Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplu açılış törenine katılmak için gittiği Siirtte coşkuyla karşılandı. Cumhuriyet Meydanında düzenlenen törende halka hitap eden Erdoğan şu mesajları verdi:
Ben Kuranla yaşıyorum
Şimdi ana muhalefet partisinin başındaki şahıs benimle ilgili Kayseride bir ifade kullanmış. Cumhurbaşkanı diyor, ‘Evren gibi Kuranın istismarını yapıyor diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, ben Kuranla büyüdüm. Kuranla yaşıyorum. Onu sen kendine söyle. Kendi şahsında Kuranın yerinin ne olduğu malum. Bey efendi nereden buraya geldi. Hani ben dedim ya Diyanet İşleri Başkanlığı Kürtçe Kuran meali yayınladı. Bundan rahatsız olmuş. Bu bir istismar mı?
İmam hatip rahatsızlığı
Malum terörün beslediği siyasi parti ne diyor. ‘Diyanet İşlerini kapatacağım diyor. Ya bunlar maalesef cami duvarına pislemeye başladılar. Ve anamuhalefet diyor ki ‘imam hatipleri kapatacağım. Kayseride diyor ki ‘hayır ben öyle demedim. Bütün kayıtlarda mevcut. Bir cumhurbaşkanı olarak bana yanlışları düzeltmek düşer. Bir defa o yetkiyi sen nereden alıyorsun. Milletin verdiği yetki ile bu parlamentodan 12 yıllık zorunlu eğitim geçti. İmam hatip ve meslek liselerinin önündeki engeller kaldırıldı. Barajlar ve haksızlıklar giderildi. Siz orta kısımları kapattınız. İmam hatiplerde okuyanların sayısı 69 bine düştü. Şimdi bir milyona çıkınca rahatsız oldular. Hani özgürlüklerden yanaydınız niye rahatsız oluyorsunuz. Anne, baba evladını nereye gönderirse bırak oraya göndersin.
Milletin tarafındayım
Terör destekli siyasi parti benim inançlı Kürt kardeşlerimi istismar ediyor. Kürt kardeşlerime sesleniyorum. 7 Haziranda bu oyunu bozun. ‘Taksim bizim Kabemizdir diyor. Bizim Kabemiz bellidir. Bir zamanlar CHPliler ne diyordu, ‘Kabe Arapın olsun bize Çankaya yeter diyordu. Şimdi bunlar da aynı şekilde yine ‘Kabe Arapın olsun bize Taksim yeter diyor. Bunlara 7 Haziranda bir ders gerekmiyor mu? Fakat bizim dersimiz sandıkta. Bakın bu meydanda herhangi bir partinin pankartı yok. Bu meydanda sadece Türk bayrağı dalgalanıyor. Milletin inancına, eğimine, kılığına ve kıyafetine tüm değerlerine düşman bir anlayış bu millete yıllarca kan kusturdu. Daha sonra aynı zihniyeti takip edenler 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubatla hep aynı yoldan yürüdüler. Ama millet bu zihniyete dur dedi. Bu süreçte 3 Kasım 2002de başladı.
Kürtçe vaaz ve hutbe
Diyanet İşleri Başkanlığından rahatsızlıkları ortada. Ki bu başkanlık son 12 yıldır çok etkin çalışmaların içerisinde. Bu ülkede 2002 yılında Kürtçe vaaz veremezdin, hutbe okuyamazdın ama şimdi Kürtçe vaaz da verilebiliyor, hutbe de okunabiliyor. İşte Kürtçe Kuran meali, hadis kitabı mevlit kitabı ve elif ba. Bunlar atılan o güçlü adımlar. Bunları hayal bile etmek mümkün değildi. Artık Diyanet İşleri Başkanlığı cami cemaatini kontrol altında tutmak için değil, onlara hizmet etmek için çalışıyor.
