Esnafı toplum yapımızdan çıkardığınızda geriye anlamlı bir şeyin kalmadığını görürsünüz. Toplumun başı ne zaman dara düşse esnaf ve sanatkarlar toplumun bütünleştirici gücü olmuştur.
Esnaf ve sanatkarımız ahilik ahlakına sahip çıktığı müddetçe hiç bir güç sizleri ortadan kaldıramaz.
Esnafın sokakta gösteri yapmak zorunda kaldığı günler oldu. Biz Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığımız döneminde esnafımızla birlikte hareket ettik. Borçların yapılandırılmasından kredi imkanına kadar düzenlemeleri birer birer hayata geçirdik.
Verdiğiniz teşekkür ilanı ve kadirşinaslık için sizlere teşekkür ediyorum. Türkiye büyüdükçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Benim bir süredir tartışmaya açtığım Başkanlık sistemi işte böyle bir ihtiyacın ürünü.. 1990lı yılların Türkiyesi ile günümüz Türkiyesi farklıdır. Dün toplu iğne dahi üretemeyen birTürkiye vardı. Dün 70 sente muhtaç ekonomisiyle kendisine yön vermekte zorlanan bir Türkiye vardı. Bugün ise hamdolsun 800 milyar dolarlık milli geliriyle yüzde 10un altına düşmüş işsizlik ve enflasyonuyla bambaşka bir Türkiye var. Artık bu elbise Türkiyeye dar geliyor. Türkiyeyi eskinin kriteriyle değerlendirenler hala büyük Türkiyeyi anlamıyorlar. Konuya yanlış pencereye bakıyorlar.
Bir muhalefet başkanı çıkmış diyor ki Erdoğanın siyah dediğine beyaz beyaz dediğine siyah deriz. Güya büyük bir laf edecek ama küçüldükçe küçülüyor.
Başkanlık sistemi rahmetli Türkeş tarafından savunuyoruz diye açıkça ifade edilmiş bir yöntem. Sırf biz önerdik diye kendi törelerine başkanlık sistemine karşı çıkıyor. Biz bu ülkede bir daha milli şef özentileri çıkmasın diye Başkanlık sistemi diyoruz. Biz bu milleti bir dahja kimse parmak sallayarak mürebbiye gibi terbiye etmesin diye Başkanlık sistemi diyoruz. Birisi kalkıyor Kuzey Kore biri Afrika diyorlar. Aynı şekilde bunun bir savaş ilanı olduğunun farkında değil. Yüzde 52 ile göreve gelmiş bir Cumhurbaşkanını tanımayanlar güya Kuzey Kore örneğini veriyor. Tahammülsüz olduklarını kendi partilerinde gördük. Kendilerinin de içinde bulunduğu seçimle iş başına gelenlerin Mısırda Suriyede kendi halkını katledenler için ağızlarını açtığını duydunuz mu?
ÜRDÜNLÜ PİLOTUN YAKILMASI
Ben IŞİDin Ürdünlü pilotu yakma eylemini telin ediyorum, lanetliyorum. Pilota rahmet dilerken ailesine baş sağlığı diliyorum. Böyle bir vahşet olamaz. Bunun bizim dinimiz İslamla yakından uzaktan alakası yoktur. Bunların da İslamla alakası yoktur.
Rabbimizin sevgili habibi diyor ki ya elimizle müdahale edeceğiz ya dilimzle edeceğiz ya da kalbimizle buuz edeceğiz. Bunlar darbelerle iktidara gelmeye alışmışlar. Milletin teveccühüyle iktidara gelme gibi bir hayelleri yok. İstiyorlar ki Türkiye bir kitap fırlatma ile zayıf bir ülke olarak kalsın. Hiç kimse kusura kalmasın o günler geçti, o Türkiye geride kaldı. Artık manşetlerle , lobilerle yönetilen bir Türkiye yok. Türkiyeyi yönetmek mi istiyorsun, öyleyse gideceksin millete meramını anlatacaksın eğer millet sana inanırsa destek verirse işte o zaman ne yapmak istiyorsan onu yaparsın.
Diyrorlar ki Cumhurbaşkanı denetim mekanizmalarını kaldırıyor. Bugün ABDde çift kamaralı bir sistem var. Bir temsilciler meclisi bir de senato var. Biz de diyoruz ki çift olmasın tek olsun. Bu parlamento neye üsade ederse Başkan o kadar yapabilir. Biz burada sağlık reformunu yaptık ama saın Obama hala yapamadı. Sen niye bunu istiyorsun? Bizim derdimiz başka. Ama hiç olmazsa başkan verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanabiliyor. Seçilmişlerin daha kuvvetli olduğu bir yapı oluşuyor.
Yani burada bürokratik oligarşi emperyal bir yapı oluşturagmayacak. Göbeğini kaşıyan adam dediğin kişi sana oy verir mi?
Bana yönelik yapılan saldırılar karşısında hukuki hakkımı kullanmam nefsi müdafadır. Ahiliğin 3 kapalı şartı: Dilini, gözünü ve belini bağlı tutaccaksın. hünkar Hacı Bektaş Veli ne diyor, eline, beline diline sahip çıkacaksın. Çıkmazsan olacaklar akatlanırsın. Çıkmazsan Edep Yahu. Kırşehire gidişimi yadırgayan siyasi genel başkanlar var. Ve diyorlar ki meydanlar açıkıyor Cumhurbaşkanlığı yeminini unutmuş konuşuyor. Bunlar Cumhurbaşkanlığı yeminin muhtevasını da bilmiyorlar. Ben tarafım. Her zaman söylüyorum. Ama bu bir siyasi partinin tarafı anlamına gelmeyecek. Ben milletin tarafıyım. Onlar bunu göremiyor.
Beni davet ettiler gittim, konuşmayayım mı? Bursada da davet var. Oraya da gideceğim. Roman vatandaşlarımızla buluşacağım. Masada evranları imzalayan bir Cumhurbaşkanı olmayacağım dedim. Koşan terleyen bir Cumhurbaşkanı olacağım. Ve bunları kontrol etmek en doğal hakkımdır. Milletim adına bunları takip etmek benim görevimdir. Diyorum ki 7 Haziran bu ülkede milletimizin yeni Türkiye için bir irade ortaya koyma günüdür. 7 Haziran yeni anayasa olayını, başarmak için iradeyi ortaya koyma günüdür.
Milletimiz kime bu yetkiyi verirse, gelsin hem yeni Türkiyenin temellerini atsın, hem de yeni anayasa ile başkanlık sistemini getirir. Karar milletindir, benim değildir. Sonuçta 7 Haziranda benim de bir oy hakkım var. Gidip o oyumu kullanacağım.
