Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
HDP Parti Meclisi dün yaptığı toplantıdaki gündemini yazılı bir açıklama ile duyurdu. Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin kurmuş oldukları, MHPnin de koltuk değnekliği yaptığı plan hem bizler hem de toplumun farklı kesimleri tarafından görülüyor denilen açıklamada, topyekun barış çağrısı yapıldı. Sarayın savaşına karşı topyekun barış... başlıklı açıklama şöyle:
1. Türkiye toplumu, sanki tek parti iktidarının Başbakanıymış gibi hareket eden bir AKP Genel Başkanıyla karşı karşıyadır. Geçici statüdeki Başbakan, aldığı kararlarla, attığı adımlarla toplumu derinden sarsan, acı kayıplara yol açan bir çatışma ve şiddet dalgasını her geçen gün tırmandırıyor. Hamasi konuşmaları ile toplumun birçok kesiminde derin yaralara yol açtığını fark etmiyor.
Her gün toplumu infiale sürükleyecek konuşmalar yapan Başbakan ve yardımcılarının, 31 genç insanı Suruçta katledenler, HDPye yönelik Adana, Mersin ve Diyarbakır bombalamalarını gerçekleştirenler hakkında konuşmamaları ise son derece manidardır.
Kutuplaşma ve gerginlik, toplum içi düşmanlık ve karşıtlık yaratma politikasını seven bu anlayış, yargıyı, medyayı ve diğer alanları da kontrol altına alarak ve başlatılan çatışmanın bir parçası haline getirerek, Türkiyeyi hızla güçlü bir fırtınanın içine sürüklüyor. Türkiyenin birçok ilinde HDPlilere yönelik yaygın gözaltı ve tutuklama operasyonlarıyla; Ağrı, Şırnak, İstanbul, Cizre gibi yerlerdeki yargısız infazlarla; çeşitli kentlerde gençlere yönelik işkence uygulamalarıyla; IŞİD barbarlarına karşı mücadelede yaralanan Rojavalılara yönelik gözaltılarla; Lice, Hazro, Kulp, Silvan, Mardin, Dersim ve Şırnaktaki orman yangınlarıyla; Ankarada sendika baskınıyla; Cemevinde cenazesini uğurlamak isteyenlere zulüm uygulamasıyla baskı politikalarını derinleştiriyor. Eş Genel Başkanlarımız hakkında soruşturmalar başlatmak, HDPye kapatma davası açmak ve vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırma tehditlerini savurmak da bu uygulamaların parçalarıdır.
IŞİD barbarlarına karşı mücadelede yaşamını yitirmiş olan gençlerin cenazelerini, hiçbir inançta yeri olmayan bir tarzda ve Başbakanın talimatıyla günlerdir sınırda bekleten ve ailelerine teslim etmeyen, cenazelere adeta işkence yapmayı normal gören bir anlayışla karşı karşıya bulunuyoruz.
Başbakan Davutoğlunun Huzur ve Demokrasi Operasyonu adını verdiği bombalamalar esnasında Kandil bölgesindeki Zergele köyünde, aralarında çocukların da bulunduğu, biri hamile 10 sivilin ölmesine ve onbeşinin yaralanmasına yol açılmıştır. Havalanan her savaş uçağı sadece Irak Kürdistanına ve oradaki insanlara zarar vermiyor, aynı zamanda Türkiye ekonomisine ve yoksul emekçi halka da ağır yükler bindiriyor.
2. Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin kurmuş oldukları, MHPnin de koltuk değnekliği yaptığı plan hem bizler hem de toplumun farklı kesimleri tarafından görülüyor. 7 Haziran seçimlerinin intikamını HDPden almak ve kendilerine yine tek parti iktidarının yolunu açmak için bu çatışmalı ortamı başlatan zihniyet demokratik değildir. HDP barajı geçemezse kaos çıkartır diyen iktidar sahipleri, HDP barajı geçince kaos çıkarmıştır. 7 Haziranda ortaya çıkan seçim sonucunun, kendi ifadeleri ile Cumhurbaşkanı Erdoğanı tahrik etmiş olması bugün yaşananların temel nedenidir.
Hedef HDPyi itibarsızlaştırmak, toplumsal meşruiyetini tartışmalı duruma getirmek, 80 vekilimizin temsil ettiği halk iradesini rencide etmektir. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, HDPyi etkisizleştirme ve barajın altına itme operasyonu asla başarıya ulaşmayacaktır.