Diyanetin rolü büyük
Taşradaki eğitim ve ilim irfan yuvaları bölücü örgütün mensupları tarafından kapatılmaya çalışıyor. Bölücü örgüt adına bunu hayata geçirenler var. Bugün Türkiyede Boko Haram ve DEAŞ gibi örgütler varlık göstermiyorsa bunda en önemli pay Diyanet İşleri Başkanlığınındır. Ülkemizde mezhep çatışması gibi oyunlar tutmuyorsa Diyanet İşleri Başkanlığının büyük rolü var.
MUHTAR CİNAYETİNDE HERŞEY TESPİT EDİLDİ
Erdoğan, “Şimdi yeniden tek parti zihniyeti türedi. Bir de herşeyi ile onu taklit eden terör destekli malum parti var. Bu millete Türkçe ezan dayatılıyordu, şimdi Kürtçe ezan dayatılıyor. 70 yıl önce Türkçe ibadet dayatılıyordu, şimdi Kürtçe ibaret dayatılıyor. Zihniyet aynı. Bunlar aynı faşist kafanın farklı tezahürleri. İnanın aralarında zerre kadar fark yok. Tek parti CHPsi bu milleti inancından, tarihinden, medeniyetinden koparıp, kendi ideolojik saplantısına uygun yeni bir toplum inşa etmeye çalışıyordu onun taklitçisi ise Kürt kardeşlerimi inancından medeniyetinden koparıp, kendi ideolojik saplantılarını dayatmak. Birçok imam, din görevlisi bölücü örgüt mensupları tarafından katledildi, saldırıya uğradı. Okulları, pansiyonları yaktılar. Bunların yandaşları İstanbulda sırf sakal ve kıyafetinden dolayı insanlara saldırdı. İşlerlerini, araçlarını taşladı. Geçenlerde bir muhtarımızı öldürdüler. Herşey tespit edilmiş vaziyette. Yardım yataklık yapanlar belli. İş takip ediliyor. Hani sen Kürttün? Niye bir Kürt muhtar kardeşimizi öldürüyorsun” dedi.
ÖZGÜRLÜK ADINA TEKRAR O ŞİİRİ OKUDU
Siyasi hayatında Siirtin ayrı bir yeri ve anlamı olduğunu belirten Erdoğan, “Siirt benim siyasi hayatımda iki defa dönüm noktası oldu. Birincisi 17 Aralık 1997de burada okuduğum Milli Eğitim Bakanlığının talim ve terbiye kurulunun onayından geçmiş tüm kitaplarında yer alan Ziya Gökalpe ait bir şiir ile başlayan ve cezaevinde sonuçlanan bir süreçtir. O şiiri hatırlıyor musunuz? Bu şiiri bir daha okuyabilir miyiz? Türkiyenin nereden nereye geldiğini bu vesile ile bir kez daha hatırlayalım. Özgürlük neymiş bir kez daha hatırlayalım:
Minareler süngü,
kubbeler miğfer,
camiler kışlamız,
müminler asker...
1912 yılında yazılmış bu şiiri okuduğumuz için 1999da Pınarhisar Cezaevinin yolunu tuttuk. Devran döndü partimizi kurduk. Ancak 42 bin kişi ile bir kamuoyu araştırması yaptık. Millet, ‘partiyi kurun dedi. Nasıl parti kurmamız gerektiğini de söyledi. 12 yıl iktidarda kaldık mı? Kaldık. Sonra tekrar bir kamuoyu araştırması yaptık. Bu defa da ‘cumhurbaşkanlığı dedi millet. 10 Ağustosta tekrar huzurunuza geldik. Bu defa yüzde 52 ile cumhurbaşkanlığına gönderdiniz. Peki ikincisi neydi. Yine Siirtte başlayan bir başka yolculuk. Yüzde 85,8 oyla bu kardeşinizi parlamentoya gönderdiniz. İpin ucunu 97 yılında kesmek istediler. 6 yıl sonra burada yeniden başladı. Şair ne diyordu, sakın kader deme, ne yapsalar boş” dedi.