Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
AK Parti grup toplantısında gündeme sair değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "FETÖ'yü terör örgütü olarak ilan edip ve savaş açan şahsım ve AK Parti'dir. Bu süreçleri iyi bilen birisiyim. FETÖ'nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider vardır o da merhum Erbakan hocamızdır. Ondan nefret ederdi, hiçbir zaman da bir araya gelmemiştir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
Geçtiğimiz hafta birilerinin FETÖ'nün siyasi ayağı ve yeni darbe teşebbüsü tartışması gerisindeki sinsiliğe dikkat çekmiştim. Maalesef aynı tartışmanın sürdürülmeye çalışıldığını görüyoruz. FETÖ meselesinin çok uzun sosyal, siyasi, kültürel geçmişi olduğunu bilmeyen yoktur. Yapı diğer pek çok STK gibi toplumun ve hukukun meşru kabul ettiği sınırlar içinde faaliyet yürütürken tehdit ilan edilmiş değildir. Ne zaman bu yapının eğitim, hayır, dayanışma sınırlarını aşıp devleti ele geçirmeye çalıştığı örgüt olduğu netleşmiştir, o zaman karşısında bizi, devleti ve hukuku bulmuştur.
FETÖ'NÜN GÖRÜŞEMEDİĞİ TEK LİDER
Türkiye'de FETÖ'nün serpilmesinde herkesin payı olabilir. FETÖ'yü terör örgütü olarak ilan edip ve savaş açan şahsım ve AK Parti'dir. Bu süreçleri iyi bilen birisiyim. FETÖ'nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider vardır o da merhum Erbakan hocamızdır. Ondan nefret ederdi, hiçbir zaman da bir araya gelmemiştir.
ÖNÜME TEK BİR FETÖ'CÜNÜN DOSYASI GELMEDİ
Her gün birileri çıkıp FETÖ konusunda ahkam kesmeye çalışıyor. Bu ülkede vesayet güçleri FETÖ'uye en küçük şekilde dokunmamıştır. Allah diyen, kitap diyenlerin tasfiye yolunu aramıştır. İrtica ile mücadele kisvesi altında din düşmanlığı yapılmasına rıza gösteremezdik. Başbakanlığım boyunca YAŞ'larda önüme tek bir FETÖ'cünün dosyası gelmedi. Gelenler hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi. Bunların bugün bizi suçlaması, kendi gafletlerini saklamasından başka bir şey değildir.
NE KADAR OMURGASIZ OLDUKLARINI GÖSTERDİLER
Bunlar FETÖ tehdidi ortaya çıktıktan ve mücadele başladıktan sonra en büyük FETÖ savunucusu çıkarak ne kadar omurgasız olduklarını göstermişlerdir. Bu kesimlerin PKK için de ülkemize adeta savaş açmış her odak için de aynı tutumu göstermeleri yapısal olduğunun göstergesidir. Tahmin edemediğimiz husus CHP'nin ve bu gibi yapılara karşı gibi gözükenlerin bir anda FETÖ yandaşı olarak çıkmalarıydı. Bunlara da hukuk sınırları içinde yaklaştık. Doğrusu ben de görüştüm. Liderler içerisinde ilişkisi olmayan sadece Erbakan hocaydı. Demirel'in, Ecevit'in, Erdal İnönü'nün görüşmüşlüğü vardır. İrtibatları ileri derecedir.
TAM BİR İSTİLA
Bu yapının oluşturduğu tehdidi kendi çevremize bile anlatmakta zorlandığımızı kabul ediyorum. MİT Kumpası bunu anlatmaya başladı. FETÖ'nün devlet ve toplum hayatımıza sızmasının tarihi eskidir ve müsebbipleri çoktur. Biz göreve geldiğimizde ordunun, emniyetinin, yargının, akademinin kritik konumları zaten işgal edilmişti. MGK'da biz bu meselenin üzerine gidene kadar alınan kararların gerisindeki gizli niyetin, toplumsal reaksiyonu tetikleyerek FETÖ'yü koruma olduğunu görüyoruz. FETÖ'cü danışmanlar bay Kemal'in yanında. İP'in danışmanlarında yine onlar var. Tam bir istila hareketi.
