Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türk Tabipleri Birliği mutlak surette kapatılmalıdır. Lazım gelen hukuki takibat süratle başlatılmalıdır. Yönetim organlarına yuvalanmış bölücülerden hukuk önünde hesap sorulmalıdır” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Nevruz Bayramı’nı kutlayarak sözlerine başlayan Bahçeli, “Nevruz, milli kader ortaklığımızın ve kardeşlik bağlarımızın parlayan sembolüdür. Aynı şekilde bölücülerin, gayri milli çevrelerin, millete şaşı bakan çarpık zihniyetlerin, terörizme yakasını kaptırmış lekeli mihrakların değil, Türk’ün ezeli bayramıdır, Türk milletinin ebedi bayram günüdür” ifadelerini kullandı.
“Nerede bir melanet varsa, Türk Tabipleri Birliği Başkanı ve işbirlikçi yönetimi oradadır”
Türk Tabipleri Birliği’nin Türk hekimlerini temsil edemeyeceğini vurgulayan Bahçeli, “Doktorlarımız bizim can beraberimizdir. Doktorlarımız şifa ümidinin ana mihveridir. Sevgi ve saygıya layık Türk hekimlerine tek bir lafımız yoktur, olması da düşünülemeyecektir. Fakat nerede bir melanet varsa, Türk Tabipleri Birliği Başkanı ve işbirlikçi yönetimi oradadır. Bunlar bir avuç millet ve devlet muhalifidir. PKK’nın yanında olan bunlardır. HDP’nin yolundan giden bunlardır. Bölücülüğün propagandasını yapan bunlardır. Zillete düşen bunlardır. Bunlara doktor demek, Tabipler Birliği’nin başında Türk isminin bulunmasına sessiz kalmak Türklüğe ve doktorluğa en korkunç bühtandır. Bizim Türk Tabipleri Birliği’ne yönelik haklı eleştirilerimiz, bu kuruluşun yönetimine çökmüş üç beş Türkiye düşmanıyla ilgilidir. Bunun dışında hiçbir hekimimiz bu sözlerimizden alınmamalı, gücenmemelidir” açıklamasında bulundu.
“Askerlerimize yönelik saldırı ve tacizlerin de sonuna kadar karşısında duracağız”
Genel Başkan Bahçeli, Muğla’da bir uzman çavuşun hastanede maruz kaldığı muamelenin kendilerini üzdüğünü dile getirerek, “Sağlık çalışanlarımızı hedef alan şiddetin karşısında olacağız, ama askerlerimize yönelik saldırı ve tacizlerin de sonuna kadar karşısında duracağız. TBMM’ne sunulan ve ilgili komisyona havalesi yapılan ‘Sağlıkta Şiddet Suçlarının Önlenmesi ve Tıpta Yanlış Tedavilerle İlgili Davalardaki Haksızlıkların Sona Erdirilmesi İçin Türk Ceza Kanununda, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasını Öngören Kanun Teklifi’ni ön şartsız destekleyeceğiz” dedi.
“Türk Tabipleri Birliği mutlak surette kapatılmalıdır”
Türk Tabipleri Birliği’ni eleştiren Bahçeli, “Sağlık sistemini HDP’yle birlikte kurgulamaktan bahseden, HDP’li bölücülerle hedef ve emel birlikteliği içinde olan bu kişi değil midir? Teröristlere dostluk ve barış ödülleri veren bu Tabipler Birliği değil midir? Bu nedenle açık açık sesleniyorum. Türk Tabipleri Birliği mutlak surette kapatılmalıdır. Lazım gelen hukuki takibat süratle başlatılmalıdır. Yönetim organlarına yuvalanmış bölücülerden hukuk önünde hesap sorulmalıdır” diye konuştu.
“Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri Bakanımıza yönelik izansız saldırıları, bizim nezdimizde yok hükmündedir”
“Yeri geldiğinde FETÖ’yü öven, yeri geldiğinde de darbe girişimlerine hayırlı olsun diyen sözde bir vakfın mensupları artık bardağı taşırmıştır” diyen Bahçeli şunları söyledi:
“Furkan demek, doğru ile yanlışı, hak ile batılı, iyi ile kötüyü ayırt etmek demektir. Ancak bunlarda doğru ile yanlış, hak ile batıl birbirine girmiştir. Bunlarda ihlas ve iman alameti mumla aransa bile bulunamayacaktır. Bu din tacirlerinin, bu ajan provokatörlerin kanunsuz eylemlerine şerefli Türk polisi zamanında müdahale etmiş, bize göre devletin hükümran vasfı isabetle gösterilmiştir. Asayişsizliğe izin ve icazet verilmemiştir. Sözde vakfın meczup başkanının İçişleri Bakanımıza yönelik izansız saldırıları, iffetsiz hakaretleri ve hayasız itibar suikastları bizim nezdimizde yok hükmündedir, hatta ayaklarımızın altındadır. Sayın Süleyman Soylu, soy ismi gibi soyludur, görevini de layıkıyla yerine getirmektedir. Türk polisi görevinin gereğini yapmış, Müslüman görünümlü bir avuç münafığa, sokakları karıştırmak isteyen sayıca küçük bir azınlığa Türk devletinin yaptırım gücünü göstermiştir.”