Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Bozdağın açıklamalarından önemli satırbaşları şunlar:
Özel yetkili mahkemelerin geri döneceğine yönelik iddiaların yer aldığı haberi çarpıtma olarak nitelendirerek, Bu kesinlikle özel yetkili mahkemelerin yeniden dönüşü değildir. Çünkü özel yetkili mahkemeler özel soruşturma usulü olan, özel yargılama usulü olan hususlara bakan mahkemelerdir. Şu anda Türkiyede soruşturması ve yargılaması farklı herhangi bir suç yoktur. Dolayısıyla özel yetkili bir mahkemenin kurulduğunu söylemek fevkalade büyük bir çarpıtma olur. Yürüyen çalışma sadece ihtisaslaşmayı temin etmenin bir çalışmadır. Bu da insanların lehine olan bir çalışmadır.
MİT TIRLARI
* MİT tırlarıyla ilgili konu bana göre, hukukun bilerek ve isteyerek çiğnendiği, kötüye kullanıldığı bir hadisedir. Ben ihanet olarak görüyorum Türkiye ve Türkiyenin hukukuna...
* Reyhanlıda bir terör saldırısında onlarca vatandaşımız şehit oldu ve onlarcası da yaralandı. Hatay, Reyhanlı, özel yetkili savcılık bakımından Adanaya bağlı. Bu soruşturmayı yapanlar tıra gittiler, Kırıkhanda gittiler, başka yerde tırın üzerine çıktılar, ellerindeki kameralarla görüntüler çektiler ama Hatay Reyhanlıda bu kadar insanımız hayatını kaybetti, bunlardan hiçbirisi Adanadan kalkıp olay yerinde bir inceleme yapmadı. Çok ilginç
* Bütün bunların sebebini vatandaş olarak, Adalet Bakanı olarak soruyorum. Sadece muhbiri doğru yerine koyup, hareket eden, kanunu bir tarafa atıp, kendi keyfine göre hareket etmesini sağlayan güç nedir, kimden bu talimatı aldılar? Anayasa, yasa bu yetkiyi vermiyor. Neden yapıldı bu kanun çiğnemeleri? Türkiyeyi teröre yardım eden bir ülke olarak göstermek için yapılmıştır, birinci nedeni budur
* İkinci nedeni Türkiyenin Başbakanlığını, hükümetini uluslararası mahkemelerde yargılatacak bir süreci başlatmak, orada yargılanmasını sağlamak. Üçüncü bir nedeni de MİT uluslararası bir boyut kazandı. Türkiyenin istihbarat teşkilatına güvenenlere bir mesaj verilmek istendi. Siz Türklere güvenmeyin, onlar kendi ülkelerinde bir yerden bir yere tır dahi sevkedemiyorlar dedirtmek gibi birtakım hedefleri var. Bunların her biri bu ülkeye ihanettir
* MİT tırları hadisesi bu ülkenin anayasa, yasasına ve hukuka bağlı vicdanla hareket eden bir yargı görevini yapacağı bir iş ve işlem asla değildir. MİT tırları hadisesini ülkeye dönük bir ihanet olarak gördüğümü her zaman ifade etmek isterim. Milletimiz de bunu görmüştür, hukuku bir kılıca çevrilmesine yargı görevi yapan da olsa bu, buna asla biz müsaade etmeyiz. Bizim demokrasimiz de hukuk devleti anlayışımız da buna müsaade etmez, etmesi de mümkün değildir.
BENİMLE İLGİLİ TERÖRDEN SORUŞTURMA BAŞLATTILAR
* Benimle ilgili terörden soruşturma başlattılar. Terörle yetkili savcı, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı hakkında terörle ilgili dosya açtı. Düşünün, Adalet Bakanına terörist muamelesi yapan bir anlayış. Bu, bakana terörist muamelesi yapmaktır. Bu, böyle bir şey olabilir mi? Adalet bakanları, savcıları her zaman aramıştır.
FETHULLAH GÜLEN, HUMEYNİ GİBİ DÖNEBİLİRDİ
* Eğer 17 Aralık olmasaydı veya geç olsaydı, millet bu yapılanmanın Türkiye içinde eriştiği gücün farkına varmamış olsaydı, Fethullah Gülen, Pensilvanyadan Türkiyeye Humeyninin İrana dönüşü gibi dönebilirdi. Bu açıdan baktığımızda 17 Aralık, Türkiyenin böylesi bir dönüşüme dur dediği gün de olmuştur.