AKP ve Erdoğan, başlattıkları savaşı seçimi kazanmak için kullanıyor. Ancak bu tutum Erdoğana ve AKPye kaybettirecektir. Çünkü bu, Türkiye toplumunun değil saray cuntasının savaşıdır. Hiçbir Cumhurbaşkanı veya Başbakanın bu halkın çocuklarını kendi siyasi ikbali için feda etmesi kabul edilemez. Vicdani red hakkı bu dayatmacı politikalar karşısında da savunulması gereken bir haktır.
İlgili HaberDavutoğlu: Kim adına, hangi savaşı başlatıyorsunuz?
3. Bu uygulamalarla birlikte çözüm süreci bizzat devleti ve ülkeyi yönetenler tarafından fiilen durdurulmuş durumdadır. Kaosu daha da derinleştirecek bu çatışmacı siyasette ısrar yanlıştır. Çözüm sürecinin askıda tutulduğu her bir günün halklarımıza maliyeti çok ağırdır. Bir kez daha ülkeyi yönetenleri sorumluluğa çağırıyoruz. Bir an önce çatışmaları ve can kayıplarını sonlandıracak çözüm politikaları devreye girmelidir. Görev, bu çatışmaları ve ölümleri durduracak adımların bir an önce, karşılıklı ve acilen atılmasıdır.
HDP, bugüne kadar çatışma politikaları karşısında üzerine düşenleri yapmıştır, bugünden sonra da yapacaktır. Bizler, çatışmaların durdurulması için çabalarımızı yoğun bir biçimde sürdüreceğiz. Biliyoruz ki, yapılması gereken, çatışma politikalarını bir kenara bırakıp, barışçıl çözüm yollarını yeniden devreye koymaktır. Barışı kazanma mücadelesi bugünün vazgeçilmez işidir.
Tüm kurumlarımıza ve bileşenlerimize, Türkiyenin tüm demokrasi ve emek güçlerine, vicdan sahibi ve demokrat insanlarına, inançlı tüm kesimlere, asker ailelerine çağrı yapıyoruz: Silahlar derhal susmalı, taraflar çatışmasızlığı sağlamalı, İmralıda sayın Öcalana karşı sürdürülen tecrit sona erdirilerek diyalog ve müzakerelerle çözüm üretilmeli hedefi ortak mücadele zeminimiz olmalıdır. Barış etkinlikleri, toplantıları, mitingleri ile sivil demokratik mücadeleyi yükseltelim. Silahların sesi karşısında demokratik siyasetin sesini yükseltelim.
Uluslararası insan hakları örgütlerine ve savaş karşıtı tüm sivil toplum kuruluşlarına çağrı yapıyoruz: Uluslararası bir sorunu uluslararası destek ve dayanışmayla çözmek için adımlarınızı yoğunlaştırın. Geçici AKP Hükümeti, IŞİDe karşı mücadele adı altında, gerçekte Rojavaya karşı düşmanca bir politika izliyor. Rojavada IŞİD çetelerinin barbarca saldırılarının yenilgiye uğratılması ve bölge halklarının kantonlarda kendi kendilerini yönetmeleri, AKP iktidarının saldırgan politikalarının temel nedenlerindendir. Halbuki bugün Ortadoğunun en güvenli bölgelerinden birisi Rojava kantonlarıdır. O coğrafyada yaşayan halklar düşmanımız değil, dostumuzdur, barışın önemli bir parçasıdır.
4. Parti Meclisimiz, yapılan değerlendirmeler ve çıkarılan planlamalar doğrultusunda, MYK başta olmak üzere tüm örgütlerimizin barış ve çözüm mücadelesini sürdürmesi görevini bir kez daha vurgulamıştır. Sarayın savaş hamlesine karşı topyekun barış direnişi yapılacaktır. Merkezi düzeyde yapılan barış mücadelesi hamlelerinin izdüşümleri bütün yerel örgütlerimizde de gerçekleştirilecektir.
Öte yandan ne zaman yapılırsa yapılsın, HDP tüm yerel örgütleri, bileşenleri ve kurumları ile birlikte yeni genel seçimlere hazırdır ve bu yöndeki çalışmalarına hız verecektir.
Biz biliyoruz ki, bu savaşın yeneni ve yenileni olmaz. Müzakere masasında, Dolmabahçe Mutabakatı zemininde, demokratik siyaseti geliştirmek ve çatışmasızlığı tahkim etmek büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda gerçekleştirilecek her adım son derece kıymetlidir.
HDP, çatışmalı ortamı sonlandıracak, can kayıplarını önleyecek, barışçıl politikaları ve çözümü üretecek kararlılıktadır ve bunu gerçekleştirecektir.