Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına Yerli ve Milli İrade Derneği Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olan Yalçın Topçuya teşekkürlerini sunarak başladı. Ardından da helikopter kazasında ölen Muhsin Yazıcıoğlunu rahmet diledi.
İşte Erdoğanın açıklamalarının satır başları:
Müslümanların mağdur duruma düşürüldüğü bir ülkede çoğunluğu müslüman olan bir ülkede islam aliminin idam edilmesi dikkat çekicidir.
Bangladeşte Cemaat-i İslami Lideri Motiur Rahman Nizaminin veda mektubu şöyle:
Ben gidiyorum, ardımda bir fikir kalasın istiyorum. Bu bir imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bu yola baş koymak, sonunda o baştan vaz geçmektir.
Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınır. Kulunu razı etmek için yaratıcıyı üzecek değiliz. Ben gidiyorum. Benden önce giden kardeşlerimin yanına, resullullahın yanına gidiyorum.
Biz Bangladeş Büyükelçimizi geri çektik ve kendisi bugün Türkiyeye geldi.
Zalimler için yaşasın cehennem diyoruz.
Bu kritik günlerde geleceğimizi kuvvetlendirmek zorundayız. Mazlumların haksızlıklara uğrayan herkesin temsilcisi olmak istiyoruz. Ulaşamadıklarımızın feryadını da uluslararası kurumlara ulaştırmaya çalışıyoruz.
Eğer mazlumların hakkını savunmazsa bu ümmet bize hakkını helal etmez. Ülkemizin böğrüne hançer saplamaya çalışan terör örgütüne karşı tavizsiz bir mücadele yürütüyoruz. Bunun için hiç çekinmeden dünya 5ten büyüktür diyoruz.
BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesine dünyadaki 195 ülkenin kaderi teslim edilemez. 1 milyar 700 milyon müslümanın bir temsilcisi olmayan BMnin adil bir karar alacağın a ben inanmıyorum. Nitekim bugüne kadar da bunu göremedik. Sadece Asya, Avrupanın temsil edildiği MB Güvenlik Konseyinin üyeleri dünyayı temsil edebilir mi?
İSMİNİ ZİKRETMEME KARARI ALDIĞIM ZAT DİYOR Kİ
Bölgemizdeki tüm terör örgütlerinin hedefği haline gelen Türkiyenin mücadelesi takdir edilmek şöyle dursun görmezden geliniyor. Terör örgütlerine karşı tavrımızı yumuşatmalıymışız. Siz ne zamandan beri Türkiyeyi idare etmeye başladınız ya? Size kim bu yetkiyi verdi? Bunlar nasıl demokrat! Bunu kim söylüyor, ismini bir daha zikretmeme kararı aldığım zat diyor. Terör örgütü ne diyorsa bunlar da aynısını ifade ediyorlar. Şu anda Bangladeşteki kararı alanlarla aynıdır bizdeki anamuhalefet.
SİZİN İKİ TANE GÜLÜCÜĞÜNÜZE VATANIN DEĞERLERİNİ DEĞİŞMEYİZ
Bugün terör örgütünü koynuna alanlar yarın kendilerine yönelik saldırılara da razıdırlar demekki. Bunlara avroları veriyorlar gidin Türkiyeyi bölün diyorlar. Silahları da veriyorlar. Sizin iki tane gülücüğünüze bu vatanın değerlerini değişmeyiz. Biz 35 yıldır terörle mücadele eden bir ülke olarak bu işin üstesinden geliriz ama Avrupa bunların altında kalkamaz. Bize demokrasi nutlu atanlar bu kavramları askıya aldılar.
Türkiye olarak bugüne kadar DAİŞ terör örgütünün Ankarada, Gaziantepte, İstanbuldaki canlı bomba saldırısına maruz kaldık. Kilis şehrimize her gün roket saldırısı yapılıyor. sınırlarımızı koruyan güvnelik güçlerimize saldırı yapılıyor. DAİŞ saldırılarında 130 güvenlik görevlimizi kaybettik. DAİŞ terör örgütünün 1300 mensubunu imha ettik. Yurt dışından katılımları engellemek için 48 bin 600 kişiye ülkemize giriş yasağı koyduk.
