Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin seçim bildirgesini açıkladı. Seçmeni ekonomi vaatleriyle ikna etmeye çalışan Kılıçdaroğlunun açıkladığı vaatler şaşkınlık yarattı. CHPnin en dikkat çeken vaadlerinden birini İmam hatip liselerinin orta kısmını kapatan kesintisiz eğitimi geri getirmek oluşturuyor. CHPnin seçim bildirgesinde zorunlu eğitimin 1+8+4 toplam 13 yıl olacağı sözü ise imam hatip okullarının önünü kesmeye yönelik bir hamle olarak yorumlanırken, bildirgede Kürt sorununun çözümüne yönelik önceki söylemlerin tekrar edilmesi dikkat çekti.
Vaatlerini ilk 100 gün ve 1 yıl olarak ikiye ayıran Kılıçdaroğlu, ilk 100 günde emekliye Ramazan ve Kurban bayramında 2 maaş ikramiye, taşerona son verilmesi ve hepsinin kadroya alınması, Aile Sigortası yasasının çıkarılarak aylık geliri 720 liranın altında hiçbir aile bırakılmaması, siyasi ahlak yasasının çıkarılması, TBMMde kesin hesap komisyonun kurulması vaatlerini sıraladı. Bankalara kredi kartı ve tüketici kredisi borcu olanların faizlerinin en az yüzde 80nini silinmesi sözü veren Kılıçdaroğlunun, bunun devlete bir kuruş yükü olmadığı iddiasında bulunması dikkat çekti.
Asgari ücret ve mazot vaadi
Kılıçdaroğlu ilk 1 yılda ise çiftçiye mazotu 1.5 liradan verme, asgari ücret üzerindeki vergiyi kaldırarak asgari ücreti bin 500 liraya çıkarma, üniversitelerde yurt sorununu bitirme, katma değeri yüksek ürün üreten sanayiciye özel destek, vergi ve prim borcu olmayan esnaf ve KOBİlere bir yıl sıfır faizli kredi sözü verdi. Kılıçdaroğlu seçim barajını ise yüzde 5e çekeceklerini ifade etti.
277 liraya 70 mlik ev
Türkiyede 17 milyon yoksul bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Aylık geliri 200 liranın altında 17 milyon yoksul var. Sözüm söz, namus sözü, 4 yılda Türkiyede yoksul kalmayacak” dedi. Uzmanlar, Kılıçdaroğlununu verdiği rakamların 2002 yılına ait olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu çalışan emeklilerin aylığından kesilen sosyal güvenlik destek primini kaldırma sözü de verdi. Kılıçdaroğlu arsa payı alınmadan, ayda 277 lira sabit taksitle 70 metrekarelik ev vaadinde de bulundu.
İHL ve Kuran kursuna kilit
Kılıçdaroğlu konuşmasında, bir yılı okul öncesi olmak üzere, zorunlu eğitimi 13 yıla çıkaracakları vaatlerinde bulunurken, bildirgede, bir yılı okul öncesi, 8 yılı kesintisiz ilköğretim olmak üzere toplam 9 yıl temel eğitim, 4 yıl ortaöğretimden oluşan 1+8+4 eğitim sistemini hayata geçirme, 13 yıl süreli zorunlu eğitimi mümkün kılma vaadinde bulundu. CHPnin bu sözü, imam hatip okullarının engellenmesini öngören 28 Şubat mantığıyla aynı olarak yorumlandı. Çünkü 28 Şubat darbecilerinin hayata geçirdiği kesintisiz 8 yıllık eğitim modeliyle, İmam Hatip Liselerinin orta kısmı kapatılmış, Kuran kursalarına da kilit vurulmuştu. Kılıçdaroğlu ilköğretimi kesintisiz 1+8 yıl olarak vadederken, İmam Hatip liselerenin orta kısmının ne olacağına ise değinmiyor. ilkokul olmasıKılıçdaroğlu YÖKü kaldırma sözünün yanı sıra her yıl 15 bin üniversite öğrencisini yurtdışına doktoraya göndereceklerini, organize sanayi bölgelerinde yatılı okullar açarak buradan mezunların iş bulmasını sağlayacaklarını da iddia etti. CHPnin seçim bildirgesinde, zorunlu din derslerinin kaldırılması ve seçmeli hale getirilmesi, cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, Diyanet İşleri Başkanlığının yeniden yapılandırılması sözü de yer aldı. Kılıçdaroğlunun konuşması boyunca sık sık hiç kimsenin inancına, kimliğine, yaşam biçimine ve siyasi düşüncesine müdahale etmeyecekleri ve ettirmeyecekleri sözüne vurgu yapması da dikkat çekti. Parlamenter sistemi güçlendirme sözü de veren Kılıçdaroğlu, “Parlamenter sistemin aksaklıkları olabilir, aksaklığı yaratan sistemin kendisi değil, sistemi engellemeye çalışanlardır” dedi.
Kürt sorununda çözüm yok
CHPnin seçim bildirgesinde Kürt sorununun çözümüne yönelik daha önce kamuoyuna açıklanan vaatlerde dışında yeni bir unsur yer almadı.
OLİGARŞİ GÜÇLENECEK
Kılıçdaroğlu, Devlet kurumlarının tamamının güçlü olmasını, sıcak siyasetin oralara müdahale etmemesini istediklerini söyledi. Bu sözleri siyasetin alanının daraltılacağı ve bürokrasinin daha güçleneceği şeklinde yorumlandı.