Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu haber 2976 kez okundu. | Siyaset Haberleri
Haberin Tarihi :   10 Şubat 2016 - 12:29

Aylin Nazlıaka: Necati Yılmaza Atatürk resmini sordum, dışarı astığını söyledi

Büyüt
Küçült
Aylin Nazlıaka: Necati Yılmaza Atatürk resmini sordum, dışarı astığını

Atatürk portresinin duvardan indirilmesi tartışmalarıyla gündeme gelen ve CHP Parti Meclisi tarafından kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilen CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, CHPli Necati Yılmazın odasında yaşananları anlattı. Nazlıaka Necati Yılmazın odasında sigara içildiği için camı açmak için ayağa kalktım. O sırada duvara baktım. Meclisteki odalarımızda Atatürkün, parti amblemimizin ve Kemal Kılıçdaroğlunun resimleri bulunmaktadır. Duvarda bu üç resimden Atatürk resminin olmadığını gördüm. Kendisine o resmi niye kaldırdığını sordum. Dışarı astığını söyledi dedi.


Necati Yılmaz

Twitter hesabından olaya ilişkin açıklama yapan Nazlıaka şunları dile getirdi:

CHP Parti yönetimi beni en ağır cezayla, parti üyeliğinden kesin çıkarma kararıyla Yüksek Disiplin Kuruluna sevk etmiş bulunuyor. Bugüne dek konuyla ilgili birçok spekülasyon yapıldığı için süreci kamuoyuna kısaca özetlemek istiyorum

BİR VEKİL ETİK DIŞI BİR ŞEKİLDE BASINA TAŞIDI

İki ay kadar önce Mecliste üç milletvekiliyle özel bir sohbet sırasında, teorik bir tartışmanın örneği olarak bir milletvekili arkadaşımın odasından Atatürk resmini kaldırdığını söyledim. Üç dakika süren bu konuşma esnasında bu kişinin bunu Atatürk düşmanlığıyla yaptığını asla ifade etmedim. İma bile etmedim. Bilakis; konu abartılarak basına taşındıktan sonra, her fırsatta kendisine böyle bir şey atfedilemeyeceğini söyledim.

Özel bir sohbet sırasında ifade edilen ve aile içinde kalması gereken bu konuşma, maalesef oradaki bir milletvekilimiz tarafından etik dışı bir biçimde basına taşınmıştır. Üstelik basına öyle bir biçimde yansıtılmıştır ki, partimizde Atatürk karşıtı bir milletvekili olduğu algısı oluşturulmak için kullanılmış ve bu algı her geçen gün büyütülüp derinleştirilmiştir.

Önce yazılı ve görsel medyada konu çarpıtılarak bu kişinin ben olduğum iddia edilmiş ve bu iddia sosyal medyadan hızla yaygınlaştırılmıştır. Böyle bir konuyla tartışılmayı hakaret saysam da, mecburen kendimi savunmak ve siyasi duruşumla hiçbir biçimde bağdaşmayacak bu saçma iddianın doğru olmadığını kanıtlamak zorunda kaldım.

CHP LİDERİNE İSMİ SÖYLEDİM

14 Aralık 2015 tarihinde basına çıkan ilk haberden 5 gün sonra; yani 19 Aralık 2015de, saat 15:00de Genel Başkanımızı ziyaret ettim. Çıkan haberleri, benim bu konuda basına yolladığım yanıtları aktardım. Kendisi bana olay doğru mu diye sordu? Evet, bir arkadaşımız duvardan Atatürk resmini kaldırmıştı ama basındaki gibi büyütülecek bir şey değil dedim. İsim sordu; ben de bu kişinin adını vermek zorunda kaldım. Necati Yılmaz olduğunu söyledim. Resmi benim indirmediğim anlaşılınca linç edilecek milletvekili arayışı devam etti. Oysaki resim indirme olayı doğru, ancak partimizde kulağından tutulup dışarıya atılacak olan bir milletvekili olduğu algısı yanlıştı. Benim tek başıma bu algıyı değiştirebilmem mümkün değildi.

ODASININ CAMINA AÇARKEN...

