Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Ak Parti Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz, TBMMde basın toplantısı düzenledi. Aslında basın toplantısı yapmayı düşünmediğini belirten Korkmaz, Bu basın toplantısını yapmayı düşünmüyordum ama son gelişmeler böyle bir basın toplantısı yapma gereği doğurdu. Bunun sebebi yılbaşı gecesi kendi şahsi facebook hesabımdan bir paylaşım yaptım dedi.
Paylaşımında ne demek istediğini anlatan Korkmaz, Bu paylaşımda Ben İbrahim Korkmaz, 1 Ocak 1960 doğumluyum ve kardeşim de Muhammet Temel Korkmaz o da 1 Ocak 1969 doğumlu oradan da kinaye, her zaman yaptığım ve halada yaptığımın doğru olduğunu düşündüğüm itikadi açıdan paylaşım yaptım. Nedir, Yılbaşı gecesinin bizim örf ve adetlerimize uymadığını bir şekilde kritik ettim. Bunu da Facebook adresimde açık olarak yazdım. Bunu şu açıdan eleştirmek mümkün olabilir, kullanmış olduğum kavram her ne kadar çok kullanılan bir kavram olsa da maalesef son zamanlarda inkılap kanunları gereği çok kullanılan bir kavram değil hazret kavramı dedi.
PAPA İÇİN BİLE KULLANIRIZ
Hazreti kavramını anlatan Korkmaz, Biz Türkçede hazret kelimesini Allah ve Peygamber için kullanırız, önemli şahsiyetler için kullanırız, dini şahsiyetler olması şart değildir, hatta Papa için bile kullanırız, bir büyükelçi için kullanırız. İçinde bulunduğumuz Meclis çatısı altında da kısa zamana kadar da Meclis Başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı ve bakanlar için bu kelime kullanılıyordu. Şimdi bu kelime hem Allah hem Peygamber için hem de onlar için nasıl kullanıyor diyeceksiniz. Bu sorunun muhatabı ben değilim.
Çünkü hazret kelimesini Allah ve Peygamber için hiçbir Arap kullanmaz. Bizden başka böyle bir kullanımı yoktur. Kelimeleri içini boşaltmışız, biz de böyle bir gelenek oluşmuş. Gelenek açısından bakıldığında benim bu şekilde kullanmam eleştirilebilir ve ben bunu anlayabilirim. Yani denebilir ki kardeşim insanlar bu kelimeyi bu şekilde kullanıyor aslında öyle değil.
Türk Dil Kurumunun ikinci tarifini söyleyeyim. Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz. Başka bir tarifi daha var ki evlere şenlik. Kullanıldığında bir kişinin küçümsendiğini anlatan bir söz. Yani biz bu kelimeyi küçümsemek için de kullanıyoruz. Şimdi ben bunu söyledim, geçtim hadi bunu halk anlamadı gerçi halkın bir sıkıntısı yok, kimse de bir şey söylemedi. Bunu Meclis çatısı altında milletvekili, parti başkanı, bakan olmuş ve belirli bir tahsil seviyesi olan insanların anlamamasına ne dersiniz. Bu anlamamak mı yoksa anlamamak istememek mi? açıklamasında bulundu.
EĞER SAPIK GÖRMEK İSTİYORSANIZ AYNAYA BAKIN
Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: Ben soruyorum: Sayın Devlet Bahçeliye, Sayın Kemal Kılıçdaroğluna, Sayın İhsan Özkese, Sayın Haluk Koça ve beni eleştiren bir umum insanlara soruyorum. Türk Dil Kurumunun sözlüğündeki dört tariften hadi birincisine ben kendimi sığdırdım, bunun için de bana saldırıyorsunuz, kafir, dinden çıkmış, sapık diyorsunuz.
Peki siz bu dört tariften hangilerine kendinizi sığdırıyorsunuz. Yani kendiniz için bu sözü küçümseme sözü olarak mı kullanıyorsunuz. Bu ayıp bir şey, bu yakışan bir şey değil. Doğrusu ben, parti genel başkanlarını dilime dolamayı seven bir insan değilim. Genel başkan olmalarından dolayı makamlarına saygı duyarım ama benim kişilik haklarıma saldırı olursa kendimi savunma hakkına sahibim.
Sayın Bahçeli, grup toplantısında diyor ki, Dahası Hazreti İbrahim benim, Hazreti Muhammed de kardeşim diyen sapıklar hiçbir yaptırım görmez. Bu sözü Sayın Devlet Bahçeliye misliyle iade ediyorum. Sayın Bahçeli eğer sapık görmek istiyorsanız, lütfen aynaya bakın. Baktığınız ayna da düz ayna olsun, çünkü aynalar yalan söylemez eminim orada kendinizi göreceksiniz. Bundan daha öteye gitmiyorum, bunun bedeli ne ise gönder gelsin.
