Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu haber 2466 kez okundu. | Siyaset Haberleri
Haberin Tarihi :   02 Şubat 2016 - 11:51

Türkiyenin kaos ülkesi haline getirilmesine izin vermeyiz

Büyüt
Küçült
Türkiyenin kaos ülkesi haline getirilmesine izin

Başbakan Ahmet Davutoğlu;Birileri 90lı yıllara Türkiyeyi döndürme gibi bir iddiada bulunuyorsa bilsin ki biz o şartlara bu ülkeyi döndürmeyeceğiz. Fakat birileri eğer Türkiyeyi Suriyedeki şehirlerin görüntülerine mahkum etmek isterse bilsinler ki son nefesimize kadar onlara karşı da mücadele eder Türkiyenin bir kriz, kaos ülkesi haline getirilmesine izin vermeyiz dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çankaya Köşkünde Bakanlar Kurulunun ardından Doğu ve Güneydoğudan gelen sivil toplum kuruluşu temsilcilerini kabul etti. Davutoğlu, yarın yine Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden gelen STK temsilcileriyle buluşacağını, AK Partiden seçilen bölge milletvekilleriyle bir araya geleceğini, Çarşamba günü de bölgenin bütün mülki idari amirlerini Ankarada toplayacaklarını belirterek, gerçekleştirilen toplantılarda alınan görüşler çerçevesinde Bakanlar Kurulunda detaylı şekilde ele alınan eylem planında gerekli revizyonların yapılacağını, mülki amirlere gerekli talimatlar verileceğini söyledi.
Davutoğlu, kabülde STK temsilcilerine hitaben yaptığı konuşmada her vatandaşın eşit olduğunu vurgulayarak; 64. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin başbakanı olarak bu toprakların bağrında yaşayan her bir vatandaşımızın birbirine eşit olduğu ve birinin diğerinden hiçbir şekilde zihnimizde ve gönlümüzde ayrı bir yer tutmayacağının taahhüdünü veriyorum. Hiçbir vatandaşımız etnik ya da mezhebi aidiyeti dolayısıyla farklı bir muameleye tabi tutulmayacaktır. Türkiyenin her bir bölgesini bir bütün olarak görüyoruz, her bir şehrini, ırmağını, dağını birbirinin kardeşi olarak ihdas ediyoruz. Diyarbakır Ulu Caminin Bursa Ulu Caminden hiçbir farkı yoktur. Uludağın Ağrı Dağından, Fıratın Sakaryadan, Diclenin Yeşilırmaktan farkı yoktur ve onun eteklerinde yaşayan insanların da o kardeşlerin de birbirinden farkı yok. Bugün eğer Suriyede, Irakta, Lübnanda ve daha nice dost ve komşu ülkede şehirler bölünmüşse şehirlerin mahalleleri bölünmüşse insanlar sen şu aşiretten ya da bu aşiretten, şu ırktan ya da bu ırktansın diyerek birbirlerine karşı cephe haline getirilmişse buradan çıkaracağımız en temel ders; bu Anadolu toprakları kim ne oyunu oynarsa oynasın böyle bir cepheleşmeye, ayrışmaya, farklılaşmaya asla zemin ve mekan olmayacaktır. Bizler, birliğin, bütünlüğün, kardeşliğin sesi ve sözcüsü olmaya devam edeceğiz diye konuştu.