Necati Yılmazın odasındaki süreç ise şöyle gelişti. Bugüne kadar odasına iki kez gittim. Birinde il başkanımızın eşini götürdüm ve sonra oradan ayrıldım. İkinci gidişimde ise yalnızdım. Oturdum, biraz sohbet ettik. Odasında sigara içildiği için camı açmak için ayağa kalktım. O sırada duvara baktım. Meclisteki odalarımızda Atatürkün, parti amblemimizin ve Kemal Kılıçdaroğlunun resimleri bulunmaktadır. Duvarda bu üç resimden Atatürk resminin olmadığını gördüm. Kendisine o resmi niye kaldırdığını sordum. Dışarı astığını söyledi. Bunu garipsedim. İçimden dışarı asmak için bir başka Atatürk resmi bulamaz mıydı diye geçirdim. Bunu da ona belli ettim. Bu olay tek başına sorun olacak bir şey değildi. Anlık bir refleks Mecliste maksadını aşan bir konuşmaya dönüşmüştü. Necati Yılmaz benim aynı çatı altında ve hatta aynı ilde yıllarca beraber siyaset yaptığım ve bazı konularda ideolojik ayrışmalarımız olsa da takdir ettiğim bir arkadaşımdır.Tüm bu süreçlerde maalesef Genel Merkez ve konunun asıl muhatabı sessizliğini korudu. Ben partimden, Konu vekillerimiz arasında geçen özel bir konuşmadır. Bir milletvekilimiz kişisel bir tanıklığını arkadaşlarıyla paylaşmıştır. Olayın doğruluğu ya da bir yanlış anlaşılma olup olmadığı partimizin kendi organlarında tartışılacaktır. Burada etik dışı olan nokta, parti içinde netleştirilmeyen bir konunun basın aracılığıyla kamuoyu önünde tartışmaya açılmasıdır ve partimiz bu konuyu da soruşturacaktır. Her koşulda, hiçbir milletvekilimizin Atatürke değil düşmanlık, saygısızlık yapma girişimi dahi olamaz yönünde bir açıklama beklerdim. Ne yazık ki, parti yönetimimiz zamanında böyle bir açıklama yapmamıştır. Yaklaşık iki ay boyunca sessiz kalmış; olayların büyümesini, ben ve birçok milletvekilimizin çeşitli çevrelerce suçlanmasını, partimizi yıpratan yalan yanlış demeçler verilmesini sadece izlemiştir.

GENEL MERKEZDEN AÇIKLAMA BEKLEDİM

Basın sürekli bu konuda haber yapıyordu. Bunun Genel Başkanımızı ve partiyi yıpratma amaçlı olduğunu düşünüyordum. Basında sürekli yeni isimler tartıştırılıp yıpratılıyordu. O isimler de çıkıp tek tek o kişi ben değilim diye herkesi ikna etmek zorunda kalıyordu. Ben o indirmedi desem o zaman kim diyeceklerdi. Bu süreçte de sessizliğimi korudum ve Genel Merkezden bir açıklama bekledim. Çünkü bu kriz ancak kurumsal bir çabayla aşılırdı. Genel Başkanı 19 Aralıkta bilgilendirdiğim için, kendisinden bir yönlendirme gelinceye kadar basına bir demeç vermeyerek yeni bir tartışma hattı açmamaya özen gösterdim.

Gelinen noktada bulunan sözüm ona tek çıkış yolu da; bir komisyon kurarak, kötü yönetilen sürecin hasarını sadece benim üzerime yıkmaya çalışmak olmuştur. Komisyonun raporunda ne olayı basına servis edip, verdiği demeçlerle yanlış algı oluşturup bu algıyı köpürtenlere dönük bir sorgulama vardır; ne de Necati Yılmaz ile bir görüşme yapılmıştır.

NECATİ YILMAZLA YÜZLEŞTİRİLMEK İÇİN ARANMADIM

29 Ocak 2016da Sayın Kılıçdaroğlunun özel kalemi beni aradı. Ben o akşam Plan Bütçe Komisyonunun Spor Bakanı ile olan görüşmesindeydim. Genel Başkan sizinle görüşmek istiyor dedi. Ben de Kendisi niye bunca zaman bekledi, o komisyonu kurmadan önce benimle görüşmeliydi diyerek Meclisteki çalışmamı sürdürdüm. Aynı konuşmayı daha sonra beni iki kez arayan Özgür Özele de yaptım.