GÜLENİN İADE TALEBİ
* ABD ile Türkiye iki müttefik ülke bugüne kadar pek çok alanda ciddi işbirliklerimiz var, adli yardımlaşma konusunda işbirliklerimiz var. Şimdiye kadar ABDnin bizden istediği iadeler ve adli yardım talepleri konusunda Türkiye olumlu yaklaştı. Türkiyenin ABDden talepleri konusunda da olumlu yaklaşımlarını genel itibariyle görüyoruz. Ben Fethullah Gülenle ilgili iade talebi ve kırmızı bülten çıkarılması üzerine ABDnin Türkiye ile ilgili bu olumlu ilişkileri sürdürebileceğine, sürdürmesi gerektiğine inanıyorum. Bu tabii ABDnin kendi iç değerlendirmesi olacak. Ancak bizi bağlayan hukuk, ikili anlaşmalar var. Biz Türkiye olarak bu hukuka, ikili anlaşmalara Türkiye nasıl uyuyorsa ABDnin de uygun davranmasını bekleme hakkına sahibiz.
YURTDIŞINDAKİ CEMAAT OKULLARI
* Eğitim ve din konusuyla ilgilendiğini düşündüğümüz insanların, eğitim ve din konusu dışında her şeyle ilgilendiğine tanıklık ettik * Bu kurumların, Türkiye aleyhine çalışmaların yürütüldüğü üslere dönüştüğünü de görüyoruz. İşi gücü eğitim olan bir kurumun yöneticileri, orada çalışanlar, onlarla işbirliği yapanların, Türkiye aleyhine ilgili ülkeler karar alsın, Türkiye aleyhine sonuçlar çıkarsın, Türkiyeyi orada kötü bir noktaya taşısınlar diye bir gayretin, bir çabanın içerisinde olduğunu siz ülke olarak görürseniz, buna dair bir tedbir alma gerekliliği duymaz mısınız?
BU BİLGİLER NEREYE TRANSFER EDİLDİ
* Türkiyenin Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, herkesin telefonları ve ofisleri dinleniyor. Kimlerin dinlediğine ilişkin çok ciddi veriler var. Şimdi soruyorsunuz, işi gücü eğitim olan biri, ülkenin Başbakanını dinlediğinde elde ettiği veri ne işine yarayacak? Genelkurmay Başkanını, Cumhurbaşkanını dinlediği zaman dini amaçlar bakımından bunu nasıl kullanacak, eğitim amaçları bakımından bunu nasıl kullanacak? Bu bilgiler ne işine yarar? Bu bilgiler nereye transfer edildi?
İŞİ GÜCÜ EĞİTİM OLANIN NE İŞİ VAR SİLAH SANAYİİNDEKİ MÜHENDİSLERLE
* Türkiyenin savunma sanayiinin en önemli lokomotifi olan tesislerinde görev yapan mühendislerin dinlendiğine şahitlik ediyoruz. Soruyorum o zaman, işi gücü eğitim olanın ne işi var silah sanayiindeki mühendislerle? Hangi cemaatin, hangi tarikatın, hangi eğitim kurumunun işine Türkiyenin savunma sanayide yaptıkları, düşündükleri, yapacakları işine yarayacak?
GAZETECİLİK FAALİYETİNDEN TUTUKLU HİÇ KİMSE YOK
* Sadece gazetecilik yaptı diye Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunuyor diyenler iftira yapıyorlar. Türkiye cezaevlerinde gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu hiç kimse yok
AİHMDEKİ PERİNÇEK DAVASI
* Bugün Büyük Dairede görüşülecek husus, tarihi bir husus. Hem Türkiye, hem de Avrupa Birliği değerleri bakımından tarihi öneme haizdir.
* Türkiyeyi ifade hürriyeti, basın hürriyeti üzerinden eleştiren ABnin, Avrupa Konseyinin ve diğer batılı yetkililerin İsviçredeki ifade hürriyetini ret ve inkar eden bu yasal düzenleme karşısında sessiz kalmalarını kınıyorum ve yadırgıyorum
* Bugün Büyük Dairenin Doğu Perinçek hakkında vereceği kararı tarihi bir karar olarak görüyorum. Eğer Büyük Daire, İsviçrenin temyiz talebini reddetmez, kabul ederse, bunu çok net söylüyorum, Avrupa Birliğinin üzerinde yükseldiği bütün değerlerin reddi, inkarı anlamına gelir. Eğer öyle bir karar çıkarsa bu karar ABnin ve Avrupanın insan haklarına, ifade hürriyetine verdiği değer anlayışının iflası anlamına gelir.
* Bugün bu davada Büyük Dairenin ret yönünde bir karar vereceğine olan inancımı ifade etmek istiyorum. Aksi yönde bir karar, ABnin üzerinde yükseldiği değerlerin iflası anlamını taşır. Böyle bir karar çıkacağına pek ihtimal vermiyorum. Eğer çıkarsa bu iflas demektir. Bu, mahkemenin adalet dağıtan bir mahkeme değil, siyasi tutum alan bir mahkeme olduğunu, önüne gelen davalarda tarafsız ve bağımsız karar veren bir insan hakları mahkemesi değil, kendilerini gönderen ülkelerin siyasal menfaatleri doğrultusunda karar veren taraflı ve bağımlı bir mahkeme olduğu anlamını da taşır. Ben böylesi bir hatayı AİHM Büyük Dairesinin yapmayacağına inanıyorum.