Türkiyete terör tanımını değiştir demek bu işten vazgeç demektir. Suriye ile sınırımız 900 kmdir. Avrupada aynı mesafe ile Farnsadan çıkıp Belçika Almanya ve Lüksemburgu dolaşabilirsiniz.
Kilis taraflarından atılan roketler nedeniyle her gün vatandaşlarımız şehit olurken müttefiklerimizden bir destek görmüyoruz.
Biz bu işi bitirdik. Bunlarla imzaları attık. Ekim ayında uygulamaya geçeceğini karar altın aldık. Daha sonra 72 maddeyi öne sürdüler. Sonra da terörü sıkıştırdılar. Güney Amerikadan şengene tabi olanlara bunu uyguluyor musun? Kimse kimseyi aldatmasın. Önümüzdeki süreçte Avrupa ile ya birlikte yürüyeceğiz ya da yolumuzu belirleyeceğiz.
KAN DÖKMEDEN BAŞKANLIK OLMAZ SÖZÜ MİLLETE İHANETTİR
Terör konusunda ana muhalefet partisinin bir karar vermesi gerekiyor. Milletten yana mısınız, terörden yana mısınız? Çizgisini yitirmiş ana muhalefet partisinin liderinin bir sözü var ki Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz diyen bir siyasetçi milletin iradesine de siyasete de ihanet etmiş demektir. Şu anda başkanlık sistemini uygulayanlar bunu kan dökerek mi getirdi? Nereden çıkıyor bu? Mesele şu; kan dökmek dikatörlerin zamlimlerin, katillerin, bazen de meczupların işidir. Ana muhalefetin bunlardan hangisi olduğunu ben milletime bırakıyorum. Kan dökülmesi gereken durumlar elbette olabilir. Gereğinde kanını dökecek askerimiz var,
ER GEÇ MİLLETİN ÖNÜNE YENİ ANAYASA DA BAŞKANLIK SİSTEMİ DE GELECEK
Kasetle ifade geldi. Git ifae ver, niye ifade vermiyorsun? Biliyor ki o ifadeyi verdikten sonra bu işin faturasının ona bedeli çok ağır olacak. bu şahıs daha önce siyasi sapıklık emraleri gösterdi şimdi de siyasi sapkınlık işaretleri veriyor. Bir defa şirazeden çıkarsanız bir daha kendinizi toparlayamazsınız. Çünkü insan rakibinde bir ölçü bir seviye istiyor. Bu zatın iftiraları yüzünden milletimiz tarafında muhalefetimiz yok hükmünde görüldüğü için demokrasimiz eksik kalıyor. Bu şahsa sesleniyorumİ; Gazi egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demiyor muydu. Hadi millete gidelim, millet ne diyorsa o olsun. Bu millet sana güvenmediği için hezeyanlar başladı. Er geç milletin önüne yeni anayasa da başkanlık sistemi de gelecek. Türkiye yeni sisteme geçecekse bu milletimizin onayıyla geçecek.
KIZILAY DIŞINDA BİR YERE KAN VERMEYİZ
Kan konusunda da kimse şüphe etmesin. Kızılay dışında bir yere kan vermeyiz. Mazlumların yanında yer almak zordur. Ama bu şekilde şahsiyetinizi korumuş olursunuz. Biz tercihimizi mazlumlardan yana kullanmak zorundayız. Müslüman zalimin yanında olmaz bunu böyle bilesiniz.
Bizim illerimizde çiçeklerin açtığı günleri hep birlikte göreceğiz. Müslümana ümitsizlik yakışmaz. Bizler inandığımız için üstün olduğumuzu biliyoruz.
Öülüm döşeğindeki baba büyük oğluna bir ok çöpü vermiş ve hemen kırmasını istemiş. Oğlu kırmış. Sonra ok sayısını arttırmaya başlamış. En sonunda büyük oğul okları kıramamış. Baba demiş ki tek tek hareket ederse kırılırsınız ama birlikte hareket ederseniz kırılmazsınız demiş. Bizler de bu şekilde hareket etmeliyiz.