Asla Necati Yılmaz ile yüzleştirilmek için aranmadım. Parti Meclisi toplantısından erken çıkmam ise hataydı. Ancak dört saat boyunca hak etmediğim derecede sözlere maruz kaldığım, bazı PM üyelerinin de düşmanca diliyle karşılaştığım o baskı ortamına daha fazla dayanamadım; bazı yerlerde yazıldığı gibi ağlayarak değil, mikrofonsuz bir konuşma yapıp isyan ederek oradan ayrıldım. Keşke ayrılmasaydım. Konuyla ilgili bine yakın haber çıkmasına rağmen Sayın Kılıçdaroğlu neden 50 gün bekledi? Son dönemdeki demeçlerinde Atatürk resmini indiren bir kişi bizim yol arkadaşımız olamaz diyor. İlk günden beri bu duyarlılıkta idiyse neden ilk gün Necati Yılmazı çağırıp Niçin indirdin? diye sormadı. Bunu öğrenmek için bir komisyona gerek var mıydı?

GENEL MERKEZDEN AÇIKLAMA BEKLEDİM

Basın sürekli bu konuda haber yapıyordu. Bunun Genel Başkanımızı ve partiyi yıpratma amaçlı olduğunu düşünüyordum. Basında sürekli yeni isimler tartıştırılıp yıpratılıyordu. O isimler de çıkıp tek tek o kişi ben değilim diye herkesi ikna etmek zorunda kalıyordu. Ben o indirmedi desem o zaman kim diyeceklerdi. Bu süreçte de sessizliğimi korudum ve Genel Merkezden bir açıklama bekledim. Çünkü bu kriz ancak kurumsal bir çabayla aşılırdı. Genel Başkanı 19 Aralıkta bilgilendirdiğim için, kendisinden bir yönlendirme gelinceye kadar basına bir demeç vermeyerek yeni bir tartışma hattı açmamaya özen gösterdim.

Gelinen noktada bulunan sözüm ona tek çıkış yolu da; bir komisyon kurarak, kötü yönetilen sürecin hasarını sadece benim üzerime yıkmaya çalışmak olmuştur. Komisyonun raporunda ne olayı basına servis edip, verdiği demeçlerle yanlış algı oluşturup bu algıyı köpürtenlere dönük bir sorgulama vardır; ne de Necati Yılmaz ile bir görüşme yapılmıştır.

NECATİ YILMAZLA YÜZLEŞTİRİLMEK İÇİN ARANMADIM

29 Ocak 2016da Sayın Kılıçdaroğlunun özel kalemi beni aradı. Ben o akşam Plan Bütçe Komisyonunun Spor Bakanı ile olan görüşmesindeydim. Genel Başkan sizinle görüşmek istiyor dedi. Ben de Kendisi niye bunca zaman bekledi, o komisyonu kurmadan önce benimle görüşmeliydi diyerek Meclisteki çalışmamı sürdürdüm. Aynı konuşmayı daha sonra beni iki kez arayan Özgür Özele de yaptım.

Asla Necati Yılmaz ile yüzleştirilmek için aranmadım. Parti Meclisi toplantısından erken çıkmam ise hataydı. Ancak dört saat boyunca hak etmediğim derecede sözlere maruz kaldığım, bazı PM üyelerinin de düşmanca diliyle karşılaştığım o baskı ortamına daha fazla dayanamadım; bazı yerlerde yazıldığı gibi ağlayarak değil, mikrofonsuz bir konuşma yapıp isyan ederek oradan ayrıldım. Keşke ayrılmasaydım. Konuyla ilgili bine yakın haber çıkmasına rağmen Sayın Kılıçdaroğlu neden 50 gün bekledi? Son dönemdeki demeçlerinde Atatürk resmini indiren bir kişi bizim yol arkadaşımız olamaz diyor. İlk günden beri bu duyarlılıkta idiyse neden ilk gün Necati Yılmazı çağırıp Niçin indirdin? diye sormadı. Bunu öğrenmek için bir komisyona gerek var mıydı?





E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
DİĞER HABERLER
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024