TÜRKİYEYE 90LI YILLARA DÖNDÜRMEYECEĞİZ

Kamu düzeni kavramını özellikle kullandığını belirten Davutoğlu şunları kaydetti; Devlet otoritesi demedim. Devlet otoritesi dendiğinde bazıları devlet ile milletin ayrı düşünüldüğünü ve devletin tam anlamıyla bir otorite olarak milletin üzerinde tahakküm ettiği dönemlere de atıfla bu yapılabilir. 28 Şubatta, 12 Eylülde olduğu gibi. Kamu düzeni dediğimizde şu masa etrafındaki bütün hepimizin paylaştığı bir düzen demektir. Hepimizin menfaatlerini, ideallerini özgürlüklerini yaşayabildiği bir düzen. Hepimiz ona sahip çıkarsak bu yaşanabilir olur. Biz 13 yıllık iktidarımız döneminde önce bir zihniyet değişimi yaşadık. Demokratikleşme ile yasaklanan birçok şeyi yasaklı kategorisinden çıkardık. Bütün ülke sathında herkesin kendi kimliğini rahatlıkla ifade ettiği, anasından öğrendiği güzel Türkçeyi, Kürtçeyi rahatlıkla konuşabildiği, dinlemek istediği türküyü, şarkıyı kardeş türküler olarak Türkçe ve Kürtçe versiyonuyla dinleyebildiği, siyasi propagandada halka Kürtçe ve Türkçe hitap edebildiği bir ortam hazırladık. Ben de bazı şehirlerde halkımızla Kürtçe bildiğim kadarıyla hitap edebildiğim bir ortam sağladım. Kimsenin dilinin, örfünün, kültürünün, düşüncesinin, hayat tarzının aşağılanmadığı, dışlanmadığı bir Türkiye inşa etmeye çalıştık, çalışıyoruz. 28 Şubat-12 Eylül şartları yok. Bir zihniyet değişimi yaşadık. Bu değişimden biliniz ki bir adım geri gitmeyeceğiz. Birileri 90lı yıllara Türkiyeyi döndürme gibi bir iddiada bulunuyorsa bilsin ki biz o şartlara bu ülkeyi döndürmeyeceğiz. Fakat birileri eğer Türkiyeyi Suriyedeki şehirlerin görüntülerine mahkum etmek isterse bilsinler ki son nefesimize kadar onlara karşı da mücadele eder Türkiyenin bir kriz, kaos ülkesi haline getirilmesine izin vermeyiz. AK Parti kurulduğu esnada yazılan bütün raporlara bakınız. Kürt sorunu şeklinde yazılan raporlarda dile getirilen hususların neredeyse tümü hayat geçirildi. Ne istenirse. Olağanüstü halin kaldırılmasından, Kürtçe üzerindeki yasakların kaldırılmasına kadar çok ciddi bir demokratikleşme hamlesini yaptık. Bununla da kalmadık. Büyük bir ekonomik hamle yaptık. Biz bunları yaparken kimseye bir lütufta bulunmuyoruz. Biz bunları borcumuz olarak yaptık.