KILIÇDAROĞLUNA ELEŞTİRİ
Korkmaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun partisinin grup toplantısında kendisini hedef gösterdiğini Hazreti İbrahim tabii ki benim, Hazreti Muhammed ise en küçük kardeşim sözlerini hatırlattığını belirterek, Doğru, dedim zaten. Herkesin önünde söyledim. Tepki gelince de şaka yaptım diyor, hayır böyle bir şey söylemedim.
Tepkiye bağlı olarak böyle bir şey söylemedim. Geri vites yapmak Sayın Kılıçdaroğlunun tavırlarından birisidir, o bilir böyle şeyleri. Benim yazdıklarım Facebook adresimde ortada ve halen de açık, yaptığım hiçbir şeyi inkar etmedim. Halen de arkasında duruyorum ve savunuyorum. Dedim ki ben burada ironi yaptım. Zaten Sayın Kılıçdaroğlu bunları anlayacak bir kapasitesi olsa ve bunları anlayacak bir kapasitesi olsa ve benim yazımın yazış şekli ve yazının sonundaki gülücükle zaten ironi yaptığımı anlamış olacaktı. Ama belli ki bu arkadaşımız ne okuma ne de yazma biliyor.
Diyor ki ne zaman peygamberler gırgır konusu olmaya başladı. Allahtan kork be adam, ben yazımın ne tarafında peygamberi ağzıma anlamışım. Hazret kelimesini kullanmışım gene kullanırım, bir daha kullanırım, yine kullanırım. AK Partinin bir vekili olarak, AK Partiyi sıkıntıya sokacak bir yanlışım varsa bedelini öderim. Bedel ödemek benim için sıkıntı verecek bir olay değil. Ama bunu Sayın Kılıçdaroğlundan öğrenecek halde değilim. Diyor ki onların inancı farklı. Tek doğru söylediğin şey burası.
Sayın Kılıçdaroğlu ile benim inancım gerçekten farklı, onunla aynı inanca sahip olmaktan Allaha sığınırım. Bize Müslümanlığı öğretenler böyle öğretmedi diyor. Sana Müslümanlığı kim, nasıl öğretti bilemiyorum ama Müslümanlıkta birazcık muktesabatı olan, küçükken Sübhanekeyi azıcık okuyan bir insan şu lafı söylemez Sayın Kılıçdaroğlu, Allah insanın yarattığı en değerli varlıktır. Bir insan bu kadar hezeyanı nasıl söyler. Sonra kalkmış bana laf söylüyorsun. Sen önce kendine ve danışmalarına bir çeki düzen ver. Belli sana doldur-boşalt yapıyorlar ama sen dersine iyi çalışmadan çıkıyorsun ondan sonra da alt yapın olmadan, İslami alt yapın sıfır olduğu için de böyle saçmalıyorsun. Bunlar dini siyasete alet ediyorlar diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, din yani İslam benim için bir yaşam tarzıdır, benim hayatımdır. Benim için din, İslam, Peygamber, Allah gibi kavramlar gayrısının teferruat olduğu kavramlardır, aklını başına al. Beni hiç kimse dini istismar etmekle suçlayamaz, senin buna ne aklın ne de gücü yeter. Alt yapın da buna müsait değil. Ben dini siyasete alet etmem, din benim için uğruna canımı seve seve vereceğim bir sahadır, sen benim kim olduğumu iyi öğren ve anla. Ben senin gibi çarkçı değilim. Haddini bildedi.
EBU CENDEL OLURUM
Korkmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü; Ben eğer bir milletvekili olarak konuşamıyorsam Ebu Cendel olurum ve seninle uğraşırım. Ondan sonra gidersin, sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğluna yalvarırsın ki Bu adamı Ebu Cendel olmaktan çıkar, tekrar onu kontrol sahasına çek. Bunu bil ha. Eğer saldırmış olduğun Ahmet Davutoğlu ve parti büyüklerimiz bize, size cevap verme hakkı verseydi eğer, ki ben bunu burada çiğneyerek bu cevabı veriyorum. Sen bu meclise çıkacak halde göremezdin kendinde. Onun için bu kavramları kullanırken adam gibi kullan bilerek kullan. Din, iman, peygamber dendiği zaman sen bize ahlak dersi verecek en son kişi bile değilsin. Sana guslün şartını sorsam bir tane bile söyleyemezsin. Senin nasıl lider olduğun hangi kasetler içinden fırladığın belli. Otur önce geçmişteki pisliklerini temizle.
Fırat KESKİNKILIÇ / ANKARA, (DHA)