Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın avukatı Hüseyin Aydının hazırladığı suç duyurusu dilekçesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verildi.
Suç duyurusu dilekçesinde, Tanalın 7 Şubat a başsavcılığa Erdoğan hakkında, erör örgütü propagandası, erör örgütüne yardım ve yataklık, suçu ve suçluyu övme, suçluyu kayırma ve görevi kötüye kullanmak suçlamasıyla şikayette bulunduğu belirtilerek, şikayet dilekçesinin, içeriği ve vardığı sonuç itibarıyla akıl, mantık ve vicdanla bağdaşmayan, gerçekle hiçbir ilişkisi bulunmayan, tamamen hakaret ve iftira kastıyla kaleme alınmış ve verilmiş olduğunun değerlendirilmesi gerektiği kaydedildi.
Bütün olarak değerlendirildiğinde Tanalın, Erdoğana yönelik mesnetsiz ve hukuka aykırı ithamlarla, hakaret kastıyla hareket ettiğinin açık olduğu bildirilen dilekçede, Tanalın, bahse konu eylemiyle şikayet hakkını istismar ettiği, hak arama özgürlüğünü kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işlediği anlatıldı.
Dilekçede şu ifadelere yer verildi:
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Temel haklardan olan hak arama özgürlüğünün bir türevi olan şikayet hakkının da diğer haklar gibi dürüstlük kuralı çerçevesinde kullanılması, emredici yasa kuralı gereğidir. Şikayet hakkının kullanıldığından söz edebilmek için şikayet hakkının amacına uygun olarak kullanılması gerekmektedir. Şikayet hakkı ya da dilekçe verme hakkı, şikayetin içeriği konusunda hukuki ve cezai sorumluluktan bağışıklık hakkı vermemektedir. Kimse Şikayet yapıyorum veya dilekçe veriyorum. diyerek bir başkasına hakaret ve iftira etme özgürlüğüne sahip değildir.
Bu yüzden şikayet hakkının kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi amacıyla mevzuatımızda hukuki ve cezai düzenlemelere yer verilmiştir.
ŞÜPHELİ HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİSMAR ETMİŞTİR
Türk Ceza Kanunu
un 2. bölümündeki Adliyeye Karşı Suçlar başlığı altında iftira, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması, suç üstlenme ve suç uydurma başta olmak üzere birçok düzenlemeye yer verildiğine işaret edilen dilekçede, bunların ancak dilekçe hakkı veya iddia ve savunma hakkının kullanılması suretiyle işlenebilen suçlar olduğu vurgulandı.
Şüpheli, mezkur fiili ile iddia ve savunma sınırını aşmış, hak arama özgürlüğünü istismar etmiştir. ifadelerine yer verilen dilekçede, Tanalın dilekçesinde kullandığı söz ve beyanların iftira ve hakaret suçlarını oluşturduğunun sabit olduğu, eyleminin şikayet hakkının kullanılması kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtildi ve bu mahiyetteki Yargıtay kararları örnek gösterildi.
Dilekçede, Anayasa
ın 105. maddesinde Cumhurbaşkanının şahsi sorumsuzluk halinin düzenlendiği hatırlatılarak, Cumhurbaşkanının, görev süresi dolsa dahi vatana ihanet suçu haricinde görev süresinde işlediği ileri sürülen fiiller hakkında soruşturma yapılmasının mümkün olmadığını bilmesine rağmen Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil eden seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak şüpheli tarafından gerçekleştirilen eylemin bir yönüyle de Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyetine yönelik bir suçlama sonucunu doğurduğu göz ardı edilmemelidir. ifadeleri kullanıldı.
Tanalın, işlemediğini bildiği halde, Erdoğana hukuka aykırı birden çok fiil isnat ederek hakkında soruşturma yürütülmesini sağlamak için yaptığı şikayetle iftira suçunu işlediği kaydedilen dilekçede, Tanalın, suçu ve suçluyu övdüğü, teröre yardım ve yataklık ettiği, terör örgütü propagandası yaptığı, suçluyu kayırdığı şeklindeki gerçek dışı söz ve beyanlarla Cumhurbaşkanı Erdoğanın onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunduğu ve bu eyleminin Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurlarını ihtiva ettiği bildirildi.
Dilekçede, Sonuç itibarıyla şüpheli, şikayet hakkını kötüye kullanmak suretiyle, mesnetsiz ve asılsız iddialarla Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, şeref ve saygınlığını rencide etmiş olduğundan, şüpheli hakkında atılı suçlardan soruşturma yapılarak, kamu davası açılmasını talep etme gereği hasıl olmuştur. değerlendirmesinde bulunuldu.