KOBANİDEN GELEN 197 BİN KARDEŞİMİZİ ONLARIN TALİMAT ALDIĞI RUSYA MI EV SAHİPLİĞİ İLE AĞIRLADI

Çözüm Sürecinin gençlerin, hangi düşünceye sahip olursa olsun, hangi partiye oy verirse versin dağlarda ölüme terk edilmek yerine bu ülkenin bağrına saplanmış bir terör hançerinin aleti olmak yerine üniversitelerde amfilerde yeni Aziz Sancarlar olsun diye başlattıklarını söyleyen Davutoğlu; O zaman Silahları Mayıs ayında terk edeceğiz. Mayıs ayında çekilmeye başlayacağız ve Türkiyede silahlı mücadele dönemi bitmiş olacak denildi, bütün ülke de buna şahittir. Peki ne oldu; Mayıs ayının sonunda Türkiyede barışın geleceğini gören birileri, Türkiyede kardeşin kardeşle kucaklaşacağını gören birileri Gezi provokasyonlarını başlattılar ve arkasından kıskacın içerisine soktular ki çekileceğiz diyenler çekilmekten vazgeçtiler. Sonra, Sayın Barzani ile kasım ayında Diyarbakırda yaptığımız o muhteşem buluşmada Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte o zaman yeni bir heyecan doğdu, Türkçe ve Kürtçe aynı güzel semalarda buluştu, arkasından 17-25 Aralık kumpasları başladı. Bu sefer bölücü terör örgütü Türkiyeyi terk etmek sözü verenler, silahları gömme veren sözü verenler, daha fazla silahlanmaya başladılar. Arkalarını Suriyede yaşanan krize dayadılar. Suriyede kardeşi kardeşe kırdıran örgütlerin, yapıların bir takım devletlerin istihbarat unsurlarının planlarının piyonları haline geldiler. Ben Başbakanlık görevini Sayın Cumhurbaşkanımızdan devraldıktan hemen sonra 1 Ekim 2014de kendileri ile yaptığım görüşmede çok açık bir şekilde ifade ettim; kamu düzenini tehdit eden faaliyetler içindesiniz. Kamu düzenini ihdas edin, Çözüm Süreci son şanstır. Arkasından 6 Ekimde Kobani olayları bahane edilerek hepinizin dükkanları, iş yerleri, binalar yakıldı yıkıldı. Bunu niye yaptılar; Kobaniden gelen 197 bin kardeşimizi onların talimat aldığı Rusya mı ev sahipliği ile ağırladı ya da Washingtonda bir araya geldikleri bir takım lobiler mi o 197 bin kardeşimizi yanlarına aldı? Türkiye Cumhuriyeti devleti aldı. Bugün olsa aynı şeyi tekrarlarız diye konuştu.

BU ÜLKENİN GELECEĞİ İLE İLGİLİ OYNAN OYUNLARA TESLİM OLMAYACAĞIZ

Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti; Sabırla, Çözüm Süreci işlesin diye bu sefer 2015 Martında silahları bırakmak için yeni bir hamle yaptık ama onlar Suriyedeki gelişmeleri ve Iraktaki gelişmelerin dünyaya kendilerini meşru gösterdiğini düşünerek daha fazla terör, daha fazla şiddet ve baskı için hayatı karartmaya devam ettiler. 7 Haziran seçimlerinde bu sefer aldıkları oyların da verdiği tabiri caizse şımarıklıkla silahlanma ve ayaklanma çağrıları yaptılar. 15 Temmuz, ben bütün partilerle yaptığım görüşmenin devamı olarak eş başkanları ile bir araya geldiğimde tekrar uyardım, bakın nereye doğru gittiğinizi görüyorum, bu faaliyetlerinize son verin, bu tür silahlanma çağrılarına son verin diye çağrıda bulunduk. Sanki bunlar söylenmemiş gibi 20 Temmuzda alçak DEAŞ saldırısı sonrasında Suruçta, Ceylanpınarda iki polisimizi evlerinde uyurlarken şehit ettiler ve şimdi ambulanslar gitmedi gibi bir iftira Cizrede söz konusu, 22 Temmuz günü 112 üzerinden acil diye çağrılan mekana gitmekte olan polisimizi Diyarbakırın ortasında şehit ettiler, daha operasyonlar başlamamıştı. Ve o zaman 23 Temmuzda Huzur ve Demokrasi operasyonunu başlatmak zorunda kaldık. Şunu ifade edeyim; biz bir karar almışsak çok düşünerek alırız. Arkasını, önünü hesap ederek alırız. Dostu ve düşmanı bilerek alırız. O günlerde Türkiyede AK Partinin oyunun düşmesi sebebiyle ve parlamentoda tek başına hükümet kuramamış olması sebebiyle tam buhran dönemidir, tam vaktidir diye, puslu havayı seven bütün çakallar harekete geçti; DHKP-Csi, PKKsı, DEAŞı. Bu çakallar harekete geçer de bu toprakların yiğit evlatları bu çakallara meydanı bırakır mı? Bırakmadık, bırakmayacağız ve hiç bir şekilde de bu ülkenin geleceği ile ilgili oynan oyunlara teslim olmayacağız.





E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
DİĞER HABERLER
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2024 - 2025