Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu haber 4370 kez okundu. | Array Haberleri
Haberin Tarihi :   22 Temmuz 2019 - 14:48

DÜNYACILARIN TEK İLACI,GÖNÜLDEN AHİRET İNANCI

Büyüt
Küçült
DÜNYACILARIN TEK İLACI,GÖNÜLDEN AHİRET
Gerçekten, bu ne dünya aşkı? Bu ne mal tutkunluğu? Bu ne ölçüsüzlük?

Kardeş dünyaya kazık mı çakacaksın? İster 50 yıl yaşa, ister 100, isterse 150. Bir gün ölmeyecek misin? Öldüğünde bu biriktirdiklerini götürebilecek misin? Altından heykelini dikseler bile, öbür tarafta ne faydasını göreceksin?

Biraz kendimize gelsek diyorum. Bu dünyadan kimler geldi, kimler geçti. Ne demişler: “Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmadı.” bize mi kalacak?

Kendimize ve çevremize bakalım, yetiniyor muyuz elde ettiklerimizle? Önce “ailemi geçindirecek bir gelirim olsun” derken; sonra, “evim de olsun, arabam da, yazlığım da”. Hepsine eyvallah. Fakat orada duruyor muyuz? Evi, bineği, yiyeceği, giyeceği ihtiyaç ölçüsünde bırakıyor muyuz? Başkalarını kıskanmaya başlayıp, “Benim evim falanınkinden daha büyük; arabam filanınkinden daha lüks olmalı” demeye başlıyoruz.

Daha fazlasını elde etmek için çırpınıyor, daha fazlası ve biriktirmek gayemiz oluyor. O gayeyi gerçekleştirmek için yanlış yollara, olmadık işlere girişiyor, helal haramı unutuyor, faizi hoş görmeye başlıyor, “hep bana, hep bana” diyen bencil bir kişiliğe bürünüyoruz. Sonuçta belki varlığımız artıyor, fakat çevremizdeki gerçek dostların yerini ikiyüzlüler alıyor.

Dünya nimetlerinden yararlanma, mülk edinme yasak değil, yanlış olan ölçüyü kaçırmak.

Ne demişti Cahit Zarifoğlu:

“Burası dünya, ne çok kıymetlendirdik.

Oysa bir tarlaydı; ekip biçip gidecektik.”

Gerçekten çok kıymetlendirdik ve aşırı sevgi besledik şu boş dünyaya. İnsanın fıtratı değişmediği için dünya kurulalı da böyle gelmiş böyle gidiyor. Bu aşırı mal ve dünya sevgisini “hazinelerinin anahtarlarını taşımaya bir manga adamın yetmediği”(Kasas,28/76) Karun’da da görüyoruz, Rasulullah’ın seçkin arkadaşlarında da.

Uhud savaşını hatırlayalım.  400 km. ötelerden toplanıp gelen düşmana karşı, Rasulullah bütün hazırlıklarını yapmış, bütün tedbirlerini almış, ordusunu düzene sokmuş, savaş talimatlarını vermiş. Yani işi şansa bırakmamış, Allah’ın elçisi olduğuna bel bağlamamış, işin gereği neyse her şeyi düşünüp yerine getirmiş.  Arkadan gelecek bir düşman saldırısı için de, daha sonra “Okçular Tepesi” ismini alan yere 50 okçu yerleştirmişti.

“Ne olursa olsun, benden haber almadan, bulunduğunuz yeri kesinlikle terk etmeyeceksiniz” diye iyice tembihlemişti.

3000 kişilik Mekke ordusuna karşı, 700 kişiyle savaşan Rasulullah komutasındaki müminler, kısa bir sürede karşı tarafı bozguna uğratmış, paniğe kapılan düşman, geri dönüp kaçmaya başlamıştı.

Tam bu sırada, düşmanın yenildiğini ve kaçmaya başladığını gören tepedeki 10 kişi hariç okçuların çoğu, yerlerini bırakıp savaş alanına doğru koşmaya başlıyor. Komutanları Abdullah b. Cübeyr ‘in, “Durun, gitmeyin!” emrine kulak asmıyorlar.

Daha sonraları Müslüman olup birçok savaşta büyük zaferler kazanan Halid Bin Velid, tepedeki bu durumu görünce emrindeki süvarilerle birlikte, önce kalan 10 kadar okçuyu şehit ediyor, sonra arkadan müminler üzerine saldırıyor. Bunu gören Mekke ordusu da geri dönüyor. İki ateş arasında kalan müminler 70 şehit veriyor. Kazanılan savaş kaybediliyor.

Allah Rasulü’nün yüzü kanlar içinde kalıyor, dişi kırılıyor. Yanında bulunan az sayıdaki arkadaşlarının kahramanca koruması sonucu ölümden kurtulabiliyor.

Tepedeki 40 okçunun, emri dinlememesi, yerlerini terk etmesi bu acı sonucu doğuruyor. 

-Kimdi bu 40 kişi?

Rasulullah’ın arkadaşları. Seçkin sahabiler. O’nu çok seven, canı gibi koruyan, her konuda sözünü dinleyen gençler. Fakat Uhud’da sözünü dinlemediler.

-Sebep?

-Sebep, dünya sevgisi, mal, ganimet.

“Düşman yenildi kaçıyor, aman biz de yetişip ganimet toplayalım!” düşüncesi.

İçlerindeki bu aşırı mal sevgisi, gözlerini kör ediyor. Rasulullah’ın emrini unutuyor. Komutanın “durun” sesini duymuyorlar.

Uhud’da karşılaştığımız örnek, bizler için çok önemli. Dünya ve mal hırsı, en seçkin insanları bile yanlışa düşürebiliyor.

 

 

Bugünkü insanlığın durumu ise içler acısı.  Artık dünya, her şeyin önünde. İnsanoğlu kazandıkça daha çok istiyor. Kazandıkları mutluluğunu artırmıyor, bir türlü huzura erişemiyor. Hani demişler ya “parayla saadet olmaz.”

 

MUSTAFA GÜL HOCAMIZIN YAZISININ DEVAMI  İÇİN TIKLAYIN 





E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
DİĞER HABERLER
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024