaki faaliyetleri de bizi ve sizleri o kadar endişelendirmelidir.
Terörü herhangi bir din veya etnik grupla ilişkilendirmek tamamen yanlıştır ve bu tam aksine teröristlerin amaçlarına hizmet etmektedir. Özellikle de terörün İslam ile yan yana zikredilmesini şiddetle kınıyoruz.
Haberin Videosu AKPM´de Davutoğlu´ndan HDPli Kürkçü´ye sert yanıt startFlvPlayer_PostaV2(divFlvPlayer43832,43832,201604,43832-.jpg,1, 0,AKPMde Davutoğlundan HDPli Kürkçüye sert yanıt);
SORU-CEVAP BÖLÜMÜNÜN SATIR BAŞLARI
Tek bir kadının mağdur edildiği bilgi size ulaşırsa buyrun o kadını getirin başımızın tacı yaparız. Türkiye Başbakanı larak değil vatandaş olarak söylüyorum bizim yönetmimizde hiçbir mazlum zalimlere teslim edilmemiştir, hiçbir kadının onuruna dokunulmasına izin verilmemiştir. Türkiye bütün mültecilere açık kapı, açık ülke politikasını uygulmaya devam edecektir.
12 Eylül 1980de Türkiyede bir darbe yapıldı ve beş general siyasi partileri kapattı, Bütün siyasiler hapisanelere gönderildi. Avrupa Konseyinde Türkyienin üyeliği askıya alındığında daimi temsilcinin yaptığı konuşmayı hatırlıyorum. Bizi yalnız bırakmayın diye çağrıda bulunmuştur Şimdi 36 yıl sonra bu makamda her lşeyi ile özgür, Avrupa standartlarında demokratik bir ülkenin Başbakanı olmaktan gurur duyuyorum. Darbecilere karşı olduğum o dönemde Anayasa için hayır oyumu kullandım. 12 Eylül darbe rejiminin anayasasına hayır demiş biri olarak ülkemin darbe hukukunu ayaklar altına alması benim en büyük idealimdir ve mutlaka gerçekleşecektir. Anayasa reformumuz partinin çıkarıları için değildir, Türkiyede bir daha darbe olmasın, hiçbir vesayet ülke üzerinde karabulutlar gibi dolaşmasın diye sivil özgülrükçü bir anasya yapıyoruz. İnsan onurunu hiçe sayan anayasa kalıcı olamaz, 12 Eylül anayasası da kalıcı olmayacaktır. Avrupa İnsan Halkarı sözleşmesi temel olacak, evrensel dmeokratik değerlere aykırı tek bir madde bulunmayacak. Parlamenter sistem de başkanlık sistemi de ruh ayakta duruyorsa işe yarar. 12 Eylül anayasasından kaynaklanan asker kökenli Cumhurbaşkanı anlayışına dayanan kontrol dengesi açısından dengesiz yasayı değiştirmemiz gerek. Yetki kimdeyse sorumluluk onda olmalı. Bizim için başkanlık sistemi daha uygundur ama her şeyi tartışmaya açığız.