Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, sadece KCK ve PKKnın silah bırakmasının yetmeyeceğini, KCK ve PKKlı teröristlerin ülkeyi terk etmeleri gerektiğini belirterek, Bizim kararlılığımız bu şekildedir ama başka bir şey söylüyorum: HDP de silah bırakmalıdır. Ateşkes diye bir söz, Türkiye Cumhuriyetine, devletine ve milletine açık hakarettir dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşın Vanda temasları sırasındaki açıklamalara ilişkin değerlendirmede bulunan Soylu, Demirtaşın da HDP yetkililerinin de topu orta sahada dolaştırmaktan vazgeçmelerini söyledi.
HDP, silah bırakmalıdır diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
HDP, silah bırakmalıdır yani kendi yan unsurları, kollarıyla bugün HDP, silahlı eylem içindedir. Sadece KCK ve PKKnın silah bırakması yetmez, KCK ve PKKnın teröristleri Türkiyeyi terk etmelidir. Bizim kararlılığımız bu şekildedir ama başka bir şey söylüyorum: HDP de silah bırakmalıdır. Ateşkes diye bir söz Türkiye Cumhuriyetine, devletine ve milletine açık hakarettir. Ne hadleri var da Türkiye Cumhuriyeti Devletini, hükümetini, bir terör örgütüyle, PKK ile eşitlemek, aynı noktaya çekmek cüretinde bulunabilirler?
Bunu kabullenmenin mümkün olmadığını vurgulayan Soylu, kullanılan dil ve üslubun yanlış olduğunu anlattı.
Soylu, bu üsluptan vazgeçeceklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
Bu millet onlara yüzde 13 oy verdi, daha ne arıyorlar? Bu yüzde 13 oyu alırken bir siyasi parti, kendi siyasi varlığını milletle sözleşmesiyle ortaya koyar. Milletle sözleşmelerinde de HDPnin PKK ve KCK ile bir ortaklığı veya biz gelirsek bir ateşkesi söz konusu mudur? Yüzde 13 oy almışsınız, siyasetin unsuru olarak duruyormuşsunuz gibi gözüküyor ama diğer taraftan terör örgütüyle kol kola hareket ediyorsunuz.
PKKYA, HDPYE, KCKYA KOL KANAT GERENLER GAFLET İÇİNDEDİR
Soylu, ülkenin birliğine, dirliğine, kardeşliğine kasteden anlayışı kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
Milletimizi oyalamasınlar, kandırmasınlar ve farklı yöntemlerle de özellikle 6-7 Ekim olayları öncesi ve sonrası yalan üzerinden oluşturdukları kamuoyu gibi bir kamuoyu oluşturmaya çalışmasınlar diyen Soylu, onlara yardımcı olan entelektüeller, sözde aydınlar ve yardımcı olmaya çalışan medya mensuplarına da açık çağrıda bulunduklarını, yaptıklarının gaflet ve delalet olduğunu anlattı.
AK Partinin samimiyetinin ortada olduğunu aktaran Soylu, şöyle konuştu:
Türkiyede 13 yıldır hiçbir partinin alamadığı risk alınmış ve Türkiye, demokrasi ile 785 bin kilometrekarede buluşturulmaya çalışılmıştır. Burada samimiyet ortadadır. Bu samimiyeti istismar eden anlayışa bugün kol kanat geren, aynen PKKnın ve KCKnın yaptığı davranış içindedir. Çok açık ve nettir. PKKya, HDPye, KCKya kol kanat gerenler, gaflet ve delalet içindedir. Bunun bir ötesi daha var. Kendi gazetelerinden, köşelerinden Biz terörle kendimizi ayırıyoruz gibi ifadede bulunanlar, terörün hakla ilişkiler kısmı HDPye bir şekilde destek vermektedir.
Bunu milletimizin anlamadığını zannederler. Aslında kendileri akıl kıtlığı içindedir.
Soylu, demokrasinin önemine işaret ederek, Lafı dolaştırmaya gerek yoktur. Silahlarını bırakıp, teröristlerini bu toprakların dışına çıkartacaklar ve Biz pes ettik diyecekler. Güzel bir atasözü var. Kılıcı kınına sokan, kılıçtır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugüne kadar hükümetimizle, milletimizle bütün dünyaya demokrasi dersi vermiştir. Bundan vazgeçmemiştir. Demokrasiyi istismar etmeye çalışanlar, bizi yolculuğumuzdan döndürmeyecekler diye konuştu.
Çözüm Sürecine de değinen Soylu, milli birlik ve kardeşlik sürecinin AK Partinin kendisi, felsefesi, siyasi hikayesi, gerçekliği ve var oluş temeli olduğunu vurguladı.
Soylu, şu değerlendirmede bulundu:
AK Partinin itiraz ettiği şey, demokrasiyi istismar edip, zihni bulanıkların bundan istifade etmeye çalışmasıdır. AK Partinin itirazı bu ülkede, bu anlayıştan demokrasiye nazar getirip, Türkiyeye maliyet yüklemeye çalışmalarıdır. Yoksa milli birlik ve kardeşlik sürecinde, başörtülülerin kendilerini ifade etmeleri de vardı. Bu da büyük bir demokratik haktır. Bunun içinde kat sayının kaldırılması da Kürtçe televizyon da Alevilerin kendilerini ifade etmeleri de vardır. Bunu sayfalarca çoğaltabiliriz. Bu süreç, AK Partinin Türkiyede bir siyasi namus gereği ortaya koyduğu bir sürecin adıdır.
Milli birlik ve kardeşlik süreci, Türkiyenin çok partili hayatının en önemli, akdidir ve AK Partinin siyasi namus, milletine verdiği söz gereği üzerinde durduğu bir süreçtir.
Bu durumun PKKnın alan hakimiyeti kurması anlamına gelmediğine de dikkati çeken Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:
Bu durum HDPnin silahlı güç gösterisinde bulunması demek değildir. Sözde siyasetçilerin milleti tahrik edip sokaklara dökmesi demek değildir. Bu ülkede evde uyuyan iki polisimizin, bunların alçak örgütlerince katledilmeleri ve bizim açımızdan şehit edilmeleri değildir. Biz bunun ne demek olduğunu biliyoruz. 78 milyon vatandaşımızın hürriyet ve özgürlük meşalesi altında hayatlarını devam ettirmesi demektir. Selahattin Demirtaş da onun patronları da duysunlar, Kürt kardeşlerimizi PKKnın o cellat zihniyetlerine teslim etmeyeceğiz.
AA