SON BAŞROL KILIÇDAROĞLU'NA VERİLDİ
Kasım Gülek'ten Ecevit'e kadar, 12 Eylül ve 28 Şubat darbecilerine kadar herkes FETÖ'ye figüranlık yapmıştır. Bunun son başrolü de Kemal Kılıçdaroğlu'na verilmiştir. 15 Temmuz'da bir tek kişi FETÖ'nün özel ilgisine mazhar olmuştur o da Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Atatürk Havalimanı'nda FETÖ'cülerin tanklarıyla burun buruna gelen genel başkanın önünde tüm yollar açılmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu biz tankların karşısında, uçakların altındaydık. Sen Bakırköy'de başkanın evinde kahve yudumluyordun.
KONTROLLÜ DARBE EVET, KONTROL SİZDE
Sen hala milleti aldatmakla meşgulsün. 'Kontrollü darbe' evet kontrol sizde. Ama başaramadınız. Buradan soruyorum, 15 Temmuz başarılı olsaydı, ertesin gün Kemal Kılıçdaroğlu milletin karşısına acaba hangi sıfatla çıkarılacaktı? Darbe girişimini kurgu diyerek önemsizleştirmeye çalışarak adalet yürüyüşü yapan, böyle bir siyasetçinin örgütle hiçbir ilişkisi olmadığına nasıl inanabiliriz? Eline milletin kanı bulaşan bir örgütü savunmanın şark kurnazlığı, çıkarcılıkla ilgisi olamaz. Örgütün çıkarları için kamikaze görevini yerine getirmektir. Nice sosyalist diye, ulusalcı diye, Kemalist diye bilinen ismin su katılmamış FETÖ'cü çıktığını gördük. Kemal Kılıçdaroğlu için de aynı endişe içindeyim. FETÖ tehdidi konusunda kurumlarımızı harekete geçirdikten sonra bu yapının gerçek organizasyon yapısını çıkarmakta zorlandık. Halen çıkaramadığımızı düşünüyorum. Bunun ucu Türkiye'de değil, dışarıda.... Sonra silsile kopuyor. Bizi en çok da ülkemizin her köşesine yayılan bu örgütün CHP içinde böylesine güçlü olması şaşırttı. Devlet elbette FETÖ'yü izlemiştir ama CHP Genel Merkezi'ne bakılmadığı anlaşılıyor.
2009'DAKİ YASA
Kılıçdaroğlu ve CHP ekibiyle kimi eski askerlerin koç başlığını yaptığı bu oyun, geçmişteki yöntemlerin başka versiyonudur. TBMM'den çıkan her karar tüm milletvekillerinin namusudur. Kılıçdaroğlu ve avenesi milli iradeye saldırarak kendi namuslarını ayaklar altına almaktadır. 17/25 Aralık'ın ardından yargıda verilen mücadele olmasaydı, diğer saldırıları hukuk devleti içinde göğüsleyemezdik. Tespit ettiğimiz her noktada örgütün tepesine bindik. Mücadelenin nispeten yavaş yürümesinin nedeni her şeyi hukuka uygun olarak yapmamızdan kaynaklanıyor. Her yere serpilmişler. 'Dünyanın 160 ülkesinde varız' diyor. Böyle bir çalışma, adım, serpilme olayı. Biz de 160 ülkede bunları kovalıyoruz. Bütün liderlere 'Bunları bize verin' diyoruz. Eğer 15 Temmuz olmasaydı, FETÖ'nün tasfiyesini bir süre sonra hızlandırmış olacaktık. OHAL, bu çalışmaların daha pratik şekilde yürütülmesini sağlamıştır. 15 Temmuz neydi/ne değildi tartışması yapanlar, bizzat bu işin parçası. ByLock ve HTS kayıtlarının yargı elinde olduğunu bilenler de bu işin parçasıdır.